Deniz Ticareti İlk Nerede Başladı? Tarihteki İlk Limanlar ve Koloniler
İlk Çağ’da, Akdeniz bölgesinde önce sadece ihtiyaç sonra kâr amaçlı ortaya çıkan deniz ticareti çeşitli uygarlıklar sayesinde gelişip farklı boyutlar haline gelmiştir. Yazımızda bu gelişimin Fenike uygarlığını nasıl etkilediği sorusu üzerinde durulup söz konusu durum ayrıntılı incelenmiştir. Genel olarak İlk Çağ’da Doğu Akdeniz bölgesinde doğan deniz ticaretinin faaliyetlerini, kültürel, siyasi ve ekonomik olarak inceledik.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Deniz Ticaretinin Doğuşu ve Gelişimi
İlk Çağ’dan itibaren deniz ticareti fikri Doğu Akdeniz kıyılarında doğmuştur. Deniz ticareti gerekli araçlar bulunarak gelişmiş ve uygarlıklar için daha da önemli bir yer haline gelmiştir. Milattan önce 3000’li yıllarda ilk gemiler üretim fazlası ürünleri uzaklara gönderip oradan yeni ürünlerle dönmüşlerdir bu da deniz ticaretinin doğuşunu sağlamıştır.
İlk deniz ulaşım araçlarının ilk olarak Mısır’da geliştirdiği sanılmaktadır. Bu da ilk deniz ticaretinin Mısır kıyılarında görüldüğünü açıklar. Deniz yoluyla yapılan bu iletişim ve alışveriş gelişmiş ve ticari bir anlayışa dönmüştür bu da sanayileşme bilincini oluşturmuştur. Bu gelişen alışveriş, Doğu Akdeniz bölgesindeki uygarlıkların sadece ihtiyacı olan ürünleri almaktan apayrı bir nedene dönüşmüş ve kâr amacı güdülmeye başlamıştır bu da Doğu Akdeniz bölgesini ekonomik olarak gelişmesinde önemli bir katkı sağlamıştır. Bronz Çağında, denizin o zaman için yepyeni bir dünya olduğu zaman, deniz ticareti küçük gemiler yoluyla yapılmaktaydı. Bu çağ, Doğu Akdeniz için deniz ticareti yönüyle hızlı, renkli ve haraketli olup malum sıcak mevsimlerde yapılıyordu. Doğu Akdeniz’deki uygarlıklar için M.Ö. 500’e kadar Akdeniz’de siyasi kurumlar tam olarak şekillenmediğinden, denizi kontrol altına almak ve ondan faydalanmak bir hayal olarak kalmıştır. Bu durum ileriki yıllarda değişir ve Doğu Akdeniz bölgesi denizi kontrol altına alırlar.
Tarihte alfabesi ve deniz ticaretinden tanıdığımız bir uygarlık olan Fenikeliler ise bugünkü Lübnan yakınlarında kurulmuşlardı. Aslında onları deniz ticareti yapmaya iten nokta coğrafi konumlarıydı. O zamanın şartlarına göre olumsuz sayılabilecek coğrafi şartlara sahiplerdi. Çünkü tarım yapmaya elverişli topraklara sahip değillerdi. Fakat onlar denize sahip olmalarını avantaja çevirerek deniz ticareti yaptılar ve bu yolda unutulmayan bir uygarlık olarak tarihe yazıldılar. Çoğunlukla güney ve batı bölgelerde bulunarak gelişim gösterdiler. Cadiz, Cebelitarık. Kartaca, Belear Adaları, Sadinya Adası, Fas kıyıları gibi bölgelerde bulunarak kendilerine adım adım hatlar kurdular. Bu adımdan sonra da sıra artık oraya kolonilerini kurup yerleşmeye geldi.
Tarihteki İlk Limanlar ve Koloniler
İlk kullanılan limanlar, doğal limanlar yani sahil kenarlarında oluşan uzun kıyılardır. Gemiler bu doğal limanlar sayesinde güvenilir ve korunaklı bir bölgede konaklamaya başlamışlardır. Bu da denizciler için çok önemli bir gelişme olup deniz ticaretinin güvenirliğini artırmıştır. Deniz ticaretinin başladığı ilk zamanlar deniz ticareti çok ilkel haldeydi bu yüzden gelişmiş ve çok sayıda liman gerekmiyordu fakat deniz ticaretinin artışıyla liman ihtiyacı doğrusal bir biçimde arttı bu da beraberinde yeni limanların inşa edilmesini getirdi.
Ticaretin gelişmesi, kolonizasyon (Bir kavim ya da bir kent halkının tarımsal veya ticari faaliyetlerde bulunmak için kendi sınırları dışında elverişli toprakları yurt edinmesine ve bu sürece denir.) hareketleri, askeri gibi nedenlerin artması dolayısıyla liman olgusu ve mimarisinin gelişmesini sağlayıp limanların çok sayıda gemi barındırabilecek bir duruma getirilmiştir. Antik Çağ limanları ile ilgili bilgiler kısıtlı ve azdır. Kesin olarak ulaşabildiğimiz en iyi kaynak Skylaks’ın, Karadeniz ve Akdeniz antik limanlarıyla ile ilgili olan eseridir. Skylaks’ın bu eserinde sadece limanlarla ilgili çok önemli bilgiler yoktur ayrıca bazı Doğu Akdeniz rotaları ve mesafeler ile ilgili bilgilerde içermektedir.
Antik Çağdan, bizim dönemimize kadar sadece antik liman kalıntıları arasından Roma dönemine ait olan kalıntılar kalmaktadır. Ticari gemiler ilk ortaya çıktığında küçük ve azdı bu yüzden de doğal limanlar yeterli bir biçimde kullanılmaktaydı. Fakat deniz ticareti geliştikçe gemilerin boyutları büyümüş, sayıları artmış bu nedenle daha gelişmiş ve donanımlı limanlara ihtiyaç duyuldu. Dolayısıyla, zaman ilerledikçe liman inşa teknikleri gelişmiştir. Gelişen limanlar artık sadece ticari bir amaçla sınırlı kalmayıp askeri amaçlarda doğuruyordu. Limanların konumunu seçmek liman için çok önemliydi. Bir limanın konumun iyi olması korunma, güvenirlik, ekonomik ve siyasi gibi yönlerin de iyi olmasına işaretti. Zaman ilerledikçe teknoloji gelişmiş ve mühendislik bilgileri artmıştır. Bu gelişmeler de limanların inşasını kolaylaştırmıştır.
Fenikelilerde Deniz Ticareti
Fenike uygarlığını, alfabesinden ve deniz ticaretinden tanımaktayız. Fenikeliler bugünkü Lübnan yakınlarında olup o zaman Byblos, Sidon ve Tyros şehirlerini içinde barındırmaktaydı. Coğrafi yapısından dolayı tarım yapılmakta güçlük çekilmekte olup denize yakın olması gibi nedenlerden dolayı Fenikeliler denize yönelmişlerdir. Bunun sonucu olarak da deniz aşırı yaşamayı denemişlerdir. Mikenlerin etkileri azalmaya başlayınca Fenikeliler daha rahat hareket etmeye imkânı buldular. Çoğunlukla güney, batı ve güney batı kısımlarında aktif olarak görünmüş ve o bölgelerde yerleşme kurmuşlardır. Cadiz, Cebelitarık. Kartaca, Belear Adaları, Sadinya Adası, Fas kıyıları gibi bölgelerde önce kendilerine üs ve karakol hatları kurdular bundan sonra bu kurdukları yerler gelişerek koloniler haline gelmiştir.
Fenikeliler ticaret yaparlarken birçok ürün kullanmaktaydı bunlar: metal, tunç, altın, gümüş, fildişi gibi malzemelerdi. Bu malzemeler el arabası, şişeler, süs eşyaları, çanak çömlek, mobilya gibi eşyaları doğurmuştur. Bu ürünler o dönem için çok lükstü bu yüzden ticarete geçtikleri devletler bu lüks ihtiyaçlarını Fenikelilerden karşılamaktaydı bu da sonuç olarak Fenikelilerin diğer uygarlıklarla ilişkisini geliştirip kaynaşma ortamı sağlamıştır. Fenikelilerin koloniler sayesine yürüttükleri bu hayat Kartaca’nın Roma’ ya karşı düşmesi ile son bulmuştur. Bu da beraberinde bağımsız bir Fenike devletinin kalmamasını sağlamıştır.
Tarihteki İlk Coğrafi Keşifler
Keşif ve ticaret Fenikeliler için aynı şeydi. Gittikleri, keşfettikleri her bölge Fenikelilerin ticareti için artı yönde olan bir gelişimdi. Onların kurdukları her yeni yerleşim birimi ticareti daha iyi bir yere getirmekle aynı anlama geliyordu. Gittikleri her yeni vadilere, adalara ve nehirlere kendi belirledikleri adları veriyorlardı bu da onların siyasi yönünü güçlendiriyordu. Bu kendi isimlendirdikleri adalardan yola çıkarak o ülkedeki zenginliklerin ne ölçütle olduğu anlaşılıyordu. Yeni bölgeler keşfetmek, yeni madenler keşfetmek aynı doğrultuda yenilikler ve gelişimi getiriyordu. Madenlerden çıkarılan ürünlerden balta gibi aletler yapılıyor. Bu aletler ile gemiler yapılıyor. Denizlerle de bilinmeyen topraklar keşfedilip döngü devam ediyordu.
Fenikeliler daha keşfedilememiş büyüklüğü bile tahmin edilemeyen denizlerde yol aldıkça yeni yerler keşfediyorlardı. Okyanusun sonu olarak nitelendirdikleri yani okyanusun kapılarına gittiklerinde Cebelitarık Kayalarıyla karşılaşırlar ve bu kayalara Melekrat’ın Sütunlar’ı adını verirler. Fenikeliler için Melkart bir tanrıydı. Fenikeliler, Tire kentinin yüksek surlarının Melkart tanrısının ördüğünü sanlardı. Kimse uzaklara gitmeye cesaret edemesin diye de bu sütunları dikmişlerdi. Yıllar boyunca da kimse cesaret edememiştir.
Fenike Ticaret Gemileri
Fenikelilerde her ticari gemide eksik olmayan biri vardı o adam not alan, hesap tutan ve okuma yazmayı bilen bir adamdı. Adamın görevi mal sahibinden bir şey kaçırmamak, güvenlik ve malların kaybolmamasını sağlamaktı. Bu adamlar sayesinde Fenike gemileriyle Asya’dan Avrupa’ya şaraplar, tekstil ürünleri veya gıdaların yanı sıra, dünyanın ilk alfabelerinden biri de gidiyordu. Deniz ticareti sayesinde Fenikeliler kendi kültürlerini geliştirip Fenike alfabesi oluşturmuşlardır. Bu alfabe tüccarlar sayesinde nerdeyse Akdeniz’in her yerine yayılmıştı. Bu nedenle Akdeniz’e kıyıları olan bölgelerin alfabelerinin de Fenike alfabesinden türediği düşünülmektedir. Ticaret, her zaman korunaklı ve güvenli değildi. Fenikelilerin zaman zaman tehlikeyle karşılaştıkları oluyordu. Yaşanan kötü olaylardan sonra Fenikeliler tecrübelerine yeni şeyler eklemiş ve yaptıkları hataları bir daha yapmamışlardır.
Gelişme için teknoloji ve zekâ gibi faktörler önemli olduğu gibi coğrafi yani doğal faktörlerde önemliydi. Fenikeliler zekalarını kullanıp teknolojilerini ilerletmelerini uygarlığın coğrafi konumu da etkilemişti. Buna örnek olarak Cebel-i Lübnan’ı verebiliriz. Cebel-i Lübnan onlar için sadece bir hammadde kaynağı olmamış aynı zamanda Fenikeliler için bir koruma kaynağı olmuştur. Fenike uygarlığına komşu olan devletler ‘ah şimdi başıma bir şey gelmesin’ gibi cümlelerle korunmasızlıklarını anlatmışlardır. Fenikeliler savunmaya önem vermek yerine deniz ticaretini ön planda tutmuşlardır. Bu da onları inanılmaz ölçütlerde geliştirmiştir.
İlk Çağ’da Ticari Ürünler
Mısır uygarlığına sattıkları tomruklar artınca veya İsrailoğulları ile yaptıkları ticaret büyüyünce aynı orantıda Fenikelilerde büyümüştür. Dillere destan olan saldan yapılma gemileri o kadar gelişmiş ve büyümüştü ki artık gemilerin sığabileceği bölgeler (limanlar) kalmamıştı. Bu yüzden kendilerine koloniler inşa etmeye başladılar. Bazı söylentiler Fenike gemilerinin 3 bin yıl önce Amerika’ya gidip döndüklerinden bile bahseder. Bu çok büyük bir gelişmedir çünkü Amerika’ya gitmek için uzun ve zorlu bir yolculuk yapmak gerekir ve bu yolculuk içinde zarar görmeyecek, güçlü gemilere ihtiyaç vardır. Bu da gemilerin geliştiğini ve teknolojisinin artığına işarettir. Bu söylentileri de Brezilya’daki Fenikçe tabletlerden öğrenmekteyiz. Ticaret ustalık ve tecrübe gerektirmektedir. Fenikeliler Mısırlılardan aldıklarını Yunanlılara, Yunanlılardan aldıklarını Mısırlılara satıyordu bu da komisyon demekti. Komisyonda maddi kazanç ve paraya işaretti.
Biz Feniklere, Avrupa merkezli baktığımız için Fenikeliler diyoruz. Bu uygarlığın asıl ismi: Doğu Uygarlıkları tarafından bulunan Ken’an yani tüccar demekti. İşler bu kadar büyüdüğünde hesaplar birbirine karışmaya başlamıştı. Kimin kime ne vermesi gerektiği unutulmaya başlanmıştı. Çözüm yolu olarak ticaret belgelenmeye başlanmıştı. Bu belgelemeyi de her gemide bir adama görev vererek yapıtılar. Fenikelilerin her gemisinde bir tane yazıcı adam vardı. Bu adamın görevi de hesapların karışmamasını ve unutulmaması gereken şeylerin unutulmamasını sağlamaktı. Bu da mal sahibinden mal kaçırmayı ve bu sayede hırsızlıkları engelledi. Bu da Fenikelilerin güvenirlik yönünden büyük bir adım atmasına neden oldu. Bu güvenirlikte deniz ticaretini geliştirip büyüttü.
İlk Çağ’da Deniz Ticaretinin Önemi
Sonuç olarak milattan önce 3000’li yıllarda Doğu Akdeniz’de Mısır kıyılarında üretim fazlası atıkları ülke dışına çıkarmak ve onlardan kurtulmak amacı güdülerek atılan bu adım günümüze kadar sağlamlığını koruyarak ve gelişerek gelmiştir. Daha sonrasında ise bu yolculukların daha çok karşılıklı takaslar haline gelmesiyle de deniz ticareti bugünkü anlamını kazanmıştır ve ticarette onemli bir yer almıştır. Zamanla liman kavramı hayatımıza girmeye başladı. Deniz ticaretinin en başında gemilerin ve bu ticaret yolunun ilkelliğinden ötürü limanlara da ihtiyaç duyulmamaktaydı. Fakat deniz ticaretinin gelişmesiyle de liman kavramının gelişmesine ihtiyaç duyuldu ve bu iki kavram doğru orantılı olarak tarihte gelişim gösterdi. Limanlara dair en antik kalıntılar da günümüze Roma’dan kalmıştır.
Fenikeliler bu deniz ticaretleri sırasında da bir sürü ürün kullandılar. Bunların bazıları ise metal, fildişi, gümüş ve tunçtu. Bu malzemeler sayesinde de zamanla daha büyük eşyalar yapılmaya başlandı. Kısacası bu noktada deniz ticaretinin günümüzde kullandığımız bazı eşyaların oluşumunu sağladığını söyleyebiliriz. Son olarak deniz ticareti günümüzden çok uzun yıllar önce ortaya çıkmıştır hatta o kadar eskidir ki bulabildiğimiz en eski kalıntılar deniz ticaretine dair ilk adımların kalıntıları değildir ve sonrasında da Fenikelilerin coğrafi olumsuzlarına karşı tek sahip oldukları olumluluğu –yani ülkenin denizlerini- kullanmasıyla gelişerek günümüzdeki haline şekillenmeye başlamıştır.
Not: Bu konuyla ilgili olarak Koloni ve Kolonicilik Nedir? Kolonizasyon Tarihi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.