İstiklal Mahkemesi Nedir? İstiklal Mahkemeleri Özellikleri ve Önemi
İstiklal Mahkemeleri, Türkiye’de Kurtuluş Savaşı’nın karşısında yer alanları yargılamak için 18 Eylül 1920’de kurulan mahkemelerdir. İstiklal Mahkemeleri, 1927 yılının son aylarına kadar çalışmalarını sürdürmüştür.
Bu yazımızda İstiklal Mahkemeleri nedir? İstiklal Mahkemeleri ne zaman, nerede, niçin, nasıl ve kim tarafından kuruldu? İstiklal Mahkemeleri kim tarafından ve neden açıldı? İstiklal Mahkemeleri ne zaman, niçin, nerede, nasıl ve kim tarafından kaldırıldı? İstiklal Mahkemeleri kim tarafından ve neden kapatıldı? İstiklal Mahkemeleri’nin özellikleri ve önemi nelerdir? İstiklal Mahkemeleri Başkanları kimdir? İstiklal Mahkemeleri Ne tür yargılamalar yapmıştır? sorularını yanıtladık. Ayrıca İstiklal Mahkemeleri yargılamalarına örnekler verdik. İstiklal Mahkemeleri döneminde Türkiye hakkında bilgilere yer verdik.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
İstiklal Mahkemeleri Hakkında Bilgi
İstiklal Mahkemeleri, Kurtuluş Savaşı döneminde isyanları bastırmak ve asker kaçaklarının cezalandırılmasını sağlamak için kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı’nın neticesini de büyük ölçüde etkilemiştir. Savaşların kazanılması ile birlikte kapatılmış mahkemelerdir. Daha çok ceza vermek üzere kurulmuş mahkemeler gibi görünmelerine rağmen asıl amacı cephe gerisindeki asayişi sağlamaktır. Asker ailelerine büyük önem verilmiş ve isyanlar büyük ölçüde bastırılmıştır. Kapatılmasının asıl sebebi ise modern hukuk kurallarınca düzenlenmiş mahkemeler olmamasıdır. Savaş dönemi sorunlarını önlemek amacıyla kurulmuş mahkemeler olmasıdır. Bu mahkemelerin ilki 6 Nisan 1920 de meclis kararı ile kurulmuştur. Yine bu mahkemeler 7 Mart 1927’de meclis kararı ile kapatılmıştır.
İstiklal Mahkemeleri Nedir?
İstiklal Mahkemeleri, Kurtuluş Savaşı döneminde açılmıştır. Bu dönemde ülkede büyük bir kaos hüküm sürmektedir. Ülkede asayiş sağlanamamış, düzen korunamamış ve Yunan Ordusu ilerleyişi ile moraller iyiden iyiye bozulmuştu. Bu mahkemelerin kuruluş amacı savaştan kaçan asker kaçaklarını, hükümet karşıtı ayaklanmalar çıkartanları, bu ayaklanmalara katılanları, casusları, bozguncuların önüne geçmektir. Ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi aleyhine propaganda yapanları, düşman ülkeler ve İstanbul Hükümeti ile iş birliği yapanları ve düzenli ordu kurulmasını engellemeye çalışan bir takım gerici gruplar gibi grupların önüne geçmek de bu mahkemelerin kuruluş amaçları arasındadır.
Bu dönemde askerler hem iç ayaklanmalara karşı direnmek zorunda kalıyordu. Hem farklı cephelerde farklı düşmanlara karşı savaşıyorlardı. Hem de cephede nöbet tutuyorlardı. Kimi zaman bu cephelere destek kuvvet gerektiği oluyordu. Bu durum hem askerlerin aşırı yorulmasına sebep oluyordu. Hem de aynı zamanda farklı yerlerde bulunamayacakları için büyük sorunlar ortaya çıkarıyordu. Yunan cephesinde işgaller sürüyor, bu gidişe bir dur denmesi gerekiyordu. Yunan Cephesi tarafında işgale uğramış, uğrama ihtimali olan ve uğramamış tüm vatan topraklarını için, tüm ulusun varını yoğunu ortaya koyarak savaşması gereken bir cepheydi.
Bu durumların önüne geçilmesi için Mustafa Kemal 17 Mart 1920’de “Vatanın çıkarlarına aykırı, memleketin huzur ve asayişini bozanların din ve millet farkı gözetmeksizin kanunen şiddetle cezalandırılmaları” ve 21 Nisan’da “Ulusal harekâtı fırsat bilip çapulculuğa kalkışanlara karşı Kuvayı-i Milliye komutanlarıyla irtibat kurarak en şiddetli cezaların verilmesini” emirlerine uyularak cezalar veriliyordu. Bu cezalara örnek olarak asker kaçaklarının mallarına el konuluyor ve hatta konutlarına yıkım işlemleri bile yapılıyor, daha büyük suçlarda bulunanlara ise mesela casusluk, düşmanlar için çalışma, ülkenin aleyhine işler yapma ve benzeri suçlarda ise idama varan cezalar uygulanıyordu. Savaş döneminin sona erdiği zamanlarda idam kararlarının fazlaca uygulanması yüzünden cezaların düzenlenmesinin yapılması Mustafa Kemal Paşa ve kurul tarafından kararlaştırıldı.
İstiklal Mahkemeleri Neden Kuruldu?
İstiklal Mahkemeleri kim tarafından ve neden açıldı? İstiklal Mahkemeleri’nin açılış sebebi, ülkenin bu kötü gidişatını değiştirmek, casusları, ayaklanma çıkaranları, kısacası ülkenin zararına suç işleyen her türlü bireyleri yargılamak için kurulmuştur. İstiklal Mahkemeleri’nin kuruluşu, vatanın kurtuluşunda büyük bir öneme sahiptir. Bu mahkemelerin kurulmasına benzer şekilde ülkemizin yararına birçok kuruluş, örgüt, yasa ve bu çekiş birçok çalışma ortaya konulmuştur. Bu çalışmalara örnek olarak orduya maddi gelir sağlamak amacıyla ortaya konulmuş olan Tekalif-i Milliye emirleri örnek olarak gösterilebilir. Bir başka örnek olarak ise İstanbul Hükümeti’nin vatanın korunmasında sessiz kalmasıdır. Düşmanların topraklarımızı paylaşmayı planlaması üzerine düşmanı ülkeden atmak için kurulmuş olan düzenli ordu bu örgütlerden birine örnek olarak gösterilebilir.
Bu çalışmalar içerisinde bu mahkemelerin açılması ile ayaklanma ve casusluk olayları kontrol altına alındı. Yasal olarak suçlar verilmeye başlandı. İşlenen suça bağlı olarak idama varılan cezalar veriliyordu ki Mustafa Kemal Paşa ülkenin kurtuluşu sağlandığında ve işler belirli bir düzene oturtulduğunda fazlaca artan idam cezalarının basitçe uygulanmasına şiddetle karşı çıktı. Bir yasa çıkartarak bu cezaların fazla uygulanması ileride daha kötü sonuçlar ortaya çıkarmaması adına yürürlükten kaldırdı.
18 Ağustos 1920 tarihinde Mustafa Necati Bey ve Tevfik Rüştü Bey, “Telkin ve Tedhiş Kanunu” adlı bir yasa tasarısını Meclis ile paylaştı. Bu yasa tasarısının 3, 4 ve 5. maddelerince büyük suçlar işleyen suçlular hakkında ağır cezalar içeren bir bölüm vardı ki bu cezalar Meclis tarafından fazla ağır bulunması gerekçesiyle reddedildi. Tevfik Rüştü Bey, bu durum sonrası Mustafa Kemal Paşa’ya İhtilal Mahkemeleri kurulması konusunda bir öneride bulundu. Mustafa Kemal Paşa bu öneriyi uygun buldu ve meclis ile paylaştı. Daha sonrasında bu mahkemelerin adının İstiklal Mahkemeleri olması kararlaştırıldı. Her türlü vatan hainlerinin yargılanması için İstiklal Mahkemeleri 6 Nisan 1920’de kuruldu.
İstiklal Mahlemeleri’nde Kimler Yargılanırdı?
Meclis üyeleri meclisten seçildi. Kanun yürütme yetkisi ve bölgelerin saptanması doğrudan doğruya meclis yönetiminde olması şartı ile İstiklal Mahkemelerine olağanüstü yargı hakları verilmesi kararlaştırıldı. Kuruluş amacı ise düşman ordusuyla işbirliği yapanları ya da düşman ordularına katılanları, cinayet; Tekalif-i Milliye’den mal kaçırmak ya da Tekalif-i Milliye yoluyla orduya sağlanan desteklere zarar vermek, asker ailelerine saldırmak ve halka eziyet etmek, ülkeyi zarar içerisine sokacak ayaklanmalar çıkarmak ya da çıkarma girişiminde bulunmak, bireye verilen görevleri kötü ameller için kullanmak ve ülke zararına sebep olacak propagandalar ortaya çıkarmak ya da ülke zararına propagandalara katılmak ceza gerektirecek hal ve davranışlara örnektir.
İstiklal Mahkemeleri Yargılamaları
İstiklal Mahkemeleri döneminde Türkiye nasıl bir yerdi? İstiklal Mahkemeleri döneminde Türkiye’de büyük sıkıntılar vardı. Asker hem birçok cephede çarpışmak zorunda kalıyor. Hem ülkede çıkan isyanları, ayaklanmaları, hükümet aleyhine propagandaları durdurmak zorunda kalıyor. Hem de elimizde olan toprakların korunması için sınırda nöbet tutuyordu. Düşman işgallerinin önüne ek olarak geçebilecek tek kuvvet olan Kuvayı-i Milliye kuvvetleri de ülkenin genelinin elde tutulmasını sağlayamıyordu. Sadece düşmanları oyalayabiliyor ve zaman kazandırabiliyordu.
Bu olayların yaşandığı zaman padişah yönetimi ile olan İstanbul Hükümeti bu olanlara karşılık vermek şu yana dursun, düşman kuvvetler ile anlaşmalar yapıyorlardı. Tüm iş Ankara’da kurulan hükümetin başına düşüyordu. Bu kötü durumun oluşmasının sebebi de Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’nda aldığı mağlubiyetler ve yapmak zorunda bırakıldığı ülke menfaatlerine ters düşen anlaşmalar yapmak zorunda bırakılmasıdır. Sevr Barış Antlaşması ve Mondros Ateşkes Antlaşması bu anlaşmalara örnek olarak gösterilebilir. Ülkemizde bu gibi durumlar yaşanınca da ülke topraklarımız İtilaf Devletleri olan Britanya İmparatorluğu, Rusya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Romanya, Yunanistan, Japonya, savaşa İttifak Devletleri ile katılıp daha sonra İtilaf Devletleri arasına geçen İtalya ve bu devletler gibi birçok devlet için bir açık pazara dönüşmüştür.
Yanlış kararlar vermiş bir hükümet, düşman mandası altına girmek isteyen bir padişah ve gözü boyanmış bir halk vardı. Halka o kadar çok yalan söyleniyordu ki, halkın bir kesimi İngiltere adı verilen bir kraliçenin (!) yönetimi altına girmeyi bile kabul ediyorlardı. Düzenli ordular dağıtılmış, iletişim ağları bozulmuş, limanlar kapatılmış, demiryolları kapatılmış, ordudaki asker sayısı yaklaşık 52 bin kadar olması emri verilmişti. Bize şu anda sahip olduğumuz toprakların çok küçük bir kısmı bırakılmış ve topraklarımız itilaf devletlerine dağıtılmıştı. Bu durumda halk ne yapacağını bilmiyor, gidişattan haberi olmuyor, düşman askerlerinin saldırılarına uğruyordu. Bazen ayaklanma çıkaran düşmanlar, topraklarımızı ele geçirirken köylere saldıran askerler ve vatan hainleri tarafından öldürülüyorlardı.
Bu süreç içerisinde İstiklal Mahkemelerinin kuruluşunu da kapsayacak birçok işlem uygulanmıştı. Doğu Cephesinde Ermenilerle savaşıp kazanılmış ve Ermeniler barış istemesi üzerine Gümrü Antlaşması imzalanmıştı. Batı Cephesinde düzenli ordunun kuruluşu ve halkın desteği ile Yunanlılara karşı savaşıldı. Bu cephede isyanlar çıktı ve Yunanlılar bu isyanları fırsat bilerek Ankara’ya doğru yöneldi. Yunanlıların bu cephedeki gayeleri düzenli ordunun kuruluşunun önüne geçmek, TBMM’nin otoritesini tamamen kırarak İtilaf Devletleri’nin de desteğini alarak başkenti ele geçirmek ve savaşı kazanmaktı. Ancak İsmet Paşa yönetimindeki düzenli ordular bu cephede alınan mağlubiyetler sonrası Tekalif-i Milliye Emirlerinin de desteğiyle ve o cephede önemli stratejik hamleler sayesinde savaş kazanıldı. Güney Cephesinde ise Fransızlar Ermenileri de silahlandırarak güneyde etkinliklerini arttırmaya başladı. Bu duruma karşılık Kuvayı-i Milliye güçlerinin başarılı savunması ve batıda art arda başarılı savaşlar elde edilince Fransa bölgede kalamayacağını fark etmeye başladı. Son olarak Sakarya Savaşı da kazanılınca Fransa Antlaşmasını imzalamayı uygun buldu ve Anadolu’dan ayrıldı.
İstiklal Mahkemeleri Neden Kaldırıldı?
İstiklal Mahkemeleri kim tarafından ve neden kapatıldı? İstiklal Mahkemeleri 7 Mart 1927 de kapatıldı. İstiklal Mahkemeleri’nin kapatılmasındaki en büyük sebepler kararlarının kesin olması ve başka bir kuruluş tarafından önlenemeden, onayı alınmadan ve kendi kurallarına göre idam cezası verilebilmesiydi. İstiklal Mahkemeleri aktif olduğu günler boyunca yaklaşık olarak altmış bin kişiyi yargılamıştır. Yaklaşık olarak üç bin infaz kararı uygulamıştır. Bu mahkemelerin amacı genel olarak ülkedeki detaylı hukuk işlerinin uygulanması değil, savaş dönemi ülkenin kurtuluşu için açılmış bir ceza kurumu olarak görev yapmasıdır. Savaş döneminin sonuçlanması ve artık hukuk düzeninin yenilenmeye ihtiyaç duyulması, daha da detaylandırılması ve savaş kurallarına dayanan hukuk sisteminin değiştirilerek modern hukuk sistemine dönülmesi için çalışmalara başlanarak İstiklal Mahkemeleri kapatılması kararı alındı.
İstiklal Mahkemeleri Özellikleri ve Önemi
İstiklal Mahkemeleri’nin özellikleri ve önemi nelerdir? Kurtuluş Savaşı dönemi sırasında kurulan mahkemelere birinci dönem mahkemeleri denir. Bu dönemden sonra kurulan mahkemeler “Devrim Mahkemeleri” olma özelliği taşır. Uğur Mumcu’ya göre bu mahkemeler savaş dönemi için çok önemlidir. Bu dönemde ortaya çıkan isyanlar, asker kaçakçılığı ve daha birçok suç için önlem olan “İnfaz Kurumu” dur. Ergün Aybars ise bu mahkemelerin Türk Devrimi’nde büyük bir önem teşkil ettiğini ve Türk Devrimi’nin gerçekleşmesinde büyük bir önem teşkil ettiğinin unutulmaması gerektiğini yazmıştır.
İstiklal Mahkemeleri, görev yaptığı süre boyunca sınırsız bir güce sahipti ve kararları ve emirlerini bütün halk ve askerler kesin olarak uygulamak zorundaydı. Uyguladığı kararlara itiraz etme hakkı yoktu. Bu durumun oluşmasının sebebi ise savaş dönemince kararların hızlı bir şekilde uygulanması ve ikiliğin önüne geçilmesiydi. Bu özelliği ile gücünün sorgulanamaz olması özelliğine sahipti. Ayrıca bu mahkemeler askeri orduda tutmak konusunda büyük bir öneme ve özelliğe sahipti. Eğer asker ordudan kaçarsa yakalandığında 40 ile 100 değnek cezası veriliyordu. Eğer ordudan kaçmayı alışkanlık haline getirirse sonu idama kadar varan cezalar uygulanıyordu. Bu cezaların yanı sıra kaçak askerleri bildirmeyen memurlar, kaçakları görüp de saklayan ve kollayanlar ya ağır para cezalarına maruz bırakılıyordu. Ya da 15 ile 25 yıl arası hapis cezası alıyordu. Kaçan askerin yerine aile fertlerinden birisi askere alınıyordu. O kaçak asker orduya tekrar geri dönene kadar kalıyordu. Bazı zamanlarda ise evine zarar verilebiliyor ve hatta yıkılabiliyordu.
İstiklal Mahkemeleri’nin bu kadar sert cezalar uygulamasına rağmen asıl amacı insanların canına kıymak değil, cephede ve cephe gerisindeki asayişi sağlamaktır. Ayrıca asker kaçakçılığının büyük bir bölümünün önüne geçmek olmuştur. Asker ailelerine çok büyük önem veriliyor, asker ailelerine herhangi bir hırsızlık, tecavüz, saldırı ve benzeri davranışta bulunan herhangi bir birey idam ediliyordu. Asker kaçaklarına teslim olması için yaklaşık on beş gün gibi bir süre ki eğer firari uzakta ise yaklaşık kırk gün gibi bir süre bile tanınıyordu. Birinci İnönü Savaşı süresince ve Çerkez Ethem İsyanı süresince İstiklal Mahkemeleri cephede başarılar elde edilmesinde çok büyük roller oynayarak savaşın neticesini değiştirecek kadar önemli kararlar aldı. Savaş döneminde Mustafa Kemal Paşa tarafından İstiklal Mahkemeleri’nin sayısının arttırılması planlandı. Ancak savaş döneminde sona doğru yaklaşılması ve modern hukuk kurallarının uygulanması gerektiği düşünülerek bu mahkemelerin sayısının arttırılmaması ve kapatılması uygun görüldü.
çok insan asılmış sanırım istiklal mahkemelerinde. Üç Aliler olayı nedir