Büyük Taarruz Nedir? Büyük Taarruz Ne Zaman, Nerede Başladı?
Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sonuçlandıran Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922’de Batı Anadolu’da başladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bu saldırı 30 Ağustos Zaferi olarak da anılmaktadır. Bu yazımızda Büyük Taarruz diğer adıyla Başkomutanlık Meydan Muharebesi hakkında bilgilere yer verdik.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Büyük Taarruz Nedir?
Türk milleti tarafından yaygın olarak Büyük Taarruz adıyla bilinen muharebe, Kurtuluş Savaşı’nda gerçekleşen son büyük savaştır. Bu savaş, Milli Mücadele’nin Türk milleti için bir zaferle sonuçlanmasını sağlamıştır. 26 Ağustos 1922’den 18 Eylül 1922’ye kadar süren savaş, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve yakın silah arkadaşlarının özenli planlaması ve Türk ordusunun başarılı bir şekilde bu planı uygulaması sayesinde başarıya ulaşmıştır. Bu özenli planlama sürecinde, düşman güçlerinin bu taarruzdan haberinin olmaması için birçok önlem alınmıştır. Detaylı planlama ve alınan önlemlerle birlikte Yunan ordusu gafil avlanmış ve bu durum Büyük Taarruz’un zaferle sonuçlanmasında önem taşıyan bir etken olmuştur. Kısacası, Büyük Taarruz; hem hazırlığı hem savaş süreci hem de sonuçları bakımından Türk tarihindeki en önemli savaşlardan biridir.
Büyük Taarruz Hazırlıkları
Sakarya Savaşı’nın Türkler tarafından kazanılmasının ardından, TBMM iki farklı politika izledi. Birincisi, barışı diplomasiyle elde etme çabasıydı. TBMM, diplomasiden yanaydı ve bu yüzden daima barış için bir açık kapı tuttu. İkinci politika ise savaş hazırlığıydı. Bunun sebebi ise diplomasi hareketlerinin sonuçsuz kalması ihtimaline karşılık bir taarruz yapmaya hazır olmaktı. Bu politikalar ışığında, Müttefik Devletleri Mart 1922’de düzenledikleri Türk-Yunan barış konferansına katılan TBMM, bu toplantıda neredeyse Sevr Antlaşması’nın aynısı olan bir antlaşma teklifiyle karşılaştı. TBMM hükümeti bu antlaşma teklifini şiddetle reddetti ve barışa destek olmak adına birkaç karşı teklif de sundu. Ancak bu teklifler Müttefik Devletler tarafından kabul edilmedi. Bunun sonucunda Mustafa Kemal Atatürk, bu sorunun diplomasiyle değil, ancak bir taarruzla çözülebileceği kanaatini getirdi ve askeri hazırlıklara hız verdi.
16 Haziran 1922’de de bir taarruz yapılması kararını aldı. Bunun öncesinde ise, taarruz ihtimalinin kaçınılmaz olması ihtimaline karşılık, 14 Eylül 1921’de ülkede seferberlik ilan edilmişti. Seferberliğin ışığında, Türk ordusu düşünebildiği tüm kaynaklardan cephane ve silah elde etmeye çalışmıştı. İstanbul’dan silahlar ve cephane çalınmış, yabancı ülkelerden silahlar ve cephane alınmış ve Rus-Fransız yardımı sağlanmıştı. Ayrıca, daha çok nitelikli asker eğitilmesine önem verilmiş ve buna yönelik birçok kurs açılmıştı ve düzenli olarak tatbikatlar düzenlenmişti. Son olarak ise, Türk askerinin moralinin yüksek tutulması amacıyla moral yükseltici etkinlikler düzenlenmiş ve bazı zamanlarda tüm subaylara zam yapılmış veya ikramiyeler gönderilmişti.
Bu hazırlıklar sonuç vermiş ve Türk tarafının askeri olanakları Yunan Ordusu’nun olanaklarına yaklaşmıştı. Türk tarafı iyi bir durumdayken Yunan tarafı ise bunun tam tersi bir ruh hali içerisindeydi. Sakarya Savaşı’nın ardından TBMM hükümetinin saygınlığı artarken, durum Yunan hükümeti için tam tersi olmuştur. Ekonomik durum bozulmuş ve ülkedeki iç karışıklıklar artmıştı. Ancak, Yunan kralı ve başbakanı savaşı sonlandırmayı akıllarından geçirmiyorlardı. Yunan Ordusu’nun morali günden güne daha kötüye gidiyordu.
Büyük Taarruz’da Neler Yaşandı?
Büyük Taarruz için yapılan genel hazırlıkların sona ermesiyle birlikte, son düzenlemelerin gerçekleşmesi gerekiyordu. Hem bu düzenlemeleri yapmak için tüm generalleri dikkat çekmeden toplamak hem de dikkatleri tümüyle Büyük Taarruzdan başka bir yöne çekmek gerekiyordu. Bu sebeple, Mustafa Kemal Atatürk tüm ajanslar ve gazeteler aracılığıyla 21 Ağustos 1922’de Çankaya Köşkü’nde bir çay partisi düzenleneceğini duyurdu. Ayrıca, bir futbol maçı düzenleneceği bahanesiyle de tüm ordu komutanlarını Akşehir’e davet etti. Bu maçın gerçekleştiği 28 Temmuz gecesinde Mustafa Kemal Atatürk ordu komutanlarıyla Büyük Taarruz’un genel hatlarını belirledi. Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taarruz zamanını 26 Ağustos 1922 olarak belirlemiş ve Büyük Taarruz’dan birkaç gün öncesinde Anadolu ile tüm haberleşmeyi kesmiş ve böylece Anadolu’dan bilgi akışını önlemişti.
Büyük Taarruz Ne Zaman ve Nerede Başladı?
26 Ağustos 1922, saat 6’da Büyük Taarruz, bugünkü Yalova, Bilecik, Eskişehir, Afyonkarahisar, Denizli, Aydın, İzmir illeri ve içinde kalan bölgede yani tüm cephe hattında aynı anda başladı. Bu taktiğin seçilmesinin sebebi ise Yunan ordusunun Büyük Taarruz sırasında Türk ordusunun sıklet (ağırlık) merkezini keşfetmesini engellemekti. Bu yöntemin işe yaraması sonucu Türk kuvvetleri birçok başarılı taarruz gerçekleştirdi. Hatta Yunanların tellerle güçlendirdikleri çeşitli ana mevzilerini bile ele geçirmekte başarılı oldu.
Ancak, Yunan kuvvetleri de bu saldırılara karşı taarruzlarla cevap verdi. Bu taarruzlar sonucu kaybettikleri bazı yerleri yeniden ele geçirmeyi başardılar. Daha sonrasında ise; Türk ordusuna verilen kesin emirler sonucu, bu yerleri tekrar Türk kuvvetlerine kaybettiler. Üstelik 5. Süvari Kolordusu da 26 Ağustos sabahında Yunan ordularının arkasına sızmış ve Afyon-Dumlupınar tren hattına 3 yerden hasar verdi. Bu Türk kuvvetlerinin moralini yükseltirken Yunan kuvvetlerininkini düşürmüştür. Günün sonunda ise Afyon tamamen Türkler tarafından geri alınmıştır. Bu başarılardan Türk halkı da haberdar edilmiş ve ülke çapında bir coşku baş göstermiştir.
Büyük Taarruz Sonuçları
Daha sonraki günlerde ise söyle olmuştur: Öncelikle, 26 Ağustos’ta büyük kayıplar veren Yunan ordusu, dağınık ve bozguna uğramış bir şekilde geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu geri çekilişin ardından Türk kuvvetleri tarafından dikkatlice takip edilmiş ve Dumlupınar’da sarılmıştır. Çeşitli noktalardan zayıflatılan Yunan ordusu, bir meydan savaşına zorlanmıştır. Savaşta Türk Ordusu kısa sürede kontrolü ele geçirmiş ve askeri mevzilerin çoğunu hakimiyeti altına almıştır. Yunan kuvvetlerinin küçük bir kısmı kaçmayı başarabilmiştir. Dumlupınar’daki muharebe sonrasında esirler, birçok oranda piyade tüfeği, makineli tüfek ve askeri malzeme Türk Ordusu tarafından ele geçirilmiştir. Bu muharebeyi Mustafa Kemal Atatürk çok yakından, cephenin önlerinden yönetmiştir. Bunun sonucunda İsmet İnönü, Mustafa Kemal’in bu cesaretine ve savaşı yönetmesi başarısı sebebiyle 30 Ağustos 1922’de yaşanan bu muharebeye Başkomutanlık Muharebesi adının ordudaki Mehmetçikler tarafından verildiğini belirtmiştir.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin ardından taarruza geçemeyecek kadar zayıflamış olan Yunan kuvvetleri, aşamalı bir şekilde geri çekilmeye başlamış ve Türk kuvvetleri de 1 Eylül’den 18 Eylül’e kadar Yunan kuvvetlerinden eriye kalanları kovalamış ve onları yurttan atmaya odaklanmıştır. Türk arşivlerinde bakıyetüssüyûf (kılıç artıkları) olarak da adlandırılan bu kuvvetler, ne yazık ki sessizce gitmemiş ve geri çekildikleri köy ve kasabalardaki yapıları yakmış, talan etmiş; üstüne üstlük bu yerlerde korkunç katliamlara sebep olmuşlardır. Ege’deki Yunan tehdidi tamamen son bulunca Türk Ordusu gözlerini Boğazlara ve Trakya’ya çevirmiştir. Türk Ordusunun Boğazlara doğru geldiğini gören İngilizler tehditler içeren telgraflar yollamışlar ve olası bir savaşa hazırlanmışlardır. Türk kuvvetleri ise istifini bozmamış ve tehditlere pabuç bırakmamışlardır. İngilizler ise gördüğü desteği kaybetmesi ve iç muhalefet sebebiyle Türk tarafına barış teklif etmek zorunda kalmıştır.
Büyük Taarruz Önemi
Sözü edilen teklif, Mudanya’da gerçekleşmesi planlanan bir toplantıydı. Bu bahsi geçen konferansın sonucunda ise Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile beraber İstanbul, Boğazlar ve Trakya ek bir savaş yapılmadan TBMM’ye teslim edildi. Ayrıca, bu toplantıda Türk Devleti, Lozan Barış Konferansı’na davet edildi. Bu konferansta da Türk Devletini İsmet İnönü temsil etti. Türk Devletini başarılı bir şekilde temsil eden İsmet İnönü, konferansta bazı gerginlikler yaşanmış olsa da, Türk Devleti’nin bağımsızlığını vurgulayan Lozan Barış Antlaşması ile geri döndü. Bu antlaşmada her sorun açıklığa kavuşmadıysa da, yine de kapitülasyonların tartışmasız kaldırılması ve günümüz Anadolu sınırlarının kesinleşmesi ise antlaşmanın hayati değerini ortaya koymaktadır.
Kısacası, Büyük Taarruz; Sakarya Savaşı’nın kazanılması sonucu akıllara düşen taarruz fikrinin çeşitli önlem ve dikkatli hazırlıklarla planlanmasıyla başlamıştır. Gizliliğe önem gösterilmiş ve taarruz planı dikkatle hazırlanmıştır. 26 Ağustos 1922’de ise Büyük Taarruz başlamış ve Yunan Ordusunu beklemediği bir yerden vurmuştur. 26 Ağustos’ta ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde yenilen Yunan Ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştır. Sonrasında bu Yunan Ordusu artıkları yurttan 18 Eylül’de tamamen atılmışlardır. Bu savaşın sonunda Türk Devleti bağımsızlığını yeniden kazanmış ve içindeki birçok sorunu çözmüştür. Büyük Taarruzun zaferiyle Türk Devleti herkesçe tanınmış ve yok olan Osmanlı Devleti’nin küllerinden yepyeni bir Türkiye doğmuştur.
Büyük Taarruz Belgeseli
İzleme Önerisi: Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Büyük Taarruz anısına 2015 yılında hazırlanan 38 dakikalık Büyük Taarruz Belgeseli’ni aşağıdaki videoya tıklayarak izleyebilirsiniz.