Kıbrıs Barış Harekatı Nasıl Yapıldı? Nedenleri ve Sonuçları
Kıbrıs Barış Harekatı, 20 Temmuz 1974 tarihinde başlatılan ve 18 Ağustos 1974’te sona erdirilen, Kıbrıs Adası’na yapılan ve amacı barış sağlamak olan Türk askeri barış operasyonudur. Bu yazımızda Kıbrıs Barış Harekatı’nın nedenleri ve sonuçları konusunun dışında Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleşmesinde Türkiye’nin etkisi ve Türkiye’nin askeri yardım dışındaki Kıbrıs adasındaki siyasi politikalarının ne kadar etkili olduğu konusu üzerinde de durulmuştur.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Kıbrıs Adası Tarihi
Kıbrıs adası Güneybatı Asya’da bulunan ve Akdeniz’in Sardinya ve Sicilya’dan sonraki üçüncü en büyük adasıdır. Ada olduğundan dolayı komşusu yoktur fakat 65 km Kuzeyinde Türkiye, 112 km Doğusunda Suriye, 267 km Doğusunda İsrail, 418 km Güneyinde Mısır yer almaktadır. Adadaki nüfusun %70’ini Rumlar %30’unu ise Türkler oluşturmaktadır. Zamanında İngilizler ve Ermeniler de Kıbrıs adasında bulunmuşlardır. Adanın Türklerle buluşması ise 1571 yılında Osmanlı Devleti’nin adada bulunan Hristiyan kesimi koruma altına almak için yaptığı fetih ile olmuştur. Sonrasında ise Kıbrıs, Osmanlı Devleti tarafından Birleşik Krallık’a 92.000 altın karşılığında satılmıştır. Böylece adada İngiliz sömürgeciliği başlamış olup halkta (Rumlar ve Türkler de dahil olmak üzere) İngiliz yönetimi altına girmiştir. Sonrasında ise gerek Rumların Yunanistan’a karşı olan siyasi düşünesi gerek de Türklerin siyasi politikası nedeniyle adada Yunan darbesi olup Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adaya gelmesiyle ada ikiye bölünmüştür.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti olarak adada iki devlet vardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sadece Türkiye tarafından tanınması ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne girerken tüm adayı temsilen girmesi, insanların adada sadece bir devletin varlığının olduğu yanılgısına kapılmış olmasını sağlamıştır. Belirli bir süre Türk kesimi ve Rum kesimi arasındaki sınırlar geçişe kapalı kalmıştır. 2003 yılında açılan geçiş kapılarıyla da Kuzey Kıbrıs Türkleri Rum tarafına geçiş, Adada yaşan Rumlar da Türk tarafına geçiş yapabilmektedir. İki tarafın siyasi liderleri de zaman zaman görüşmelerini gerçekleştirmektedir. Sınırlar arasında bulunan Birleşmiş Milletler ordusu tampon görevini görmekle beraber adada çıkacak herhangi bir sıkıntı da ilk müdahale için hazır beklerler.
Kıbrıs Barış Harekatı Nedenleri
Adada Türkler ve Rumlar arasında oluşan kargaşalar ve sıkıntılara örnek vermek gerekirse “Kanlı Noel” adı verilen olay örnek gösterilebilir. Kanlı Noel olayı adada bulunan Kıbrıs Türklerine yönelik olan silahlı saldırıdır. 20 Aralık 1963 gecesinde, Lefkoşa’da Kıbrıs Rumları tarafından Kıbrıs Türklerinin otomobillerine açılan ateş sonrasında bir küçük savaşa dönüşmüştür. Toplamda yaklaşık 500 kişi ölmüştür ve bunların 350’si Kıbrıs Türkü 150’si de Kıbrıs Rum kesimindendir. Bu olaya Kıbrıs’taki toplumlararası çatışmaların başlangıcı olarak bakılmaktadır.
15 Temmuz 1974 darbesi ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs’ta barış harekatı düzenlemesini gerektirecek kadar büyük bir olaydır. Yunanistan askeri cuntanın emri ile gerçekleştirilen bu darbe Kıbrıs Ordusu ve Yunan-Rum Ordusu EOKA-B ile de desteklenip beraber organize edilmiştir. Darbe sonrasında mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı III. Makarios görevden alınıp yerine ise EOKA-B liderlerinden biri olan Nikos Sampson getirilmiştir. Adada gerçekleştirilen bu darbe sonrası Lefkoşa’da bulunan Türk Büyükelçiliği şifreli bir mesajla Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri’ne böyle bir darbe olduğunu söyledi. Türkiye de 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Garanti Antlaşması’nın garantör ülkelerinden biri olduğu için onu derinden ilgilendiren bu olaya diğer bir garantör ülke olan İngiltere ile beraber müdahale etmek istedi. Ne var ki İngiltere bunu kabul etmemiştir ve Türkiye Cumhuriyeti olaya tek başına müdahale etmek zorunda bırakılmıştı.
Kıbrıs Barış Harekatı Nasıl Yapıldı?
O dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit, Milli Güvenlik Kurulu’nu topladı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne de olası bir Kıbrıs müdahalesine karşı önemli tedbirlerin alınmasını da söyledi. Bu arada, o dönemin Cumhurbaşkanı olan Fahri Korutürk de TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırmıştı. Tarih 19 Temmuz 1974’i gösterdiğinde Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait olan filo, gemilerle birlikte Akdeniz’e yöneldi. Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlaması 20 Temmuz günü Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait olan uçaklarla Lefkoşa ve çevresine hava indirme ve Yavuz Plajı’na denizden çıkarma yapmaktı. Bu harekatın parolası ise “Ayşe tatile çıksın!” olarak belirlendi. Sonrasında çok ünlü olan bu paroladaki Ayşe, dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızının adıdır. Harekat başlatıldıktan sonra Bülent Ecevit’in söyledikleri şöyledir: “İnsanlığa ve barışa büyük bir hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz.”
TSK’ya ait olan uçaklar 21 Temmuz tarihinde, Rum kesimindeki mevzilere karşı harekete geçti. Kıbrıs Türk Kuvvetlerinin de Türk Silahlı Kuvvetlerle birleşmesiyle Lefkoşa Havalimanı, Kaymaklı ve çevresine taarruza başladı. Harekatın 3. günü ise Girne’ye kadar giren Türk birlikleri Girne’den de Lefkoşa’ya kaydı. Böylece Lefkoşa-Girne Türk hattı oluşturuldu. Bu kadar ilerlemeden sonra ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Türkiye’ye olan harekata son verme çağrısı ile TSK, 22 Temmuz akşamından sonra harekata son verdi. Bu olanlardan sonra da 25 Temmuz 1974’te Cenevre’de Kıbrıs barış görüşmeleri gerçekleşti. Türk birlikleri ateş etmeden adadaki alanlarını genişletip Türkiye’den asker ve malzeme yardımı getirtiyordu. Bu sırada da taraflar arası ateşkes söz konusuydu fakat Rumlar ateşkesi ihlal etti. Girne’nin batı kesimindeki Türklere ateş açan Rumlar Türk birlikler tarafından püskürtüldü. Rumların ateşkese uymamasıyla birlikte de Türk kuvvetleri Lapta’ya yöneldi ve orayı ele geçirdi.
İkinci Cenevre Toplantısı ve İkinci Harekat
8 Ağustos 1974 günü yapılan II. Cenevre Konferansı’nda alınan kararlara Rum tarafı itiraz etti. İkinci bir toplantıda da istenen sonuç alınamayınca Türk Silahlı Kuvvetleri ikinci bir harekata başladı. Türk kuvvetleri adada ilerledikçe Rum ve Yunan birlikleri de kaçıyordu. Magosa ve Boğaz Deniz üssünü ele geçirmek için ilerleyen Türk birlikleri onların ardından Rumlar için çok büyük önem taşıyan İngiliz Tepe ve Kara Tepe’yi ele geçirdi. Rumlar ve Yunanlar adeta Türk Ordusu’nun önünden kaçıyordu. Bunlar yaşanırken ise Rumlar içinden geçtiği bütün Türk köylerini yağmalayarak Türkleri öldürüyordu. Aynısını da Türk askerleri yakaladığı Rumlara yapıyordu. Gerçekten bir savaş havası vardı. 14 ve 15 Ağustos’ta da Kıbrıs Türk halkının da orduya olan desteğiyle Magosa, Lefkoşa ve Lefke’de bulunan bütün Rumlar püskürtülmüş ve oralar ele geçirilmiştir. Böylece Kıbrıs Barış Harekatı’nın askeri ayağı son bulmuş ve adadaki Türklerin katledilmesinin önüne geçilmiştir. Yunanistan’ın adayı tamamen ele geçirme hayalleri ise suya düşmüştür.
Kıbrıs Barış Harekatı Sonuçları
Kıbrıs Barış Harekatından sonra Yunan Temyiz Mahkemesinin dava sonunda verdiği karar şöyledir: “Zürih ve Londra antlaşmalarına göre Kıbrıs’a yapılan Türk askeri müdahalesi yasaldır. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirme hakkı olan garantör devletlerden biridir. Esas suçlular darbeyi hazırlayan ve icra eden ve bu suretle de bu müdahalenin koşullarını hazırlayan Yunan subaylarıdır.” Her ne kadar Yunan Temyiz Mahkemesinin verdiği karar böyle olsa da Birleşmiş Milletler’e göre Kıbrıs adasının tek sahibi Kıbrıs Cumhuriyeti yani Rumlardır. Çünkü Güvenlik Konseyi’nin yayınladığı 550 sayılı kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin diğer Birleşmiş Milletler üyesi olan ülkeler tarafından tanınmamasını istemiştir. Birleşmiş Milletlere göre Türk Ordusu adada işgalcidir ve Kıbrıs adasını uluslararası herhangi bir antlaşma olmadan işgal etmiştir. Alınan bu karar sonrasında da KKTC’yi (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni) sadece Türkiye Cumhuriyeti tanımıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Kıbrıs sorunu için birtakım davayı neticelendirmiştir. Bunlardan en önemlisi ise 2014’te nihai kararı açıklanan tazminat davasıdır. 1994 yılında Rum hükümetinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmasıyla açılan dava, Kıbrıs Harekatı sonrası kaybolan 1491 Kıbrıslı Rum’un ailelerine ve evinden edilen 221 bin Rum kesiminin zararları için açılmıştır. AİHM, Türkiye’nin harekat sırasında 11 tane İnsan Hakları Sözleşmesi maddesini ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştır. Kaybolan aileler için 30 milyon Euro, adanın Kuzeyinde yani Türk kesimi içerişinde yaşamak zorunda bırakılan Rumlar için de 60 milyon Euro olmak üzere toplam da 90 milyon Euro ödemesi için karar çıkmıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu
- Cenevre Deklarasyonu ile Kıbrıs Türkler ve Rumlar olarak iki kısma ayrılmıştır.
- Dönemin Kıbrıs Türk lideri Rauf Denktaş ve Rum lideri Klerides ile gerçekleştirilen görüşmede sonuca varılmaması ile Türkler Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurmuştur.
- 12 Şubat 1977’de Rauf Denktaş ve Makarios arasında gerçekleşen görüşmede ikili federal devlet sistemine karar kılınmıştır. Bu da demek oluyor ki ada ikiye bölünmüş olarak devam edecektir.
- 15 Kasım 1983’te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur ve kurucusu Rauf Denktaş olarak tarihe geçmiştir.
- Kıbrıs Cumhuriyeti’nde 1993’in şubat ayında seçime gidilmiş ve halk Klerides’i tekrardan seçmiştir. Böylece Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan’ın da yardımıyla Avrupa Birliği’ne girme uğraşlarına başlamışlardır. Çünkü Rum kesimi hala daha güçlü bir devlet olup adayı tamamen kontrol etme çabasındaydı.
- Önemli bir gelişme sayılabilecek bir olay da 1993 Mayıs ayında yaşandı. Birleşmiş Milletler isteği ve gayretiyle Lefkoşa Uluslararası Havaalanı ve Maraş arasında uçuş gerçekleşti.
- 1994 yılı temmuz ayında ise Rum Hükümeti Birleşmiş Milletler Adalet Divanı’na başvurarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne ihracat yapmasını engellemek istediler. Öyle de oldu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti böylece Güven Artırıcı Önlemlerden mahrum kalarak dünyaya karşı tanınırlık şansını kaybetmişti.
Okuma Önerisi: Bu konuda daha ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kuruluşu başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Türkiye’ye Uygulanan Ambargo
Ambargo sözcüğünün bu konuda geçen kelime anlamına baktığımızda “herhangi bir malın gönderilmesini veya satılmasını engellemek ve bunun için alınan önlem” olarak değerlendirebiliriz. Türkiye, Kıbrıs adasındaki sorunları diplomatik bir yolla çözemeyince daha önce de kalkıştığı ama yapmadığı askeri yolu seçerek adaya bağımsız olarak girdi. Türkiye, kendisine dur ikinci kez dur diyen Amerika Birleşik Devleti’ni dinlemedi. Bu davranışı etik değildi ve adada işgalci konumuna düşmüştü Türkiye. Aynı zamanda adadaki silahlı çatışmalarda kullanılan bazı silahlar da ABD’den alınmış silahlardı. Amerika Birleşik Devleti bunun üzerine Türkiye’ye üç yıl gibi bir süre boyunca silah ambargosu uyguladı. Bunun getirileri de ülkenin belli bir dönem silah ihtiyacını tam olarak karşılayamamasına ve ülke ekonomisinin zamanla değer kaybetmesine neden oldu.
Kıbrıs Barış Harekatı Hakkında Bilgiler
Kıbrıs adasında 20 Temmuz ve 18 Ağustos 1974 tarihleri arasında gerçekleşen ve kesin Türk zaferi ile sonuçlanan bu harekatta 4 taraf vardı. Bunlar: Türkiye, Kıbrıs Türk Yönetimi, Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti (Rum kesimi). Tarafların toplam güçlerine bakacak olursak eğer Türk tarafı için söylenebilecek sayılar şöyledir:
- 40.000 Türk Silahlı Kuvvetleri askeri
- Sayısı tam olarak bilinmeyen Kıbrıs Türkleri
- Yaklaşık 170 tank
Diğer tarafa bakacak olursak eğer:
- 12.000 Rum askeri
- 40.000 Seferber Halk
- 33 Tank
- 2.000 Yunan askeri
Böylesine bir savaşta kayıp olmazsa olmazdı. İki tarafında önemsenmeyecek kayıpları mevcuttur. İki tarafta hem askerlerden hem de sivil halktan kayıp vermiştir. Bu kayıpları da tarafların güçleri gibi ikiye bölmek gerekirse eğer Türk tarafında:
- Türk Silahlı Kuvvetlerinden 498 ölü ve 1.200 yaralı
- Kıbrıs Türk Halkından 70 mücahit, 270 sivil, 830 kayıp sivil ve 1000 civarı da yaralı sivil bulunmaktadır.
Rum tarafına bakacak olursak eğer:
- Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan ortak olarak 4.000 ölü ve 12.000 yaralı bulundurmaktadır.
Toplamda Türk kesiminden 3.841 kayıp, Rum kesiminden de 16.000 kayıp verilmiştir. Buna ek olarak da 3 Avusturyalı askerin öldüğünü, 24 Avusturyalı, 4 Britanyalı, 17 Finlandiyalı, 3 Kanadalı olarak da toplam da 48 askerin de yaralandığını söylemek mümkün. Böylece ortaya toplam ölü ve yaralı olarak yaklaşık 20.000 insanın zarar gördüğünü söylemek doğrudur. Kıbrıs Barış Harekatı’nın nedenleri ve sonuçları da bu şekildedir.
Kıbrıs Barış Harekatı Nasıl Yapıldı? Nedenleri Ve Sonuçları – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu – Türkiye’ye Uygulanan Ambargo adlı bu yazıyı gerçekten okuduğum pek söylenemez ama çok güzel bir yazı olduğunu fark ettim. Gerçekten çok bilgilendirici gözüküyor ve okumaya değer gibi. Bunu yaz tatilinde okumaya karar verdim çünkü okulum çok yoğun. -b