Dünya Tarihi

Uzay Yarışı Nedir? ABD ve SSCB Uzay Yarışı

Uzay Yarışı nedir? Uzay Yarışı, 1957-1975 yılları arasında yani Soğuk Savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği’nin içinde bulunduğu teknolojik rekabettir.

Bu yazımızda ABD-Sovyetler Birliği arasında yaşanan Uzay Yarışı süresince yapılan bilimsel araştırmaların günümüz teknolojilerine olan etkilerini inceledik. Ayrıca ABD-Sovyetler Birliği Uzay Yarışı’nın tarihsel gelişimi konusunu ele aldık. Bu yazımızda ayrıca Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği arasında Soğuk Savaş döneminde yapılan Uzay Yarışı’nda ne tür gelişmeler yaşanmıştır? Bu gelişmeler günümüz bilim camiasına ne tür bulgular ve yenilikler katmıştır? sorularını da yanıtladık.

Uzay Yarışı Nedir?

İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği arasında yaşanan jeopolitik gerginlik olarak tanımlanan Soğuk Savaş’ın sebep olduğu uzay alanında teknolojik ve bilimsel gelişmelerin yaşandığı, yaklaşık yirmi yıl kadar süren rekabete Uzay Yarışı adı verilir. Sovyetler Birliği’nin uzaya göndermiş bulunduğu ve dünya tarihinin ilk insan yapımı uydusu olma özelliği taşıyan Sputnik 1’in uzaya gönderilmesi kararı ile başlayan Uzay Yarışı, Amerika Birleşik Devletleri Ay’a ayak basıp Amerika’nın bayrağını yüzeye diktiğinde bir sonraki adımın ne olacağı hakkında zihinlerde soru işaretleri bırakmakla kalmamıştır. Ay yüzeyine inişin ardından Sovyetler Birliği’nin dağılması sebebiyle Uzay Yarışı sonlanmış olarak kabul edilir.

Okuma Önerisi: Bu konuyla ilgili olarak Ay’a Ayak Basıldı Mı? Amerika Ay’a Gerçekten Gitti Mi? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Daha sonraki çalışmalar Sovyetler ve Amerika’nın önderliğinde bulunup bilim ve teknolojiye, uzay araştırmalarına olan insanlığın genel ortak ilgi ve merakı sebebiyle birçok ülkenin katkı sağlamasıyla sürdürülür. Uzay Yarışı’nda bir adım daha önde olmak isteyen tarafların Araştırma ve Geliştirme birimlerine yatırdığı yüksek maddi bütçeler ve bu çalışmalar yapılan birimlerin kurumsallaştırılması Uzay Yarışı süresince birçok keşif yapılmasına, birçok ilke imza atılmasına ve dünya barışını sağlamak adına önemli gelişmeler yaşanmasına sebep olmuştur. Bu bilimsel ve teknolojik gelişmelerin bazıları hem günlük hayata hem de optik, savunma, ulaşım gibi sanayi sektörlerine değerli bilgiler katmıştır. Kullanılan ürünlerin inovatif çözümlerle geliştirilmesinde yardımcı olmuştur.

Uzay Yarışı Nedenleri

Öncelikle ABD-SSCB Uzay Yarışı nasıl başladı, neler yaşandı ve nasıl sonuçlandı? sorularını yanıtlayalım. İkinci Dünya Savaşı’nın bitimi ardından iki yıl geçmesiyle Amerika Birleşik Devletleri (Batı Bloğu) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (Doğu Bloğu) arasında yaşanan jeopolitik gerginlik Soğuk Savaş Dönemi olarak adlandırılır. II. Dünya Savaşı sonlandıktan sonra toparlanmaya çalışan devletlerin birçoğunun sosyalizmi benimsemesi, Amerika Birleşik Devletlerini tedirgin eder. Bu kapitalizmi destekleyerek Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile iki kutbu oluşturur. Soğuk Savaş Dönemi’nde yaşanan uzlaşmazlıklar zaman zaman azalsa da bu dönemin sonlanması Sovyetler Birliği’nin dağılmasına bağlı olarak gerçekleşir.

Soğuk Savaş süresince iki taraf arasında yaşanan rekabet teknolojik gelişmelere yol açmıştır. Dünya’nın dışına karşı artan ilgi bu teknolojik gelişmelerin uzayı hedef almasına sebep olmuştur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin bir roketle yörüngeye gönderdiği ilk yapay uydu Sputnik 1 ile başlayan Uzay Yarışı (Space Race) bu ilginin bir sonucudur. İlklerin ve yeniliklerin birbirinin ardı ardına tarihe eklendiği bu yarış bir rekabet olarak başlasa da Soğuk Savaş’ın sonlanmasının ardından yürütülen ortak çalışmalar ile uzay keşiflerine olan ilgi ve merakın ürününe dönüşmüştür. Şu ana kadar Amerika ve Rusya’nın birlikte kurduğu Uluslararası Uzay İstasyonu’nda Kanada, Almanya, İtalya ve Fransa başta olmak üzere 18 farklı milletten 236 bilim insanının bulunmuş olması da bunu kanıtlar niteliktedir.

Buzz Aldrin Kimdir?
İlk Ay yürüyüşü Sırasında Amerikalı Buzz Aldrin (1969)

Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin üstünlüklerini birbirlerine ve dünyaya bu yarışta ne kadar ilerleyebildikleri ile kanıtlama fırsatı buldular. Bir adım daha ileride olmanın önemi nedeniyle savaş sonrası dönemde uzaya ayrılan insan gücü ve mesaisi, ayrılan yüksek miktarlarda bütçe dikkat çekicidir. İlerlemenin ve gelişmenin temel kaynağı olan bilimsel araştırmalara Uzay Yarış süresince devletler tarafından büyük fonlar yatırılmıştır. Uzay Yarışı sayesinde devletler tarafından desteklenen uzay araştırmaları önem kazanır. Bu sayede uzay hakkında sayısız yeni bilgi elde edilmiştir. Elde edilen bilgiler sadece uzay araştırmalarının devamlılığı için kullanılmamıştır. Tarım ve optik, silah ve patlayıcı madde, savunma ve taarruz, tıp ve sağlık, ulaşım ve makine sanayi gibi sektörlerde de ilerlemeler sağlanmasına yardımcı olan bulgular elde edilmesine yol açmıştır.

Uzay Yarışı Nasıl Başladı?

2. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ardından, ideolojilerini tüm dünyaya yaymak isteyen iki devlet Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri arasında yaşanan anlaşmazlıklar, aralarındaki gergin ortamın gittikçe saldırgan bir havaya bürünmesini tetikleyici bir neden halini aldı. Bu gerginlik dünyada, bir nükleer savaşa yol açabileceğinden dolayı büyük endişe uyandırırken sözü edilen bu iki taraf, aralarındaki rekabeti uzaya taşımaya karar verdi. Sovyetler Birliği rekabetin daha sonra “Uzay Yarışı” olarak adlandırılmasını sağlayacak bir hamleyle uzaya insan yapımı uydu göndermiş bulundu. Sovyetler Birliğinin 4 Ekim 1957’de gönderdiği, Dünya’nın ilk yapay uydusu olma özelliği taşıyan “Sputnik 1”in işlevleri kısıtlıydı. Çapı yaklaşık 50 santimetre olan küre şeklindeki Sputnik’in etrafını çevreleyen dört anteni vardı. Bu antenlerle birlikte radyo sinyalleri gönderebiliyordu.

Sadece bir ay kadar sonra Sputnik 1’in gönderdiği sinyaller kesildi. 4 Ocak 1958’de Dünya’nın atmosferine girdiğinde atmosferdeki havanın yarattığı sürtünme ile birlikte artan ısı sebebiyle yanarak yeryüzüne inmiş oldu. Yanmış olduğundan dolayı parçalarına bir daha asla ulaşılamayan Sputnik 1 adlı Sovyetler Birliği’ne ait olan yapay uydunun enkazına dair olan bilgiler uzun süreliğine kamu ile paylaşılmadı. Yaklaşık olarak 3,5 kilogram ağırlığındaki Sputnik 1’in yakın yörüngedeki hızlı hareketi çıplak gözle görülebiliyordu. Parlak bir cisim olarak algılandığından dolayı Amerika Birleşik Devletleri tarafından risk unsuru olarak görülmüştür. Uzay Yarışı’nın hız kazanmasını, bu yarışa Amerika’nın dahil olmasını sağlamıştır. En başından beri tam olarak ne tür bir göreve hizmet ettiği bilinmediğinden Soğuk Savaş da dolayısıyla silah olabileceği tahmin ediliyordu. Görevinin sonuna ulaştığında alev alması bu ihtimali güçlendirmişti.

Ay'a İlk Kim Ayak Bastı?
Ay’da İlk Ayak İzi

Sputnik 1 adlı yapay uydunun Sovyetler Birliği ve Doğu Blok’unun üstünlüğü sağlaması ardından sekiz ay geçtikten sonra Amerika Birleşik Devletleri ulusal uzay ve havacılık araştırmalarını hızlandırıp geliştirebilmek adına kurduğu NASA (National Aeronautics and Space Administration) Amerika’nın ilerleyen yıllarda “Uzay Yarışı’nı kazanmasını sağlayacak faktör”lerden birisi haline gelir. Dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Eisenhower NASA’nın kuruluşuyla beraber bulundukları konumu açıklarken “Uzay Yarışı” terimini literatüre katmıştır.

ABD ve SSCB’nin Uzay Çalışmaları

Uzay Yarışı ilerlerken tarafların attığı adımlar nelerdir? sorusunu yanıtlayalım. NASA’nın kuruluşu ardından Sovyetler birliği bir sonraki adımı 1958’de uzaya canlı göndermekle attı. Laika adındaki dişi köpek, dayanıklı ve dinç bir vücuda sahip olması adına Rusya’dan alınmış bir sokak köpeğiydi. Uzaya gönderildikten kısa bir süre sonra yaşamını yitiren Laika’nın Sputnik 2 roketiyle olan yolculuğu, uzaya insan gönderilmesi için yine de umut verici bir adım niteliği taşımaktadır.

Laika’nın uzay yolculuğunun üç yıl sonrasında, 12 Nisan 1961 tarihinde yaklaşık bir araba büyüklüğündeki adı “Doğu” anlamına gelen “Vostok” roketiyle uzaya çıkan ilk insan Rus Kozmonot Yuri Gagarin oldu. Gagarin bu görev için seçilirken pilotluk, bilim insanı olmak gibi özelliklerin yerine küçük roket kapsülünün içine sığabilecek büyüklükte ama yine de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin sunumunu yapabilecek görselliğe sahip olmasına bakılmıştı. Gagarin’in Dünya’nın etrafında attığı bir tur yaklaşık iki saat sürmüştür. Atmosfere girdikten sonra kapsülde yaşanan arızalardan dolayı yerden 7000 metre yükseklikteyken paraşütle atlamıştır. Ancak, bu haberin yayılması Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni yarışta geri plana koymasından kaçınıldığı için on yıl kadar basından saklanmıştır.

Neil Armstrong Kimdir?
Ay’a Ayak Basan İlk Kişi Neil Armstrong

Sovyetler Birliği’nin bu başarısı Amerika’yı yavaşlatmamıştır. Tam tersine NASA’nın Mercury, Gemini ve Apollo programları Amerika Birleşik Devletlerine de ilkleri başarma fırsatı vermiştir. 1958-1963 yılları arasında uygulanan programda Dünya atmosferi dışına uçuşlar yapılmıştır. Başarılı şekilde gerçekleşen altı uçuşta ilk uzaya çıkan Amerikalı astronot Alan Shepard ve ilk kadın Amerikalı astronot da Sally Ride’tır. Gemini projesi uzay yürüyüşlerinin ilk defa Amerikalı astronotlar tarafından gerçekleştirildiği programdır.

Tarihte ilk defa uzay yürüyüşü yapan Rus kozmonot Aleksey Arkhipoviç Leonov’dan sonra NASA tarafından hayata geçirilen Gemini Programı ile ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştiren Amerikan astronot Edward H. White olmuştur. NASA’nın uzay programlarından son olarak gerçekleştirilen Apollo’nun 27 Ocak 1967 tarihli ilk deneme uçuşunda yaşanan kazada %100 saf oksijen içeren kapsülün alev almasıyla hayatını kaybeden üç astronot, programın yavaşlatılmasına ve de Apollo 8’e kadar insanlı uçuş yapılmamasına sebep olmuştur. Apollo 11 ile Ay’a indikten sonra tamamlanan program, çoğunluğun görüşüne göre Uzay Yarışı’nın kazananının Amerika Birleşik Devletleri olduğunu gösterir.

Uzayda İlkler

Tarih

Uzay Yarışı’nda İlkler

Ülke

1957 İlk yapay uydunun Dünya’nın yörüngesine gönderilmesi SSCB
1957 Uzaya ilk canlının (köpek) gönderilmesi SSCB
1959 Güneş yörüngesine ilk yapay uydunun oturması SSCB
1959 Uzaydan Dünya’nın fotoğrafının ilk kez çekilmesi ABD
1959 ilk kez bir uzay aracının Ay’a gitmesi SSCB
1959 Ay’ın arka yüzünün fotoğrafının ilk kez çekilmesi SSCB
1961 Uzaya ilk kez bir insanın (Yuri Gagarin) gitmesi SSCB
1962 Uzayda aynı anda birden fazla uzay aracının bulunması / uzayda ilk telsizli iletişimin kurulması SSCB
1963 Uzaya ilk kez bir kadının (Valentina Tereşkova) gitmesi SSCB
1964 Birden fazla görevlinin olduğu ilk uzay aracının yola çıkması SSCB
1965 İlk uzay yürüyüşünün (Aleksey Leonov) gerçekleştirilmesi SSCB
1965 Uzayda ilk insanlı aracın yörünge değiştirmesi ABD
1966 Başka bir gezegene (Venüs) ilk kez bir sondanın inmesi SSCB
1966 İki uzay aracının ilk kez kenetlenmesi ABD
1968 Ay yörüngesinde insanlı ilk uçuşun gerçekleşmesi ABD
1969 Ay yüzeyinde ilk kez bir insanın (Neil Armstrong) bulunması ABD
1971 İlk uzay istasyonunun kurulması SSCB
1971 Başka bir gezegenin (Mars) yörüngesine ilk kez bir sondanın girmesi ABD
1975 Uluslararası ilk uçuşun gerçekleşmesi ABD SSCB

Uzay Yarışı Sonuçları

Uzay, yerçekimsiz ortam sağladığı için taneciksiz ve yerçekimsiz ortamlarda insan vücudunun, bitkilerin, hayvanların ve cansız cisimlerin hareketleri, tepkileri, yararları ve de zararlarının incelenmesinde yardımcı oldu. Özellikle insan anatomisinin sınırlarını ve sağlıklı bir şekilde korunması için nelerin vazgeçilmez olduğu hakkında birçok bilgi sağladı. Örneğin, yapay ve uygun düzeyde UV ışınları içermeyen ışığın provitamin D’nin D vitaminine dönüşmesi için uygun olmadığı ve uzun süreli yolculuklarda kemik hasarına yol açtığının keşfedilmesiyle uzay araçları içerisindeki ışıklar yeniden tasarlandı.

Aynı şekilde yani benzer olarak yerçekimsiz ortamda esneyen ve genişleyen omurga omurları ve yorulmayan kasların her ne kadar astronotlardaki gibi ve kozmonotlardaki gibi boy uzamasını sağlayacak olsa da yeryüzüne dönmeye başlayacak olduklarında kendi vücutlarını taşıyamayacak kadar zayıflamış ve güçsüz kasların ölümcül olabilecek ve/ veya kalıcı hasarlara yol açabildiği anlaşılınca yerçekimsiz ortama uygun, aynı zamanda zayıf iskelet ve kas sistemine sahip normal hastaların da kullanabileceği türden egzersiz aletleri üretildi. Uzayda kullanılması için planlanan egzersiz aletleri üç yüz altmış derecelik çember şeklindeki koşmak için koşu bantları ve yere sabitlenmiş elastik bantlara tutunulabilecek şekilde tasarlanmıştır. Kol ve bacak kaslarını çalıştırmaya yarayan spor aletleri üretilmiştir.

Roket teknolojisinin geliştirilmesi ile birlikte silah sanayide yaşanan ilerlemeler şu anda birçok ülkenin balistik füze sistemlerini ve benzer silahlarının oluşmasında büyük ölçüde pay taşıyor. Kısıtlı su ve besin kaynaklarında bitki üretimini sağlamak adına uzayda yapılan deneylerle edilen özel kumaş ve sünger benzeri ürünlerden hızlı büyüyen ve gelişen bitki yetiştiriciliği de hızlı artan nüfus ile birlikte tarım alanlarının azalması ihtimaline karşılık alınabilecek bir önlem olarak kabul edilmektedir. Ve de gelecek vaat etmektedir.

Optik mercek teknolojilerinin geliştirilmesi ile birlikte üretilen üstün teknolojili mercek ve mercekli sistemler sayesinde oluşturulması hususunda çalışmalar yapılan ve 10 Nisan 2019 tarihinde 10 yıldır birleştirilmesi üzerine çalışmalar sergilenen resim ve sinyal analizlerini gösteren tablolar ile Dünya’ya uzaklığı elli üç milyon ışık yılı olan M 87 adına sahip bir kara delik görseli tüm bütün dünya ile paylaşılmış olduğu kabul edildi.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Edwin Hubble Kimdir? Hubble Uzay Teleskobu Nedir? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.