Kanlı Noel Nedir? 1963 Noel (Küvet) Katliamı
Kanlı Noel nedir? Kanlı Noel, 20 Aralık 1963’te Kıbrıs adasındaki Türkler ile Rumlar arasında başlayan çatışmalardır. Bu çatışmalarda toplam 364 Türk ölmüştür.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Kanlı Noel Nedir?
Kanlı Noel 20 Aralık 1963 gecesini 21 Aralık 1963 gününe bağlayan gece Kıbrıs Adası içerisinde Kıbrıs’ta yaşayan Kıbrıs Rumları ve yine Kıbrıs’ta yaşayan Kıbrıs Türkleri arasında başlayan çatışmalardır. Kanlı Noel olayları sonucunda toplam 364 Kıbrıs Türkü 174 Kıbrıs Rum’u vefat etmiştir. 1963 ve 1964 yılları arasında süregelen çatışmalar belli başlı aralıklar dahilinde olsa da 10 Ağustos 1964 tarihine kadar devam etmiştir. Ancak Kanlı Noel adı ile belirtilen ilk çatışmalar 27 Aralık 1963 tarihinde imzalanan ateşkes ve aynı yılın 30 Aralık tarihinde imzalanan Yeşil Hat Antlaşması ile sonuçlanmıştır.
Yeşil Hat Antlaşması sonucunda elde edilen en büyük gelişme Kıbrıs’ın Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs olarak iki bölgeye ayrılması ve bu bölgenin ayrılmasıdır. Yeşil Hat Antlaşması aynı zamanda her iki tarafında başkenti olan Lefkoşa adlı şehri bölmek konusunda da etkili olan antlaşmadır. Bu antlaşma ilk defa 30 Aralık 1963 tarihinde Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık askerlerini içeren “Barış Koruma Kuvveti” komutanı General Peter George Francis Young tarafından teklif edilmiştir. General Young çatışma ve cinayetlerin fazla derecede artması üzerine İngiliz bakan Duncan Sandys ile yaptığı yaklaşık on iki saat süren toplantı sonunda Lefkoşa haritasının üzerine yeşil bir kalemle çizgi çeker. Daha sonra bu hat “Yeşil Hat” adını alır. Yeşil Hat’ın güncel sınırları 1974 yılında yapılan Kıbrıs Harekâtı ile belirlenmiştir. O tarihten beri alışılmış sınırların aksine yaklaşık üç yüz altmış dört kilometrekarelik alan tampon görevi görür ve tamamen silahsızlandırılmıştır.
Kanlı Noel Nedenleri
Kıbrıs Cumhuriyeti İsviçre’nin Zürih şehrinde Türkiye, Birleşik Krallık ve Yunanistan tarafından hazırlanan anayasa ile birlikte 1960 yılının ağustos ayında bağımsız bir devlet olarak kuruldu. Her iki toplumdaki milliyetçiler de kendi nihai amaçları olan Enosis ve Taksim’e yönelik çalışmalarını bu süreçte sürdürmüştür. Bu amaçlar için silahlanmaya başlamışlardır. Enosis planı Kıbrıs Adasının tamamen Yunanistan’a bağlanmasıyken Taksim planı ise Kıbrıs’ın kuzeyinin bir şehir olarak Türkiye’ye katılması ile alakalıdır. Her iki toplum da bu amaçlar için gizli teşkilat kurmuştur. Bu amaç için Türk toplumu Türk Mukavemet Teşkilatını, Rum toplumu ise geçmiş EOKA savaşçılarının bir kısmını oluşturan ve içişleri bakanı Polikarpos Yorgacis liderliğinde Akritas Örgütü’nü oluşturdu.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk başkanı olan 3. Makarios 1961 yılından itibaren Kıbrıs’ın mevcut anayasası ile yönetilemeyeceğini belirtmiştir. 1963 yılının Kasım ayında da anayasada yapılacak on üç maddelik bir değişim istedi. Kıbrıslı Türklerin bu değişiklikleri kabul etmesi için Kıbrıs Rumları ada çevresinde gerginliği arttıran gazete yayınları yapmaya başladı. Bu plana Akritas Planı da denir. Bu planın en önemli aşamalarından biri silah kullanılarak bu anayasanın kabul ettirilmesiydi. Bu konu Yunan komutanı ile de konuşuldu ve Yunanistan destek vereceğini belirtti. 31 Aralık 1963 günü için plan belirlenmişti. Yunan alayı değiştirilecek ve Akritas örgütü için silah takviyesi gerçekleştirilecekti. Bir noktada çatışmaların başlayacağı artık belliydi.
Kanlı Noel Çatışmaların Başlaması
Aralık ayında istifa eden İsmet İnönü’nün ardından hükümet büyük bir kriz le savaşmak zorunda kalıyordu. Aynı süreç içerisinde Türkiye hükümeti ile birlikte Yunanistan hükümetinde de değişiklikler olmuştu. Göreve Yorgo Papendreu getirildi. Adada yaşayan Türklerin Rumların anayasada yapmak istedikleri on üç maddelik değişikliği kabul etmemeleri sonucunda yirmi bin adet EOKA üyesi adaya taşınmış ve yukarıdaki bölümde de bahsedilen Akritas Planı faaliyete geçirildi. Bu plan çerçevesinde sekiz saat gibi bir sürede Lefkoşa ele geçirilecek ve bölgede bulunan Türk köyleri tamamen yok edilecekti. Rum hükümeti bu saldırıların kötü karşılanmaması amacıyla kendini pazarlamaya kalkıştı.
Aralık ayı içerisinde Markos Drakos heykeli bombalandı ve sorumluluk Türklerin üzerine atıldı. Bu durum tüm dünyaya Türkler haksız ve Rumlara saldırıyorlar propagandası ile anlatıldı. 20 Aralık gecesi Türk Mukavemet Teşkilatı üyesi olan Zeki Halil öldürüldü. Bu olay bazı Rumların Türk kadınların üzerini araması istemesi üzerine başlamıştı. Olay sonucunda Türklerden iki kişi şehit olurken Rum tarafından da bir kişi yaralanmıştır. Sabah saatlerinde bir Rum polis arabasının Türk liseli öğrencilere ateş açması sonucunda çatışmalar tüm hızı ile başladı.
Sabah saatlerinde Kıbrıs Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu son bir defa eksiksiz olarak toplandı. Toplantı sonucunda bakanlar kurulu halkı sakinliğe davet ettiğini belirtti ancak bu durumun hiçbir etkisi olmadı. 23 Aralık sabahında Rumların başkanı Makarios ve Türklerin başı Doktor Fazıl Küçük tekrardan buluştu ve halka tekrar ateşkes çağrısında bulundu. Ancak tekrarlanan bu istek yine dikkate alınmadı. Gün boyunca Lefkoşa bölgesinde çatışma vardı. Bu çatışmalar sonucunda dokuz Kıbrıslı Türk ve bir Rum öldürülmüştür. Aynı zamanda her iki tarafın da yaralıları vardır. Olayların başlangıcında otuz kadar köy çatışmalara yer sahipliği yaparken olayların sonucuna kadar toplamda yüz üç köyde çatışma yaşanmış, bu köyler saldırıya uğramıştır.
Küçük Kaymaklı Çatışmaları
Yukarıdaki bölümde açıklanan Akritas Birliği’nin asıl amaçlarından biri Lefkoşa’nın Türklerin yaşadığı kısmının olduğu bölgenin ele geçirilmesiydi. Bu amacın gerçekleştirilmesi için Küçük Kaymaklı bölgesinin seçilmesinin sebebi ise Türklerin yerleşim bölgeleri arasında mahsur kalmış olan bazı Rum’ların kurtarılmasıdır. Aralık ayının yirmi dördüncü gününde 60 kişilik bir birlik Nikos Sampson komutasında bölgeye saldırdı. Bu eylemdeki asıl amaç Türkler’in bölgedeki varlığını silmekti. Ancak Türklerin direnci düşünülenden güçlü çıkmıştı. Gelişmeler oldukça yavaş ilerliyordu. Sonuç olarak her ne kadar yavaş olmuş olsa da bölge ele geçirildi ve beş yüzü aşkın Türk esir alındı.
Ayvasıl Katliamı
Akritas Birliği tarafından hedef alınan bölgelerden biri de Ayvasıl bölgesi idi. Bu bölgeye saldırmanın amacı tıpkı diğer saldırılarda olduğu gibi bölgedeki Türkleri esir almak, öldürmek ve bölgeden uzaklaşmalarını sağlamaktı. Bu saldırılar da diğer saldırılar ile yakın tarihlerde 21 Aralık – 22 Aralık günleri arasında gerçekleşmiştir. Günümüzde Ayvasıl Katliamı sonucunda olan çatışmalardan dolayı on ikiden fazla insanın öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Uzun süren soruşturmalar sonucunda toplamda yirmi bir ceset bulunmuştur. Bulunan şehitler Lefkoşa Tekke Bahçesi Şehitliği adı verilen Kıbrıs çatışmaları ve Kanlı Noel olayları sonucunda şehit olanların gömüldüğü alana defnedilmiştir.
Kumsal Baskını (Küvet Katliamı)
Akritas Birliği’nin Kanlı Noel süreci içerisinde saldırıp katliam yaptığı bölgelerden bir diğeri de Lefkoşa’nın Kumsal semtidir. Diğer saldırılara göre daha geç olan bu baskın 24 Aralık günü olmuştur. Olay sonucunda on bir kişi vefat etmiştir. Ölen on bir kişinin dördü Binbaşı Nihat İlhan’ın ailesiydi. Nihat İlhan Türk ordusundan Tuğgeneral olarak emekli olmuş, Kıbrıs’ta bulunan Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay komutanlığında görev yapan bir binbaşıdır. Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğu evlerindeki küvetin içerisinde şehit edilmiştir. Bu ev günümüzde Barbarlık Müzesi ismi verilen bir müzeye dönüştürülmüştür ve ziyaretlere açıktır.
Kanlı Noel Sonuçları
Yüz yetmiş dördü Rum üç yüz altmış dördü Türk olmak üzere toplamda beş yüz otuz sekiz kişi vefat etmiştir. Sekiz bini aşkın Kıbrıs Türkü yaşadıkları yerleri terk atmak ve göç atmak zorunda kalmıştır. Rumların Kıbrıs Türklerini terk etmeye zorladığı yaklaşık yüz üç köy olmuştur. Genel olarak Kanlı Noel olayı sonucunda göç etmek zorunda kalanların sayısı 1985 yılında yayımlanan bir kaynağa göre yirmi beş bin olarak geçerken; 1993 yılında yayımlanmış bir kaynağa göre otuz bin olarak belirtilmektedir.
Kumsal Baskını olayının ertesi gününde yani 25 Aralık 1963 tarihinde Türk Hava Kuvvetleri’nin savaş uçakları Lefkoşa üzerinde uyarı yapmaya başlamış, ayrıca Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı da mevzilere koşullandırılmış savaşa hazır hale getirilmiştir. Savaş çıkma ihtimalinin gittikçe artmasından korkan Birleşik Krallık önderliğinde bir toplantı düzenlendi ve bu toplantıya Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan katıldı. Toplantı sonucunda Yeşil Hat Antlaşması yapılmış oldu. Bu antlaşma sonucunda Yeşil Hat çizildi ve tampon bölge olarak kullanılmaya başlandı. Günümüzde bu hattın büyük bir kısmı Birleşik Krallığa bağlıdır.
Bu antlaşma ile iki bölge arasında geçişin sağlanabileceği sadece dokuz bölge oluşturulmuştur. Bu bölgeler aşağıdaki gibidir:
– Ledra Palas Kapısı
– Pergamos / Beyarmudu Kapısı
– Black Knight/ Akyar Kapısı
– Lokmacı Kapısı
– Ayos Dometyos/ Aydemet / Metehan Kapısı
– Zodhia / Bostancı Kapısı
– Kato Pirgos / Yeşilırmak Kapısı
– Apliki / Aplıç kapısı
– Deryneia / Derinya Kapısı
Bu kapıların yapılmasının büyük bir kısmı ( yaklaşık 6,5 milyonluk bölümü ) AB ( Avrupa Birliği ) fonu ile ödenmiştir. Kapılar arasında geçişe ise müsaade edilmektedir. Geçişler için gerekli olan Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği ya da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kimliğidir.
Not: Bu konuyla ilgili olarak Kıbrıs Barış Harekatı Nasıl Yapıldı? Nedenleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Yakın tarihimizde yaşanan bu talihsiz olayların pek bilinmemesi üzücü. Böyle bilgilendirici bir yazıya rastlamak çok güzel oldu. Yeşil hattın belirlenme hikayesi de epey ilgi çekici geldi. İnsanların yakın tarihi daha çok okumaları gerektiğini düşünüyorum. Bu yazıda içerik olarak gerçekten yeterli ve öğreticiydi. dilerimki bir daha bu acı olaylar yaşanmaz eminimki savaşsız bir dünya mümkün olucaktır