Atabeylik Nedir? Selçuklularda Atabeylik Sistemi
Türk tarihinde yasaya veya töreye göre işleyen düzenli bir devlet yapısının kurulmuş olması Türklerin tarih boyunca önemli gelişmelerin odağında yer almasını sağlamıştır. Bu devlet yapısı içinde Atabeylik kurumu da önemli bir yer tutmaktadır. Atabeylik konusuna geçmeden önce Atabey kavramını incelemek yararlı olacaktır.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Atabey Kimdir?
Atabey kavramı tarihte ilk defa Büyük Selçuklu Devleti’nde ortaya çıkmıştır. Atabeg veya Atabey de denilen bu kişiler Büyük Selçuklu Devleti’nde hükümdarın çocuklarını yani melikleri eğitip yetiştiren devlet görevlisiydiler. Atabey unvanını ilk defa Büyük Selçuklu Devleti’nin veziri Nizâmülmülk tarafından kullanılmıştır.
Atabeylik Nedir?
Türk tarihinde Selçuklular döneminde devletin yönetimi tahttaki sultanın oğluna geçerdi. Büyük Selçuklu Devleti’nde çocuğa çok değer verdikleri gibi meliklerin hoşgörü, saygı, yöneticilik eğitimi de çok önem arz ederdi. Taht sırasında olan melikleri yetiştirmek, onlara görevlerini, siyaseti, savaş politikalarını, ekonomiyi ve askeriyi öğretmek Atabeylerin göreviydi. Atabeyler genelde sultanın sevdiği ve güvendiği, iyi kalpli, saygılı, bilge, sadık, akıllı, adil ve tecrübeli devlet adamları olurdu. Bu insanların özellikle problem çözme yeteneği gelişmiş olmalıydı. Melikler, küçük yaştan görevi birinci elden tecrübe edip öğrenmeleri amacıyla başka illere melik -hükümdar- olarak gönderilirlerdi. Atabeyler de onların yanında gittikleri bölgeye gider ve oranın yönetiminde meliklerin yanında yer alırlardı ve onlara danışmanlık yapardı. Bu sistemle melikler daha tahta çıkmadan bulunacaklara konuma hazırlanmış olurlardı ve devletlerine iyi bir şekilde yöneticilik yaparlardı.
Atabeylikler Ne Zaman ve Nasıl Kuruldu?
Atabeylik kavramı ilk defa Büyük Selçuklu Devleti’nde kullanılmıştır. Buna rağmen, önceki yıllarda başka Türk-İslam devletlerinde bu görevleri üstlenmiş devlet adamları bulunmaktaydı. Atabeylikler ise atabeylerin, meliklerle gittikleri bölgelerde bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle oluşmuştur. Her ne kadar atabeyler sultanın güvendiği devlet adamları veya komutanlar olsa bile bazıları kendi bağımsızlıklarını ve gücünü kazanmak için bulundukları danışman konumunu kullanmış, melikleri yanlış yönlendirmiş ve sonucunda toprak kazanmaya çalışmıştır. Sultanın güvenini bu şekilde boşa çıkarmak istemeyen atabeyler ise hükümete bağlı kalmak ve meliklerin büyüdükten sonra da yanında kalmak için kendi kız çocuklarını meliklere vererek akrabalık bağıyla kendilerini güçlü kılmışlardır. Ayrıca, Büyük Selçuklu Devleti, Moğolların işgalinden sonra yavaşça zayıflamaya ve adım adım yıkılmaya doğru yol almıştır. Bunun üzerine halkın, bağlı olduğu devlete olan güveni azalmış, bu da atabeylerin kendi beyliklerini kurmasını kolaylaştırmıştır. Devlet parçalanmaya başladıkça daha da çok atabeylik kendi bağımsızlığını ilan etmiştir.
Selçuklularda Atabeylik Sistemi
Tarih boyunca Türk toplumu saygınlık kazanmış, bilge, yol gösterici, önemli insanlara “ata” diye hitap edilmiştir. Atabeyler ise daha önce bahsedildiği gibi, öğretici, iyi huylu, saygılı, bilge; bir bakıma meliklerin devlet yönetimi eğitimini üstlenmiş saygıdeğer devlet adamlarına denmektedir. Bu görevin adı ilk defa Büyük Selçuklu Devleti’nde kullanılmış olmasına rağmen daha öncesinde de başka Türk devletlerinde bu vazifeyi üstlenmiş insanlar yer almaktaydı. Atabeylerin asıl görevi gelecekte sultan olacak meliklerin iyi bir eğitim aldığından emin olmak, onları halkla tanıştırmak, saygıyı, eşitliği ve hoşgörüyü öğretmekti. Bu amaçla melikler başka eyaletlere, yanlarında atabeyler ile yönetime gönderilirdi.
Atabeyler sultanın güvenini kazanmış insanlardır ve uzun bir süre bu görev başarıyla işe yaramıştır. Melikler veya şehzadeler, atabey tarafından aldıkları eğitim ve küçüklükten sahip oldukları birinci elden tecrübe sayesinde tahta geçtiklerinde halka daha yakın, daha anlaşılabilir, daha güvenilebilir ve daha bilge sultanlar olmuşlardır. Eğitim verdikleri melik veya şehzade tahta çıktıktan sonra onu yetiştiren atabey genellikle vezir, kumandan gibi daha yüksek rütbelere ulaşıyorlardı. Ayrıca bağımsız olarak bir ilin de yönetiminden sorumlu olabiliyorlardı. Ancak bazı atabeyler melikleri, zaten küçük yaşlarında oldukları ve onlara güvendikleri için, kullanmış ve tahtı bırakmaya teşvik etmiştir. İlerleyen zamanlarda, Büyük Selçuklu Devleti zayıfladıkça çoğu atabey bu fırsattan yararlanıp bağımsızlıklarını ilan etmiş, meliklerin taht haklarını ellerinden alıp yönetimi ele geçirmiş ve atabeylikleri kurmuşlardır. Atabeyliklerin kurulması, zaten güçsüz kalmış Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkılmasını hızlandırmıştır. Gelecek zamanlarda kurulmuş olan Osmanlı İmparatorluğu’nda ise bu görevi “lala” adında insanlar yapardı. Lalalar da atabeyler gibi şehzadelerin eğitimi ile ilgilenirdi.
Atabeylikler Nasıl Ortadan Kalktı?
Büyük Selçuklu Devleti’nin gücünü kaybetmesiyle ortaya çıkmış olan atabeylikler, tıpkı devletler gibi savaşlar, iç çatışmalar, ekonomik veya toplumsal sebeplerle zaman içerisinde yok oldu. Örneğin Azerbaycan’da 1146 ve 1225 arasında bulunmuş İldenizoğulları atabeyliği, son hükümdarı olan Atabey Özbek’in kendisinden önce gelmiş başarılı hükümdarların aksine toplumu yönetmekte sıkıntılar yaşaması, Moğolların saldırısı ve toplumsal iç kargaşanın sonucu olarak ortadan kalkmıştır.
Büyük Selçuklularda Atabeylikler Tarihi
- Salgular, Fars, 1147-1284
- İldenizoğulları, Azerbaycan,1146-1225
- Beg Teginoğulları, Erbil, 1146-1232
- Böriler,Şam,1128-1154
- Zengiler, Musul-Halep, 1127-1259
Not: Bu konuyla ilgili Malazgirt Savaşı Nedir? Malazgirt Savaşı Hakkında Bilgi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Farklı kaynaklarda da benzer literatürü incelemiştim. Dr. Ebubekir Atabey hocanında olması lazım ama bulamıyorum pdf hallerini. Teşekkürler
“Aşağıdakilerden hangisi Selçuklu hükümdarı Mesud’un oğlu Ebubekir’i Atabey Şemseddin İldeniz’e vermesinin amacı değildir?” sorusunu bu yazı ile Şimdi tam olarak öğrenmiş oldum. Teşekkürler…
Değerli bilgiler için çok teşekkür ederim. Geçen hafta bir testte çıkan “Aşağıdakilerden hangisi Selçuklu hükümdarı Mesud’un oğlu Ebubekir’i Atabey Şemseddin İldeniz’e vermesinin amacı değildir?” sorusunu anlamamıştım. Şimdi tam olarak öğrenmiş oldum. Teşekkürler…