Berlin’de Ermeni Meselesi (Tarih Konu Anlatımı)
Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 11. sınıf tarih dersinin 3. ünitesi olan Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) ünitesinin 2. konusunun devamı olan Berlin’de Ermeni Meselesi konusuna yer verdik. Berlin’de Ermeni Meselesi “Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığına yönelik tehditleri analiz eder.” kazanımı çerçevesinde anlattık.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Berlin’de Ermeni Meselesi
Ders: Tarih 11
Ünite: Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914)
Konu: Berlin’de Ermeni Meselesi
Kazanım: Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığına yönelik tehditleri analiz eder.
Berlin’de Ermeni Meselesi konusunda Ermeni Meselesi nedir? 1878 Berlin Antlaşması’nda Ermeni Meselesi nasıl yer almıştır? Ermeni meselesinin Berlin Antlaşmasında ilk kez yer almasının amacı nedir? Ermeni meselesinde Rusya’nın rolü nedir? sorularını yanıtladık.
Ermeni Meselesi Nedir?
6. yüzyılda Türklerin Anadolu’ya göç etmeye başlaması ile Ermeniler dinleri yüzünden kendilerine baskı kuran Bizans devletinden kurtulmuşlardır. Selçuklular, dini tercih ve faaliyetlerine karışmamışlardır. Selçukluların hoşgörü politikası Osmanlı Devleti’nin yönetimi sırasında da etkin bir şekilde devam etmiştir. Halk arasında etnik kökenleri ayırmak yerine devlet işlerini kolaylaştırmak adına yalnızca Müslüman ve Gayrimüslim olarak adlandırılmıştır. Müslüman olan bireylerin ayrıcalıklı olduğu durumlar olsa da Gayrimüslim kitleleri de eşit vatandaşlık haklarına sahip olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, çatısı altında bulunan her iki kesimin de gerekli ihtiyaçlarını karşılamış ve kendi korumasına almıştır.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı Hakkında Bilgi
Rusya, yer aldığı coğrafi konumun elverişsizliği dolayısıyla sıcak denizlere inmek istemiştir. Bu doğrultuda, İstanbul’u ve Avrupa’da bulunan Osmanlı topraklarını ele geçirmeyi hedeflemişlerdir. Aynı zamanda 1853’de gerçekleşen Kırım Savaşı’ndaki başarısızlık dolayısıyla intikam almak isteyen Rusya, Balkanlardaki baskılarını arttırarak Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi birliğini karıştırmıştır. Bu bağlamda, Bosna-Hersek ve Bulgar isyanlarının ortaya çıkmasına yol açılmış ve Osmanlı’ya karşı Sırbistan ve Karadağ gibi ülkeleri ayaklandırmıştır. İngiltere, Fransa, Avusturya, Almanya ve İtalya; isyanlara karşı Osmanlı Devleti’nin galibiyet alması sonucunda çatışmanın daha diplomatik bir çözüme ulaştırılması gerektiğine karar vermiştir. Kararı takip eden 23 Aralık 1876 tarihinde Bahriye Nezaretinde konferans düzenlenmiştir. Ancak önceden Rusya tarafından seçilen kararlar, konferansta alınmış yapısına büründürülerek Osmanlı Hükümeti’ne sunulmuştur.
Berlin Kongresi Hakkında Bilgi
Avrupa’da yer alan ülkelerin baskısı sonucunda Ayastefanos Antlaşması’nın gözden geçirilmesi adına Berlin’de toplanma kararı alınmıştır. Geçmiş yıllarda kalıca olmadan Kıbrıs’ın kontrolünü İngiltere’ye devreden Osmanlı, Rusya ile etkileşimini arttırmak için İngiltere’ye dayanmıştır. Berlin’de toplanan kongrede hazırlanan antlaşma; Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan, Rusya ve İtalya tarafından imzalanmıştır. Yapılan toplantıda yalnızda Ayastefanos Antlaşması düzenlememiş, aynı zamanda Avrupa içerisindeki denge de oluşturulmuştur. Güçler dengesi, Avrupa’daki önemli devletlerin arasında Osmanlı Devleti’ne ait toprakların paylaştırılması ile kurulmuştur. Kongre öncesinde Osmanlı Devleti’nin karşısında yalnızca Rusya bulunurken kongre sırasında Avrupalı devletler de yer almıştır. Berlin Kongresi’nde Paris Antlaşması’nda yer alan “Osmanlı Devleti’nin topraklarının bütünlüğüne saygı” maddesi görmezden gelinmiştir. Bu ilkenin savunucusu konumunda bulunan İngiltere, antlaşmanın imzalandığı tarihlerde Kıbrıs’a yerleşmiştir. Sonuç olarak ise Osmanlı Hükümeti’nin Kıbrıs ve Balkanlardaki hakimiyeti zarar görmüştür. Belirli bölgelerde ıslahat yapmayı kabul eden Osmanlı Devleti, otoritesine önemli derecede sınır getirmiştir.
Berlin Kongresi’nde Ermeni Meselesi
İngiltere, 19. yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı hakimiyeti altında yaşayan Ermenilerin topraklarını incelemeye başlamıştır. Osmanlı – Rus Savaşı’ndan sonra Ermenileri birtakım amaçlar doğrultusunda kullanmak isteyen Rusya, imzalanan antlaşmalarda Ermeniler için kazanımlara yer vermiştir. Bu doğrultuda Ermeni Meselesi, devletlerarası bir çatışma sebebi konumuna gelmiştir. Ermeniler üzerindeki Rus baskısı, Doğu Anadolu’da ele geçirilen bölgeler ile birlikte yoğunlaşmıştır. İngiltere ise Rusya’nın faaliyetlerinden endişe duyarak Ermenileri baskı altından çıkarmayı hedeflemiştir. Sonuç olarak, Ermenilerin Berlin Antlaşması ile birlikte hür olmalarını sağlamak istemiştir. İngiltere’nin çalışmaları, Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan Ermeni halkın bağımsızlıkları için yeni bir devlet kurma girişimlerine ön ayak olmuştur.
Örgütlenen Ermeniler ayaklanmaların yanı sıra kanlı isyanlara da yol açmıştır. Ermeni Patrikhanesi ve dini topluluklar hakimiyetinde bulunan Hınçak ve Daşnaksutyun adlı Ermeni örgütleri halkın ayaklanmasına yol açmıştır. Bu doğrultuda, Doğu Anadolu bölgesinde karmaşa yaratarak ve Avrupalı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu’nun üstünde otorite kurmasını sağlayarak bağımsız bir Ermeni devletinin kurulması hedeflenmiştir. Öncelikle Van’da Harahaç Cemiyeti’nin kurulmasıyla başlayan isyanlar sırasında Rusya tarafında silahlandırılarak güçlendirildiler. Aynı süreç içerisinde Anavatan Müdafileri Derneği ve İhtilalci Armekan Örgütü de kurularak faaliyet göstermeye başlamıştır.
Ayastefanos Antlaşması’nda Ermeni Meselesi
Ayastefanos Antlaşması’nın 16. Maddesine göre:
“Babıali, Ermenilerin oturdukları vilayetlerin mahalli şartları dolayısıyla muhtaç oldukları düzenlemeleri gecikmeden yapmayı ve Kürtler ile Çerkezlere karşı emniyet ve huzurlarını korumayı taahhüt eder ve bu konuda alacağı tedbirleri sırası geldikçe devletlere tebliğ edeceğinden, adı geçen devletlerin bu tedbirlerin uygulanmasına nezaret edeceklerini kabul eder.”
Ayastefanos Antlaşması’nın 16. maddesi, Ermenilerin yoğun olarak bulundukları bölgelerde ıslahatların yapılmasını ve yaşam koşullarının düzenlenmesi hedeflenmiştir. Ancak bu antlaşmanın belirli devletlerin çıkarlarına uymaması sebebiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Yerine ise Berlin Antlaşması imzalanmıştır.
Osmanlı tarihinde “Ermeni Patırtısı” olarak isimlendirilen ve I. Dünya Savaşı’na kadar aktif bir şekilde devam eden bu mesele, Müslümanlar ve Ermeniler arasındaki etkileşim ve iletişim ağına büyük ölçüde zarar vermiştir. 1914 yılında başlayan savaş sırasında ise Ermeniler gönüllü olarak Rus ordusuna katılmış ve Osmanlı’ya karşı savaşmaya başlamıştır. Aynı zamanda ülke içinde kurdukları örgütler ile cephe gerisindeki savunmayı da zayıflatmışlardır.
Ermeni Meselesinde Rusya’nın Rolü
19. yüzyılda başlayarak 20. yüzyılın başına kadar süren Ermeni Meselesinin temel aktörleri oluşmuştur. Osmanlı Devleti’nde barınan gayrimüslimlerin arasında çıkan büyük güçler, aktörlerden birincisidir. Bir diğeri, gayrimüslimlerin desteğini alan ve yoğun milliyetçilik sonucunda bağımsız bir devlet kurma yolunda eylemler yapan Ermenilerdir. Üçüncü bir aktör ise Osmanlı-Rus Harbi ile beraber Balkanlardan gelen göçmen topluluklardır. Sonuncusu ise Doğu Anadolu bölgesinde farklı etnik nüfusların milliyetçi ve sosyalist birliklerin karşısına yerleştirilmesi ile bir siyasi aktör kimliğine bürünmeleridir. Aynı zamanda Osmanlı yönetiminin emperyal doktrini kullanması ile ortaya çıkan toprak kayıpları, şiddet, örgütleri arası çatışma ve yoğun ölçüde milliyetçilik meselenin temelini oluşturmaktadır. Bu doğrultuda yapılan araştırmalar; Osmanlı-Rus Savaşı, Berlin Antlaşması, Ermeni örgütler, Rusya ve İngiltere’nin iç işlere karışması, nüfus meselesi, İttihat ve Terakki Cemiyeti, Osmanlı hükümeti ve 1890 yılında yaşanan olaylar gibi konular çerçevesinde yapılmıştır.
İngiltere, ortak çıkarlara sahip olduğu için Osmanlı Devleti’nin topraklarının güvenliğini sağlamak adına çalışmalar yürütmekteydi. Her ne kadar hükümet liberal ve muhafazakâr kesimler arasında değişse de Osmanlı’nın toprak güvenliği üzerindeki politikaları aynı kalmaktaydı. 1878 yılında gerçekleşen Rusya ile gerçekleşen savaşta Osmanlı’nın mağlubiyet alması İngiltere’ye karşı muhtaç devlet konumuna getirmiştir. Rusya’nın ise İngiltere’nin çıkarlarını göz önünde bulundurarak tehditkâr bir tavır alması, Avrupa’da bulunan en güçlü devletlerden biri olan İngiltere’yi endişelendirmiştir. Osmanlı-Rus Harbi’nden galibiyet almasına rağmen Rusya; ekonomik ve askerî açıdan güçsüz duruma düşmüştür.
Osmanlı topraklarında sahip oldukları hakimiyet Berlin Antlaşması ile beraber İngiltere’ye devredilmiştir. Rusya’nın müdahalesini minimize etmek adına İngilizler, gizli diplomasiyi olabildiğince kullanarak karşıt çalışmaların önünü kesmişlerdir. Karşıt eylemlerin başında Ermenilerin müdahaleleri gelmekteydi. Hindistan üzerinde bulunan toprakların Rusya’ya bırakılmasını istemeyen İngiltere, 16. maddeyle Rusya koruması altına alınan Ermenileri, Berlin Antlaşması ile birlikte Rusya’nın elinden alınmıştır. Berlin Antlaşması’ndan bir hafta önce imzalanan Kıbrıs Antlaşması ile Osmanlı egemenliği altında olan Hristiyanların korunması görevini İngiltere üstlenmiştir. Bu doğrultuda Rusya ve Osmanlı’nın otoritesini zayıflatmış ve kendi hakimiyet alanlarını genişletmiştir. İngiltere, Berlin Antlaşması sayesinde Osmanlı’nın iç siyasetine karışma hakkına sahip olmuş ve Ermeniler konusunda Osmanlı hükümetine baskı kurmuştur. Ancak İngiltere’nin baskıcı politikası herhangi bir başarı elde edememiştir.
Günümüzde yapılan Avrupa kaynaklı tarih çalışmalarında, antlaşmadan yer verilen “Osmanlı toprakları” kalıbı, “Armenia” ve “Doğu Anadolu” biçimde çevrilmiştir. Aynı zamanda metinde yer alan “Hristiyan” kelimesi yerini “Armenians” ifadesine bırakmıştır. Yabancı araştırmalar üzerine yazılan birkaç Türkçe kitapta da çevirinin yanlış bir şekilde yer aldığına rastlanmıştır.
3. Ünitenin Tüm Konuları: Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.