Budizm Nedir? Budizm Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Budizm nedir? Budizm, MÖ. 6. yüzyılda Hindistan’da ortaya çıkmış ve günümüzdeki en yaygın dinlerden biridir. Daha çok Güney Doğu Asya bölgesinde görülür. Budizm, ortaya çıktığı haline kıyasla büyük değişikliklere uğramıştır. Bu değişiklikler farklı kültürlere yayıldığı için ve değişime açık olduğu içindir. Budizm’in uğradığı değişiklikler ve farklılaşması yeni kültürlerle karşılaşmasıyla bağlantılıdır.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Budizm Nedir?
Budizm, günümüzde en yaygın dinlerden biridir. Daha çok Güney Doğu Asya ve Doğu Asya bölgesinde görülür. Zamanla kuralları değişmiş ve farklı yorumlar eklenerek çok büyük bir değişim sürecinden geçmiştir. Ancak bütün bu değişmiş halleri de Budizm olarak kabul görür. Budizm, özellikle Türk toplumunda yanlış tanınabilir. Birisine Budist olduğunu söylerseniz “Buda’ya mı tapıyorsun?” sorusunun size sorulması ihtimaliniz çok yüksektir. Ancak Budizm’in Buda’ya tapmakla ilgisi yoktur. Budizm’in bu yanlış algısını kırarsak Budizm’in çok daha felsefi bir temel oluşturduğunu görebiliriz.
Siddhartha Gautama Buda Kimdir?
Öncelikle Buda tek bir insan değildir. Herkes Buda olabilir çünkü Buda’nın kelime anlamı ermiş, aydınlanmış olan demektir. Bununla beraber çoğu manastırda görülen Buda heykelleri, şişman olanlar Buda değil Budai’dir, ilk kendini topluma gösterip yeni bir inanç başlatan Buda Siddharta Gautama’ya aittir. Budai, bazı yerlerde gülen Buda olarak geçmesine rağmen Buda değildir. Mahayana Budizm’inde bir rehber (bodhisattva)dir. Bu heykeller büyük oranda Amitabha’ya da aittir. İslam ve Hıristiyanlık gibi dinlerin aksine direkt olarak Tanrı ile ilgili bir görüşü yoktur. Bunun yanında doğru davranış Buda’nın adımlarından gitmek olarak kabul edilebilir. Bunlar bilinç sahibi ve duyarlı olma, saf gerçeği görme, doğruyu söyleme, doğru dinleme gibi bazı adımlardan oluşur.
Nirvana Nedir?
Bu adımların yanında istek ve arzularımızı kısarak tatminsizlik ve mutsuzluktan kurtulabileceğimizi savunmaktadır. Bu sakinlik durumuna ulaşmaya Nirvana denir. Budist keşişler kadın ve erkek olarak beraber manastırlarda yaşar ve Nirvana’ya kişisel ya da toplumsal bir şekilde ermek gibi amaçlarla Buda’nın öğretilerini takip ederler. Bu öğretilerin en temeli “Beş Gerçek” ve “Sekiz Yol”dur. Bu beş gerçek şunlardır: hayatta herkes acı çekecektir, bu acının kaynağı arzulamaktır, arzuyu kesmek acıyı kesecektir, arzuyu kesmek için sekiz yolu izlemeliyiz. Sekiz yol ise: doğru görüş, doğru söz, doğru odaklanma, doğru çaba veya gayret, doğru eylem veya davranış, doğru amaç, doğru farkındalık ve doğru geçimden oluşmaktadır. Bu keşişler dışında Japonya gibi ülkelerin halkının bir kısmı da Budist’tir. Peki, bu kadar çok insanın inandığı bu din nasıl ortaya çıkmıştır?
Budizm Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Budizm ne zaman ortaya çıkmıştır? Budizm, MÖ. 6. yüzyılda Hindistan’da ortaya çıkmıştır. Öncelikle Budizm’in ortaya çıkmasında önemli rol oynayan Hinduizm’den bahsedelim. Gautama Siddharta doğduğu zaman Hindistan’ın büyük bir çoğunluğu Hindu’ydu. Hindular sosyal sınıfları ve düzeni korumaya bağlı bir inanç sistemine sahiptir. Fakir bir ailede, orta seviyeli bir ailede veya soylu olarak doğman tamamen karma ile ilgilidir. Önceki hayatında kötü bir insansan yoksul, hasta, sakat doğup zor bir hayat geçirirsin. İyi isen zengin, bolluk içinde bir hayat geçirirsin. Ancak daha iyi bir konuma gelmek için o hayatında iyi biri olup mesleğini sonuna kadar iyi yapman ve sonraki hayatı beklemen gerekti. Bir prens olan Gautama Siddharta ve bazı filozoflar ise bunu sorguluyordu. Halkın fakirliği genç yaşlarına kadar ondan saklanmış ve ilk dışarı çıkışı onda fikir değişiklikleri yaratmış. Tahta geçmeyi bırakıp halka karışmış.
Hindu olmayan bazı gezer filozoflarla tanışıp, düşündü ve insanların bu mutsuzluğunun materyale çok bağlı olduklarından kaynaklandığını düşündü. Bir süre kendini aç, susuz ve fakir bırakıp meditasyon (derin düşünme) yaptı. Ancak bu tamamen yoksul durum onu aradığı sakinliğe ulaştırmamıştı. Sonrasında bir müzik öğretmeninin “Yayı çok germe, kopar; çok gevşetme, ses çıkmaz.” dediğini duydu. Son bir kez fikrini değiştirip durumun dengeyi yakalamak olduğunu anladı. İhtiyacından fazla ya da az onu tatminsizliğe götürebilirdi. Bu düşünceleri ve uzun süreli meditasyonları sayesinde aydınlanıp Nirvana’ya erdi. Sonrasında ise bunları diğer insanlarla paylaştı. Budizm’in çok fazla sınırlamaları ve kuralları vardı. Peki, neden bu insanlar Budizm’e inandı? Kesin bir cevabı olmadığı halde daha mutlu bir hayata sahip olmak için sonraki hayatı beklemektense şu anki hayatlarında bunu yapabileceklerine inanmak insanlara çekici gelmiştir yorumunu yapabiliriz. Yani, Hinduların Budist olması beklenebilir bir sonuçtur.
Budizm Felsefesi
M.Ö. 528 ve M.Ö. 281 arasında yer almış olan Orijinal Budizm (Vinaya Budizm’i), Budizm’in temel inançlarına inanmakla beraber bazı katı kurallara sahiptir. Kuralların sayısı toplamda iki yüz yirmi yedi olarak bilinmektedir. Bu kuralların bir kısmı günümüzde de mantık çerçevense giren kurallardır. Mesela, hala Budistlerin uyguladığı kurallardan biri canlılara saygı duymak ile ilgilidir. Hiçbir insan veya hayvan keşişin tüketimi, kullanımı için öldürüldüyse o yiyecek, kıyafet veya eşyayı kullanmak yasaktır. Örneğin, kasap insanların yemesi için bir hayvan öldürür. O hayvan senin yemen için öldürülmüş olduğu için tüketimi yasaktır. Ancak hayvanları öldürmeden elde edilen ürünler ve bitkiler tüketilebilir.
Bir diğeri ise, diğer insanlardan saklı bir şekilde senin ilgilendirmiyormuş gibi bir sorun, karışıklık çıkarmaktır. Bu kuralların yanında kılık kıyafet ile ilgili kurallar da vardır. Örneğin başka bir bireyin gözüne girmek için süslenmek, giyinmek, koku sürünmek, tahrik edecek kıyafetler giymek gibi. Bu nedenle Budistler hala bol, bacakları ve göğsü kapatan sarı, turuncu, kırmızı ve kahverenginde bulunan giysiler kullanırlar. Ancak uyması daha zor ve günümüzde çok mantıklı bulmadığımız bazı kurallar da vardır. Halını altı yıl kullanmadığın sürece yenisini almamak, ateş yakmamak, fakir ama minnettar insanların verdiği yemeği kabul etmemek, senden yüksekte oturan birine dhamma öğretmemek… Dhamma’nın kelime anlamı “doğal yasa” ve “gerçek” demektir. Birine dhamma öğretmek ise birine başkalarının mutluluğundan mutu olmayı öğretmek gibidir.
Budist Kimdir?
Budistler bir süre bu kurallara uysa bile Budizm’in Çin’e yayılmasıyla beraber bir sürü değişiklik başlamıştır. Daha rahat, az kurallı bir din isteyen Budistler, Budizm’e seremoniler, ayinler ve yeni figürler ekleyerek Orijinal Budizm’den çok uzak yeni bir Budizm yaratmışlardır. Bu değişimlere rağmen herkes Budist kabul edilir. Çünkü Buda’nın bir öğretisi kişinin dinine, geleneklerine, duyduklarına, ona öğretilenlere sorgulamadan inanmamasını. Deneyin, bir nedenle veya mantıkla bağlantısı var mı görün. Sonra inanın demiştir. Budistler Buda’nın sözlerinin sorgulayıp ve uygulayıp mantıklı bulmazsa uygulamadan devam edebileceği bir gerçektir. Bu nedenle Budizm dallara ayrılmaya ve değişmeye çok açık bir dindir. Hiçbir Budist diğer Budistlerin inançlarına hakaret etmez, saygı duyar. Bu dallar birbirinden oldukça farklı olmakla beraber günümüzde Orijinal Budizm’in yerini ondan sonra oluşmuş Budizm dalları almıştır.
Budizm Türleri
Budizm’in, Orijinal Budizm’le beraber ondan fazla dalı vardır. Bu Budizm dalları arasından Dünya’da çok sık karşılaşılan sadece iki Budizm dalı vardır: Mahayana ve Theravada. Günümüzde Mahayana ve Theravada Budizm’i neredeyse bütün Budistleri oluşturmaktadır. Peki, bu iki dalın Orijinal Budizm’den ve birbirinden farkı nedir?
Theravada Budizm’i
Theravada Budizm’i, Budizm’in en eski dallarından biridir. Günümüzde; Sri Lanka, Kamboçya, Tayland, Laos ve Burma’da yaygındır. Gautama’yı asıl Buda olarak kabul ederler ve kaynak olarak Pali Kanon’u kullanırlar. Pali Kanon Tipitaka olarak da bilinir. Asıl dili Pali’dir, sözlü sürdürülen Budizm’in MÖ 1. yüzyılda Sri Lanka’da derlenmesiyle oluşmuştur. Yaşlı Budistler genç Budistlerin bir üst seviyesi kabul edilir ve Theravada yaşlıların öğretisi olarak çevirilebilir. Çoğunlukla manastırlarda bir topluluk olarak yaşarlar bu sayede birbirleri arasında kuvvetli ve iyi bir ilişkiye sahiptirler. Orijinal Budizm’in kurallarından beş tanesini kesin olarak takip ederler. İlki yaşayan canlılara zarar vermemek, ikincisi verilmeyeni almak, üçüncüsü haz amaçlı cinsel aktivitelerde bulunmak, dördüncüsü yalan, dedikodu gibi konuşmalarda bulunmamak ve sonuncusu ise bilinci kaybetmeye sebep olacak maddelerden kaçınmak. Samatha (sakinleşme amaçlı) ve Vipassana (saf gerçeği görme amaçlı) denen iki meditasyon türü kullanırlar. Amaçları Nirvana’ya erip Arhat olmaktır. Arhat, Theravada Budizm’inde Nirvana’ya eren ve saygı gören kişidir. Fazla olmayacak sayıda manastırlarında Buda heykelleri ve resimleri bulundururlar.
Mahayana Budizm’i
Mahayana Budizm’i Theravada Budizm’inden daha popülerdir ve en yaygın Budizm dalıdır. Theravada Budizm’inden oldukça farklıdır ve Orijinal Budizm’e daha uzaktır. Temel amaçları, manastırları, meditasyon yapma yöntem ve şekilleri hatta inandıkları bile farklıdır. Çin, Japonya, Kore ve Tibet’te yaygındır. Theravada gibi kökenlidir. Benzer kurallara uyarlar. Fakat Gautama’dan başka Budalara inanır ve gerçek ya da gerçek olmayan figürleri Budizm’e eklemişlerdir. Sonradan yazılmış sutraları kabul ederler. Sutra, Buda’nın sözlerini içeren yazıdır. Manastırlarında fazla sayıda Buda resmi ve heykeli vardır. Bu heykellerin karşısında dua edilir ve ayinler yapılabilir. Theravada’nın aksine bireysel değil bir grup halinde aydınlanma yaşamayı hedeflerler. Bu yüzden temel amaç Nirvana’ya ermek değil başkalarını da Nirvana’ya ermeye yaklaştırmaktır. Bu amacı yerine getirmek niyetiyle aydınlanan rehberlere Bodhisattava denir. Budai, Bodhisattava’ya bir örnektir. Meditasyonlarında mantra kullanırlar ve ritüelimsi bir meditasyon yaparlar. Mantra, Sanskrit dilinde pozitif bir sözdür. Örneğin: Yapabileceğimi düşünüyorum.
Budizm Nasıl Yayıldı?
Bu iki Modern Budizm dalı göz önüne alınınca çoğumuzun aklına bir soru düşer. Neden Budizm Hindistan’da ortaya çıkmasına rağmen günümüzde yaygın olarak görüldüğü ülkeler arasında Hindistan bulunmamaktadır? Bu sorunun kesin bir cevabı olmamasına rağmen bazı olguları ele alarak mantıklı bir cevap bulabiliriz. Bu olgulardan bir tanesi Budizm ile Hinduizm’in benzer olmalarıdır. Orijinal Budistlerin yaptığı meditasyon ile Hinduların yaptığı meditasyon çok benzerdir. Bununla birlikte kullanılan dil gibi bazı faktörler ve dini görevler aynı olduğu zaman Budizm’in Hinduizm’den ortaya çıktığı gibi geri ona dönüşmüş olduğu söylenebilir.
Her ne kadar farklı dinler olsalar da oldukça benzerlik taşıyıp ikisi de aynı ülkede oldukça yaygın olunca birbirlerine karışmışlardır. Hatta Hinduizm’in Budizm’i yuttuğunu ve Buda’yı bir insandan tanrımsı bir figüre dönüştürdüğü söylenebilir. Bu tanrımsı figür meditasyon yaptığı esnada havada duran Buda’dır. Bu olaylar olurken Budizm keşişler sayesinde Doğu Aya’da yayılmış ve dallara bölünmeye başlamıştır. Böylece kaynağından farklı bir yerde popüler bir din haline gelmiştir. Bu kültür değişiminin de Budizm’in bu kadar değişime uğrama nedenlerinden biri olduğu söylenebilir.
Orijinal ve Modern Budizm Arasındaki Farklar Nelerdir?
Bununla beraber Budizm’in iki yüz yirmi yedi yasasından her şeye uyulmamıştır. Bunun sebebinin de kültür farklılığına dayandığını düşünüyoruz. Çünkü Hinduların aksine Doğu Asya mutlu olmak için o kadar bekleme sorunuyla karşı karşıya değildir. Daha açık anlatmak için bir örnek kullanabilir. Doğu Asya’yı ilk defa okula giden bir çocuk olarak ele alalım. Hinduları ise sınav dönemindeki öğrenciler. Bu ikisi de birden bire aynı okula girdiler. Hindular bu okuldan bir önceki okula kıyasla daha erken mezun olabileceklerini öğrendikleri için şikayet etmeden ödev yapıp ders çalışırlar.
Ancak Doğu Asya ülkeleri ilk defa bu kadar ödev ve dersle karşılaşınca okuldan sıkılabilir ve farklılıklar yaratmak isteyebilir. Tabii ki de tek etken bu değildir ancak ana etkenlerden biri budur. Mahayana Budistleri, Budizm’e yeni figürler, renkler, heykeller, ayinler, sözler ekleyerek ve birçok kural çıkararak Budizm’de böyle bir değişiklik yapmışlardır. Theravada Budistleri ise Orijinal Budizm’e daha yakın kalmıştır. Bazı kurallar çıkarmış ve biraz daha rahat bir dine dönüştürmüşlerdir. Asıl amaçta fazla bir değişiklik yoktur.
Budizm Kaynağı Nedir?
Orijinal Budizm’in ana kaynağı açık bir şekilde Buda’dır. Buda’nın söyledikleri doğru kabul edilmiştir. Bunlar uzun bir süre yazıya dökülmeyip sözlü bir şekilde öğretmenden öğrenciye aktarılarak sürdürülürlülüğünü korumuştur. Belli bir noktadan sonra bu sözler kâğıda dökülmüştür. Bu kağıda dökülmüş sözler Pali Kanon’u oluşturmuştur. Pali Kanon’un gerçekten de Buda’nın sözleri olup olmadığını anlayamayız ancak Theravada Budizm’i kaynak olarak Pali Kanon’u kullanmaktadır. Bunun yanında Mahayana Budizm’i ise kendi ekledikleri gerçek ve gerçek olmayan Budaların sözlerinden yeni sutralar eklemiş ve onları da kullanmışlardır. Bu nedenle Theravada Budizm’i de Mahayana Budizm’i de, Orijinal Budizm’in kaynaklarından farklı kaynaklar kullanmaktadır diyebiliriz. Ancak Theravada Budizm’i olabildiğince Orijinal Budizm’in kaynaklarına yakın kalmaya çalışmaktadır.
Budizm İbadetleri
Orijinal Budizm’in kullandığı meditasyon sistem ve yöntemleri neredeyse Hinduizm’inkiyle aynıdır. Theravada Budizm’i ise Orijinal Budizm’inkine benzer bir meditasyon sistemi kullanmıştır. Ancak Mahayana burada ikisinden de farklı olarak ayine veya ritüellere daha yakın bir meditasyon tekniği kullanmıştır. Bunlar belli bir sutrayı tekrar ederek meditasyon yapmak veya biraz daha şarkı biçiminde sutra söylemekten oluşabilir. Bu alanda da Theravada Orijinal Budizm’e daha yakın kalmıştır. Bunun sebebinin ise Theravada’nın kelime anlamıyla bağlantısı olduğu söylenebilir. Yaşlıların öğretilerini direkt olarak devam ettirmeye çalışmışlardır.
Budizm Özellikleri
Sonuç olarak Budizm’in kültüre dayalı değiştiğini söyleyebiliriz. Budizm bazı ülkelerde yanlış anlaşılmaktadır ve bazı Budist ülkeler birbirlerinden oldukça farklıdır. Orijinal Budizm’in çıktığı dönemde Hindistan’daki Hindular bu dinin zorlu ve günümüzde mantıksız olduğu düşünülen şart ve kurallarına rağmen kendi içlerinde bulundukları sisteme göre huzura ulaşmayı daha kolay bulduklarından büyük bir kısım bu dini kabul etmekte tereddüt etmemiştir. Ancak benzer uygulamaları yüzünden Budizm zamanla Hinduizm’e karışmıştır.
Bu huzuru herkese yaymak isteyen keşişlerin farklı yerlerde Budizm’i yaymaya gitmesiyle beraber Budizm dallarının oluşmaya başlamış olduğuna inanılır. Bu dalların sayısı oldukça fazladır ve bu dallar birbirlerinden çok farklıdır. Ancak daha da şaşırtıcı olan bu dalların bir kısmı geldikleri kaynaktan çok daha farklı olmaları ve bu kaynağın zamanla yok olmasıdır. Budizm dallarından günümüzde en çok inanılan iki tanesini ele aldık ve birbirleri arasındaki yaşadıkları manastırlardaki dekor farkını, kullanılan kaynak farkını, inandıkları Budaların farkını, yaptıkları meditasyonların farkını ve ana amaçlarının birbirlerinden farklı olduğunu bir gerçektir. Bunun sebebinin ise tekrardan kültür ile bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. Bu dallardan Theravada Budizm’i olan dal Orijinal Budizm’e daha yakın kalmıştır. Ancak Mahayana Budizm’i biraz daha eğlenceli, müzikli ve renkli bir din haline gelmişti. Gautama’nın sözlerinden uzaklaşan şenlikleri bile vardır.
Burada Theravada’nın daha yakın kalma sebebinin yaşlıların sözünü dinleyen Budistlerden oluştuğu için olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte Budizm, Buda’nın deneyerek uygulayın, bir din değil deneymiş gibi yaklaşın olarak yorumlanan öğretilerinden dolayı kimse bu büyük değişimlere itiraz etmemiştir ve dallar arasında bir anlaşmazlık ya da kavga çıkmamıştır. Her Budist belli kurallara uyduktan sonra inanmak istediğine inanmakta özgürdür. Bu nedenle Budizm kültürden kültüre hatta insandan insana değişebilen ve farklı yorumlanabilen bir din haline gelmiştir.
Not: Bu konuyla ilgili olarak Tarih Boyunca Din ve Müzik İlişkisi – Müziğin Dindeki Yeri başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
budizm üzerine çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık
Tşk ediyorum emekleriniz için. Budizm tarihi için harika bir yazı