Yeniçerilerin Sayısındaki Artış (Tarih Konu Anlatımı)
Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 11. sınıf tarih dersinin 2. ünitesi olan Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı ünitesinin 2. konusunun devamı olan Yeniçerilerin Sayısındaki Artış konusuna yer verdik. Yeniçerilerin Sayısındaki Artış konusunu “Avrupa’daki gelişmelere bağlı olarak Osmanlı idari, askerî ve ekonomik yapısında meydana gelen değişimleri analiz eder.” kazanımı çerçevesinde anlattık.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Yeniçerilerin Sayısındaki Artış
Ders: Tarih 11
Ünite: Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı
Konu: Yeniçerilerin Sayısındaki Artış
Kazanım: Avrupa’daki gelişmelere bağlı olarak Osmanlı idari, askerî ve ekonomik yapısında meydana gelen değişimleri analiz eder.
Yeniçerilerin Sayısındaki Artış konusunda XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeniçeri sayısındaki ani artışın nedenleri neler olabilir? sorusunu yanıtladık.
Yeniçeri Nedir?
Yeniçeriler, Osmanlı Devleti’nde kurulmuş askeri bir sınıftır. Tarihe kurulmuş ilk sistemli ordulardan biri olarak geçmişlerdir. 15. yüzyılda kurulmuştur ve kurulduğu çağın en güçlü askeri birliklerinden sayılmışlardır. 16. ve 17. yüzyıllar olarak kabul edilen Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama ve gerileme zamanlarında gücünü kaybetmiş ve devlet üzerinde kurdukları baskılar sebep gösterilerek ortadan kaldırılmışlardır.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan, yaklaşık olarak Orhan Bey Dönemi’nden beri bu şekilde bir ocağın kurulması fikri masaya yatırılmış, fakat bir türlü uygulamaya konulamamıştır. Toprakların yapılan fetihlerle genişlemesi sonucu böylesi bir orduya duyulan ihtiyaç artmış, ve yılların birikimi olan bu düşüncelerin uygulamaya geçirilmesi neredeyse zorunluluk haline gelmiştir. Fetihlerle sınırlar içerisinde bulunan gayrimüslim sayısının artması ile de bu gayrimüslimlere orduda savaşma ayrıcalığı verilmesi kararlaştırılmıştır. Böylece devşirme yoluyla alınan erlerden oluşan bu yeni ocak kurulmuş, eğitimlere başlanmıştır. Gayrimüslim ailelerden 10-18 yaşlarındaki çocuklar seçilerek alınmış, Türk ailelere teslim edilerek Türk dilini, geleneklerini ve adetlerini öğrenmeleri amaçlanmıştır.
Daha sonraları bu çocuklar acemi ocaklarına gönderilerek tekrar bir elemeye tabi tutulmuş, başarılı olanlarına yeniçeri ocağına girme hakkı verilmiştir. Bu ocaktaki kişiler de yeteneklerine göre sınıflandırılarak ya saraya ya da er olarak orduya seçilmişlerdir. Sayıları zamanla artmıştır. Ulufe denen bir maaş, cülus bahşişi ve 3 aylık yevmiyeler şeklinde ödeme almışlardır. Devletin önemli bölgelerinin ve padişahın korunmasını sağlamak, iç huzuru temin etmek, ayaklanmaları bastırmak gibi görevlerle ilgilenmişlerdir. Yeniçeri ocakları; cemaat ortaları, sekban bölükleri, ağa bölükleri, karakullukçu, usta, başçavuş, kapıcıbaşı, orta çavuşu ve kul kahyası sınıflarından oluşmaktadır.
Ocağa katılan ilk yeniçeriler İpsala’nın fethi sırasında esir alınan Bizanslılar olarak kabul edilebilir. Bu dönemlerde yeniçerilerin kırmızı börk giyen ordu askerlerinden ayırt edilebilmeleri için beyaz börk giymeleri önerildi. Zamanla ivme kazanan yeniçeriler, önceleri Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk ve adalardan toplanırken; sonraları Macaristan, Bosna-Hersek ve Sırbistan’dan da toplanmaya başladı. Zamanla sayılarında arttırılmalar ve azaltılmalar yapılan yeniçeriler, Fatih Sultan Mehmet döneminde ordunun ayrılmaz bir parçası haline getirildi ve ulufeleri arttırıldı. Daha sonraları yeniçerilerin sayısı ve onlara yaklaşımlar olaylara bağlı olarak yine değişiklik göstermiştir. Tarihler 15 Haziran 1826’yı gösterdiğinde ise yeniçeri ocağı II. Mahmut tarafından kapatılmıştır.
Avrupa’da Askeri Devrime Karşı Osmanlı Devleti
Avrupa’da ateşli silahlar temel alınarak ordu düzeninde ve savaş metotlarında yapılan değişikliklere “Askerî Devrim” ismi verilmiştir. Feodal sistemdeki bozulmaların başlaması ile orduların sistemlerinde de değişiklikler görülmeye başlanmıştır. Monarşi yönetimindeki ülkeler; feodal sistemin lordları tarafından tercih edilen şövalyelerden, kalabalık, mızrak taşıyan, er gruplarına geçişi uygun görmüşlerdir. 1598-1648 seneleri arasında devamlı savaş halinde olan Avrupa’nın durumu, ordu sisteminde gerçekleşen bu devrim üzerinde epey etkili olmuştur.
Ateşli silahların muharebelerde kullanımının sıklaşması ile mızraktan vazgeçilmeye başlanmıştır. Kontra marş, yani dönüşümlü ateş etme metodu, kullanılmaya başlanmıştır. Bu metotta, ateş eden gruplar, diğer birliklerin de arkasına geçerek tekrar ateş etmek için hazırlıklara başlarlar ve bu metot daimi görev teslimi üzerine kurulmuş olur. Bu yolla aynı zamanda kullanılabilecek birden fazla ateş gücü oluşturulmuş, muharebelerde saf düzeni tercih edilmeye başlanmış, erlere bu amaçlarla eğitim verilmeye geçilmiştir. Merkantilist ekonomik düzenin desteği ile maddi güç kazanan Avrupalılar, bu askeri yenilikleri de gerçekleştirerek ordularını Osmanlı ordularının gücüne denk hale getirmişlerdir. Bu yeniliklere Osmanlıların ilk tanıklığı 1593-1606 seneleri arasında Habsburg hanedanı ile girdikleri muharebeye dayanır. Avrupa’nın bu ilerlemeleri karşısında geri kalmak istemeyen Osmanlı’da birçok kitlesel problem oluşmuştur. Osmanlı, Avrupa’nın bu şekildeki etkinliğine karşı iki cevap geliştirmiştir. Bunlardan biri ateşli silahlar kullanabilen ekstra birliklerin geliştirilmesi iken ikincisi ise bu yazıda incelenecek olan yeniçeri sayısının arttırılmasıdır.
Yeniçeri Sayısının Arttırılması
Yeniçeri ordusu, Avrupa’nın ilk sürekli ordusu olma niteliğini taşır. Yeniçeriler, Osmanlı Devleti’nin kale kuşatmalarında ve muharebe meydanlarında üstünlük kurmasını sağlamıştır. Buna rağmen, 1593-1606 seneleri arasında Avusturya ile yapılan savaşlarda, karşı tarafın tüfekli piyade erlerine mağlup oldukları göz ardı edilmemelidir. Bu mağlubiyetlere çözüm olarak ise Osmanlılar yeniçeri sayısını 30.000’den 50.000’e çıkarmayı uygun görmüşlerdir. Bu derece bir artışı sağlamak için devşirme sistemi yetersiz kalmış, iş edinme amacıyla başkente gelen yoksul gençler bile er yapılıp eksik kapatılmaya uğraşılmıştır. 1568 senesinde eskiden yeniçerilik görevinde bulunmuş erlerin çocukları da sorgusuz ocağa alınmaya başlanmış, 1582 senesinde ise devşirme olmayan kişilere de yeniçeri olma hakkı tanınmıştır. 1594’te tüm Müslümanların da katılımına izin verilen yeniçeri ocağında devşirme sisteminin kullanımı 1648 yılında fiilen bırakılmıştır. Daha sonrasında ise Kırım tatarlarından büyük bir çoğunluk ocağa alınmıştır fakat bu da 1783 yılında Rusya’nın Kırım’ı topraklarına katması ile sona ermiştir.
Yeniçeri Sayısının Arttırılmasının Sonuçları
Yeniçeri seçimlerinin yok sayılması ile ocağın düzeni bozulmuş, erlere verilen ulufeler ise devletin hazinesine fazla gelmeye başlamıştır.Yeniçeri sayısının arttırılmasından sonra bunun gibi daha birçok problemle karşılaşılmıştır. Bu ocaktaki bozulmalarda devşirme düzenindeki seçim sisteminin uygulanmaması, bu kurallara aykırı kayıtlar yapılması epey etkili olmuştur. Bu şekilde Hristiyan çocuklar testlere ve incelemelere tabi tutulmadan veya rüşvet kabul edilerek alınmış ve doldurulması epey önem arz eden Eşkal Defteri boşverilmiştir. Önceleri ocağa katılması izin verilmeyen Müslümanları da içeren sayısız topluluk ocağa alınmaya başlanmıştır. 17. yüzyılda Osmanlı’da yüksek rütbelerde devlet adamlığı hizmetinde bulunmuş olan, düşünür ve yazar Koçi Bey yersiz alımlarla ocağın düzeninin bozulduğunu “Eski zamanda İslam askeri az, öz, temiz ve disiplinli iken şimdi başka asker kalmayıp kulluk ulufeli kula kalıp âleme fesat tohumu ekildi. İstedikleri zaman sefere giderler, itaat yok padişahtan korku yok.” ifadeleri ile belirtmiştir.
Koçi Bey, bu bozulmaları da temellendirmiş ve önceki yıllarda gerçekleşen iki olaya işaret etmiştir. Bu iki olay; 1583 yılında III. Murad’ın oğlu Şehzade Mehmet’in sünnet düğününde eğlence amaçlı yeniçerileri kullanması ve 1620 yılında Yeniçeri Ağalığı görevinde bulunmakta olan Mustafa Ağa’nın ocağın nitelikli askerlerini ocaktan ayrılmak durumunda bırakarak yerlerine çok sayıda yeteneksiz askeri ocağa kabul etmesidir. Ocaktaki bu sebepler temelli çürümeler, 1618 yılında tahta çıkan II. Osman’ın da dikkatini çekmiş, fakat girdiği uğraşlar yeniçerilerin isyan başlatarak kendisini tahttan indirip öldürmeleri ile son bulur. II. Mahmud döneminde de yeniliklere karşı çıkanlar yine yeniçerilerdir. Kendilerine alternatif askeri birliklerin kurulmasına çok tepki göstermişlerdir. II. Mahmud arkasına halkın da desteğini alarak yeniçerileri kuşattı. Teslim olmayan yeniçeriler ya topa tutularak öldürüldü, ya kaçmaya çalışırken yakalanıp idam edildi ya da Anadolu’nun çeşitli yerlerine sürüldü. Vaka-yı Hayriye olarak isimlendirilen bu olay sonrası yeniçeriler ile ilgili birçok şey yok edilerek tarih oldu.
Yeniçeri Ordusunun Önemi
Yeniçeriler, Osmanlı Devleti’ne yardımcı olacağı amacı ile kurulmuş, birçok bölmeden oluşan bir ocaktır. Kuruluş döneminden itibaren üzerine yoğunlaşılan yeniçeri ocağı, belirli dönemlerde çok saygınlık kazanmış, çok aktif olmuştur. Osmanlı Devleti de karşılaştığı problemlere alternatif olarak yeniçeri ocağının nüfusunu arttırmayı uygun görmüş, fakat bunun için yanlış yöntemler tercih etmiştir. Usule dayandırılmadan birçok kişinin ocağa alınmasıyla yaşanan nüfus artışı, ocağının sisteminde bozulmalar ve yeniçeri ocağının saygın, yardımcı ve koruyucu niteliğini yitirmesi ile sonuçlanmıştır. Aşırı nüfus artışı ile Osmanlı Devleti hem ulufe ve yevmiyelerini ödemekteki sıkıntılarla hem de asker kalitesindeki düşüşteki sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalmıştır. Yeniçeriler atık bir koruyucudan ziyade sorun haline gelmiş, isyanlar çıkarmaya başlamışlardır. Bir zamanlar iç huzuru ve güvenliği sağlamakla yükümlü yeniçeriler şimdi bu olguları bozmaktadır. Bu olaylar sonucunda ise yeniçeri ocağının nüfusunun arttırılması yönündeki politikalardan vazgeçilmiş ve yeniçeri ocağı kapatılmıştır.
2. Ünitenin Tüm Konuları: Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.