Avrupa Tarihi

Yunan Mitolojisi Nedir? Yunan Mitolojisinde Tanrılar Nasıl Var Oldu?

Bu yazımız, Yunan Mitolojisi nasıl oluşmuştur, Tanrıların doğumu ve varoluşları mitolojide nasıl gerçekleşmiştir ve son olarak da belli başlı tanrıların görevleri nelerdi ve onlarla özdeşleşen bazı hikayeler nelerdir? sorularından yola çıkarak yazılmıştır. Amacı ise herkese basit bir şekilde de olsa Yunan Mitolojisi hakkında ‘sıfır’ olmaktansa ‘sıfır ile bir arasında’ bilgiye sahip olmayı sağlamayı amaçlamaktadır.

Yunan Mitolojisi Nedir?

Yunan Mitolojisi özünde Antik Yunan’da tanrıları, inançları, evrene dair bir insanın sorgulayabileceği her şeyi bir nebze içine alan, önemli canlı figürlerinin (tanrıların) hayatlarının içeren bir ideolojidir.

Aslında Yunan Mitolojisi olgusunun çok da garip bir ortaya çıkış hikayesi yoktur. Her toplum gibi Antik Yunan’da da insanlar kendi akıllarının anlamlandırmaya yetersiz kalacağı ve yeri geldiğinde kendilerinden daha üst varlıklara sığınma iç güdüsüyle bu mitolojinin ana hatlarını çizmişlerdir. Bunu yaparken de tanrıların çoğu özelliğini bir insanın sahip olduğu özelliklerle aynı tutmuşlardır. Sadece bu özelliklerin yanı sıra birkaç farklı özelliği ise onları daha kendilerine özgü ve tanrı temasına sokabilmek amacıyla eklemişlerdir. Örneğin, Kherion’un yarım vücudu tıpa tıp bir insan vücuduyken kalan yarısı bir atın vücuduydu. Fakat tanrıların hepsi de aynı bir insan gibi sevinme, üzülme, aşık olma, uyuma uyanma, boşaltım yapma, cinsellik, evlenme, kıskançlık gibi bin bir çeşit insan özelliğine sahipti.

Yunan Mitolojisi sadece Yunanistan ile sınırlı kalmaz. Ege’ye, Akdeniz’e, Anadolu’ya ve bu yerlerin de etrafına yayılır. Hatta bazı imparatorluklar Yahudilik, Hristiyanlık gibi kendi dinlerine inanmaya başlayana kadar Yunan Mitolojisi unsuru olan tanrılara inanç beslemektelerdi. Örnek vermek gerekirse Roma İmparatorluğu Hristiyanlık öncesinde Yunan tanrılarını kendi tanrıları olaraktan da benimsiyorlardı. Bazılarının isimlerini elbette değiştirmişlerdi. Yunan mitolojisi içinde A ismiyle rastladığınız bir tanrıya Roma İmparatorluğunda B ismiyle rastlamanız çok olağan bir durumdur fakat aslında özelliklerine inildiği takdirde iki tanrının aynı olduğunu görmenizin olasılığı çok yüksektir. Hatta öyledir ki Roma İmparatorluğundaki iki tanrının Yunan Mitolojisi içindeki bir tanrının çocukları olduğu üzerine bazı hipotezler bulunmaktadır.

Yunan Mitolojisinde Titanlar, Tanrılar ve Tanrıçalar Nasıl Var Oldu?

Yunan Mitolojisi içinde yer alan karakterler nasıl ortaya çıkmıştır? İşin en başından anlatmaya başlamak gerekirse başta sadece ve sadece Khaos vardı. Yunan Mitolojisinde Khaos kendisinde her şeyi bulunduran sonsuzluğa verilen isimdi. Bu sonsuzluk içinden sonrasında Gaia gibi yeni tanrılar meydana gelmeye başladı. Gaia toprak demekti. Gaia sonrasında başka bir bireyle çiftleşmeden tek başına dört yeni tanrı doğurdu. Bu tanrılar Uranus ve Pontus’dur. Uranus kelime anlamı olarak günümüz Türkçesindeki gökyüzü; Pontus ise günümüz Türkçesindeki denizler kelimelerine tekamül etmektedir.

Daha sonrasında Gaia, Uranus ile çiftleşerek Hekatonkheirleri, Kyklopları ve Titanlarları (12 adet Titan) meydana getirir. Bunu yanı sıra Gaia, Pontus ile de çiftleşerek üç erkek, iki dişi deniz tanrıları ve tanrıçaları meydana getirir. Bu üç tanrının adları Nereus, Phorkys, Thaumas’dır; diğer iki tanrıçanın adları ise Keto ve Eurybia’dır. Uranus, Gaia ile olan çiftleşmesinden meydana gelen çocuklarından tamamıyla tiksinir hatta ve hatta onların hepsini doğdukları gibi toprağın altına hapseder. Fakat Kronos bu gaddarca duruma karşı tepkisiz kalmaz ve babası Uranus’un ölümü Kronos tarafından gerçekleşir.

Tabii ki bu kadar büyük bir tanrının ölümü sıradan bir şekilde gerçekleşmez. Uranus’un toprağa saçılan kanları öz tanrıçaları (Erinsyler), devleri (Gigantlar) ve orman perilerini meydana getirirken suya düşen penisi ise Aphrodite’in doğuşuna sebep oldu.

Tüm bu olaylardan sonra Titanlar yıkılır ve on iki adet Olymposlu tanrılar başa geçer ve Olympos dağında yaşamaya başlarlar. Olympos Yunanistan’a ait olan en yüksek dağdır. Bu dağda her zaman on iki adet tanrı yaşar. On iki sayısını sabit tutmak için de ne zaman yeni bir tanrı gelse bir tanrı dağdan ayrılır. Hipotezlere göre bu durum on üç rakamının uğursuzluğundan ötürü meydana gelmiştir.

Yunan Mitolojisinde Tanrılar ve Tanrıçalar

Bir çoğumuzun da aşina olduğu gibi Yunan Mitolojisindeki tüm tanrılar günlük olaylar ve doğa olaylarıyla ilişkilendirilmiş görevlere sahip tanrılardır. Makalemizin bu kısmında ise adlarına aşina olduğumuz belli başlı bazı tanrılara ve görevlerine değinmek istiyorum. Öyleyse Zeus ile başlayalım.

Zeus Kimdir?

Aslında Zeus hakkında söyleyeceğimiz ilk şey çok ama çok klasik gelebilecek ve ne zaman Zeus hakkında araştırma yaptığınızda karşılaşacağınızın kesin olduğu şey olan; Zeus’un ‘tüm tanrıların ve insanların babası’ olarak bilindiğidir. Kendisi gökyüzü ve hava olaylarından sorumludur. Yunan Mitolojisindeki güç bakımından baktığımızda en güçlü ve bir o kadar da -tabiri caizse- yüceltilmiş tanrıdır.

Kendisi bir tanrı olmasına rağmen olağanüstü güçleri dışında pek de iyi özelliklere sahip birisi değildir. Kendisi tam bir kadın düşkünüdür. Maymun iştahlılığıyla tüm kadınları ister, bazen dış görünüşünü ya da şeklini değiştirerek başka cisimler halinde insanların yataklarına girerek onlarla birlikte olur. Hatta bazı kadınlara tecavüz etmiştir.

Zeus’un Bebekliği

Zeus, tanrıça Rhea’nın ve tanrı Kronos’un oğludur. Fakat o Amaltheia isimli bir peri tarafından mağarada büyütülmüştür. Çünkü Rhea, Zeus’u doğumdan sonra Girit’e kaçırıp o mağaraya hapsetmiştir. Bunun sebebi ise tanrı Kronos’un babasını yok ederek başa geçmesinden sonra kendi sonunun da bu şekilde geleceğine düşünerek Zeus’dan önce doğan beş çocuğunu yutmuş olmasıdır. Fakat tanrıça Rhea bir çocuğunu da Kronos’un yutmasını istemediğinden ötürü diğer tanrılara yalvarırcasına dua edince tanrılar ona böyle bir çözüm yolu bulmuşlardır. Bu sırada ise baba Kronos doğan bebeği yutmayı beklemekteydi. Fakat tanrıça Rhea bir taşı bebek kundaklar gibi kundaklayıp baba Kronos’a yutturmayı başardı. Böylelikle bebek Zeus yaşamına devam etti hatta öyle ki ileri de büyüdüğünde babasına tüm kardeşlerini kusturarak onları kurtardı. Babasına karşı galip geldikten sonra babasından kurtardığı kardeşlerini de alarak tanrılık görevlerini aralarında dağıttılar.

Zeus’un Eşleri ve Çocukları

Bundan sonra Zeus’un bir sürü tanrıçayla ve kadınla ilişkisi ve onlardan yeni çocukları meydana geldi. Metis ile olan ilişkisinden doğan tek çocuğunu onu yenmesinden korkarak aynı babasının kardeşlerine yaptığı gibi kendisi de yuttu. Sonrasında Themis, Eurynome ve Mnymosyne ile bir evlilik yapar. Mnymosyne ile olan birlikteliğinden Musalar meydana gelir. Daha sonra Demeter’le birlikte olur. Bu birliktelikten de Persephone doğar. Hera ile olan evliliğinden ise dünyaya Hephaistos, Ares, Hebe ve Eileithyia doğar. Sonrasında ise son olarak Atlas’ın kızı Maia ile bir ilişki yaşar ve Maia Hermes’i doğurur. Athena ise alnından çıkar. Semele ile de yaşadığı bir ilişkiden Dionynos doğar. Zeus halk arasında ‘Göklerde gürüldeyen’, ‘Şimşek Savuran’, ‘Bulutları Devşiren’, ‘Yağmur yağdıran’, ‘Uzaktan duyulan gök gürültüsü’, ‘Keçi derisinden kalkan taşıyan’ ‘Rüzgar estiren’, ya da ‘Gök Kuşağı Astıran’, ‘Göklerde gürüldeyen’ gibi bir sürü sıfatla tanınmış bir tanrıdır.

Hera Kimdir?

Hera tüm Yunan tanrıçalarının tanrıçasıdır. Zeus’un kız kardeşidir bunun yanı sıra ise Zeus’un bir sürü kadınla olan ilişkisine rağmen Hera, Zeus’un sürekli ve tek eşi olarak düşünülür. Zeus ve Hera’nın evliliğine dair olan bir mite göre Zeus bir gün bir kuşun şekline bürünmüş bir şekilde Hera’nın yanına gelir ve daha sonrasında kendi gerçek yüzünü gösterince Hera öncesinde onunla birlikte olmak istemez. Daha sonrasında onunla sadece evlenirlerse birlikte olabileceğini belirtir. Zeus ise bu teklifi kabul ederek Hera ile evlenir. Her iki kişi de birer tanrı ve tanrıça olduklarından ötürü ikisine ait olan bu düğün “Kutsal Düğün” olarak bilinir. Evliliklerinden sonra tanrıça Hera doğum yapan kadınlara destek veren ve bu kutsal evliliğin bir figürü olduğundan ötürü de evliliklerin koruyucusu olarak bilinir.

Poseidon Kimdir?

Rhea ile Kronos’un çocuğu, Zeus’un kardeşi olan Poseidon Yunan Mitolojisinde tüm denizlerin tanrısı olarak bilinir. Poseidon özünde çok güçlü bir tanrıydı hatta kardeşi Zeus’tan sonra Yunan Mitolojisindeki en güçlü tanrı kendisiydi. Aslında çoğumuz onu, onunla özdeşleşmiş olan üç dişli yabası ile tanıyoruz. O, bu yaba sayesinde tüm topraklara ve denizlere hükmederdi. Ne zaman ki o yabayı vursa adaların denize gömülmesine ya da denizden yükselip depremler açığa çıkarmasına sebep olurdu. Domine edilmeyi hiç sevmeyen Poseidon zaman zaman Zeus’a -diğer kardeşleriyle de bir olup- karşı çıkardı.

Yunanistan’ı jeopolitik açıdan ele aldığımız da bu kadar denizlerle çevrili bir ülke için denizlerin tanrısı çok önemli bir figürdü. Aslında onun bu kadar güçlü olmasının sebebi budur. İnsanlar “deniz tanrısı”na çok fazla dua edip tapmışlardır.

Poseidon’u ilişkileri bakımından incelersek eğer kendisi genellikle tuttuğunu koparan birisi olmuştur. Mesela Demeter’i gözüne kestiren Poseidon onun için at şekline bürünmüştür. Çünkü Demeter ondan kaçabilme uğruna at şekline bürünüp atların arasına kamufle olmuştur. Fakat sonrasında at şeklindeki Poseidon, at şeklindeki Demeter ile çiftleşip tarihin ilk at bebeğinin oluşmasına sebep olmuştur. Demeter’den sonra Amphitrite’e vurulan Poseidon’un kaderi yine ona benzer şeyler yaşatmıştır. Amphitrite ondan kaçmıştır. Fakat bu sefer Poseidon onun peşinden yunus göndererek onu geri getirmiştir. Sonucunda ise onunla evlenmiştir. Bunların yanı sıra Poseidon’un tabiat anayla olan birleşmelerinden de birçok canavar çocuk meydana gelmiştir.

Demeter Kimdir?

Kronos ve Rhea’nın ikinci çocuğu olan Demeter tahıl, bereket ve hasat tanrıçasıdır. Demeter tüm diğer tanrıların aksine insanların en yakın arkadaşı gibi gözükürdü. Diğer tüm tanrıların mitleri her ne kadar insanlara dinlemesi hoş gelse de özünde hepsinin kendi çıkarlarına göre hareket edecek canlılar olduklarını bilirlerdi. Fakat Demeter diğer tanrılardan farklıydı. Hasat her toplumda olduğu gibi Yunanlılarda da çok önemliydi belki de bundan ötürü bu kadar Demeteri benimseyip arkadaş gördüler. İlaveten Demeter bir şeyi yok etme ve var etme gücüne sahipti. Bu özelliği de insanları korkuttuğundan ötürü ona iyi davranırlardı.

Bu tanrıçanın aşkalarına gelecek olursak aslında kendisi hiç evlenmemiştir ama bu bakire kaldığı manasına da gelmemektedir. Demeter sırasıyla Zeus’a, Iasion’a, Poseidon’a aşık olup bu tanrılarla ilişki yaşamıştır. Zeus ile olan ilişkisinden Persphone ve Iacchus, Iasion ile olan ilişkisinden Plutus ve Philomelus, Poseidon ile olan evliliğinden ise Despoina (bir orman perisi) ve Arion (büyülü at) doğmuştur.

Demeter annelik özelliğiyle de ön plana çıkmıştır. Kızı Persephone’nin kaçırılması onu derinden yaralamıştır. Hatta Demeter’in bu zamanlarda kılık değiştirerek pek çok yeri dolaştığına dair bilgiler vardır. Bu gezi sırasında da tanrıça olarak yerine getirmesi gerek hiçbir sorumluluğu yerine getirmez. Bundan ötürü de Yunanlılar bir dönem hasat ve ekin zamanlarında ciddi zorluklar yaşar.

Apollon Kimdir?

Apollon; Zeus ve Leto’nun oğlu, Artemis’in ikizidir. Kendisi sanatın ve ışığın bir nevi aydınlanmanın tanrısıdır. Doğumu çok fazla olay içeren Apollon’un doğum hikayesine değinerek başlamak istiyorum. Zeus’un biricik eşi Hera, başka bir kadının Zeus’tan hamile olduğunu duyduğu gibi çılgına döner ve o an emrini tüm kara parçalarına verir. Hiçbir kara parçası doğumda yardımcı olmayacaktır. Fakat Leto’nun çığlıklarına dayanamayan Asteria acı dolu çığlıklara karşı yenik düşer ve doğuma yardım eder.

Apollon tarihte çok iyi okçu olmasıyla ve bilgeliğiyle bilinmektedir. Tabi bunun yanı sıra sanatla da arası çok iyidir. Çok iyi ‘lir’ çalmaktadır. Fakat bu en iyi olduğu anlamına gelmemektedir. Efsaneye göre bir yarışmada Midas onu birinci seçmedi diye de Midas’ın kulaklarını eşek kulağına çeviren tanrı Apollon’dur.

Aşklarında ise hiç yüzü gülmemiştir bu tanrının. Kassandra ve Daphne ile yaşadığı aşklarında kendisi kandırılmış ve kendisinden kaçılmıştır. Karısı Koronis tarafından ise ihanete uğramıştır.

Artemis Kimdir?

Artemis; Zeus ve Leto’nun kızı, Apollon’un ise ikiz kardeşi olan, Yunan mitolojisinde saf ışığın ve bakireliğin tanrıçasıdır. Bakireliğin yanı sıra Artemis ‘ikinci ay tanrıçası Selene’ ve ‘karanlığa hakim Hekate’ olarak da bilinmektedir.

Artemis’in bakireliğiyle bilinmesinin sebebiyle başlayalım. Tanrıça Leto, ikizlerin doğumunda tamı tamına dokuz gününü doğum sancısıyla geçirmiştir. Bu sancılı dokuz günün sekizinci gününde Artemis, Apollon’dan önce doğmuştur ve annesine Apollon’un doğumu sürecinde yardımda bulunmuştur. Fakat tüm bu acılı doğum süreciyle küçük yaşta karşı karşıya gelen Artemis bakireliğini korumaya karar vermiştir.

Madem ikiz kardeşlere değindik bir de onları kıyaslayalım. Artemis ve Apollon çok fazla benzer noktalara sahiplerdi. Mesela ok ve yay Apollon’un olduğu gibi Artemis’in de sembolü halindeydi. Her ikisi de sarışındılar. Artemis çok güzel ve Apollon çok yakışıklıydı. Apollon okuyla erkeklere, Artemis ise okuyla kızlara acı içermeyen seri bir ölüm verirdi.

Afrodit Kimdir?

Afrodit Yunan mitolojisinde güzellik tanrıçası olarak geçen bir tanrıça figürüdür. Bu tanrıça Yunan mitolojisindeki en güzel tanrıçadır. Afrodit, Zeus ile Kronos’un savaşında Kronos’un suya düşen penisinden ve suya yayılan kanlardan ortaya çıkmıştır. Tanrıça bazılarına göre altın bazılarına göre ise gönül alıcı, cilveli gibi kavramlarla tabir edilmektedir.

Efsanelerin bir tanesine göre Afrodit oluşumundan sonra ilk önce Kythera adasına, sonrasında da Kıbrıs’a gitmiştir. Bundan ötürü kendisi Kıbrıs tanrısı olarak da bilinmektedir.

Tanrıça, ateş ve zanaatkarlıkla özdeşleşmiş olan tanrı Hephaistos ile evlenmiştir. Ancak eşiyle olan bu yatakta Ares ile sevişmiş ve Hephaistos’u aldatmıştır. Tabii ki Yunan mitolojisinde her şeyi görme özelliğine sahip bir tanrı da vardı. Kendisi güneş tanrısı Helios’du. Tüm bunları gören Helios ise bu bilgileri elbette kendine saklamadı; olduğu gibi Hephaistos’a anlatmıştır. Bunları öğrenen Hephaistos ise ikiliye bir tuzak hazırlamıştır ve onlar yine aynı yatakta sevişecekken üzerlerine bir zincirden ağ düşmesine sebep olmuştur.

Bu rezilliği tüm tanrılar görsün istediğinden ötürü de tüm tanrıları o odaya toplamıştır ve Zeus’a verilen hediyelerin kendisine de verilirse Hephaistos’u serbest bırakacağını söyler. Tanrıçayı yatakta anadan doğma halde gören Poseidon ise bu sırada ona vurulmuştur. Bundan ötürü de sanki zincirin altındaki diğer tanrı Ares’e acımış gibi yaparaktan tüm hediyeleri vereceğini belirtmiştir. Böylelikle tanrı da tanrıça da ağlardan kurtulmuştur. Bu özgürlükten sonra da tekrar bakireliğini kazanmak için Paphos’a yıkanmaya gitmiştir. Fakat bu birliktelikten de Phobus, Harmonia ve Deimos doğmuştur.

Bu güzeller güzeli tanrıçaya dair bir diğer söylem ise onun öfkesi üzerinedir. Onun öfkesinden herkesin korktuğu söylenmektedir. Çünkü kendisinin öfkesine yakalanan insanlara belalı aşklar ve kimsenin dayanamayacağı kadar kötü kokular vermiştir.

Hades Kimdir?

Rhea ve Kronos’un oğlu olan Hades ölümün tanrısı olarak bilinmektedir. Zeus ile dünyanın bölümlerini bölüştükleri sırada kendisine yer altı inhisar edilmiştir. Hades kelime anlamı olarak ‘görünmez’ demektir. Böyle bir isme sahip olan tanrı da elbette bu özelliği taşımaktaydı. Bir başlığı sayesinde ölüm tanrısı görünmez olabilmekteydi. Bu başlık ise Alman edebiyatında “Tarnkappe” olarak geçmektedir.

Hades’in biricik aşkı, karısı ise Persephone’dir. Tabiri caizse tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş diyebiliriz. İkisi de acımasız, huysuz, düşünesiz ve tahammül edilemeyecek tiplerdir. İnsanları bir kenara bırakalım tanrılar tarafından bile sevilmezler. Bu ikilinin evlilik hikayesine gelecek olursak da Persephone’ye aşık olur ve onu bir gün yer altına kaçırır. Yer altı dünyasının ise bir kuralı vardır. Yer alına ait bir şey yiyen kişi bir daha asla yer yüzüne çıkamaz. Bunu bilmeyen Persephone’ye ise nar tanesi yedirmek bir hayli kolay olmuştur. Fakat biricik kızının kaçırılmasına dayanamayan Hera ne yapıp ne edip Zeus’a da yalvararaktan Persephone’yi yeryüzüne çıkarmanın bir yolunu bulmuştur. Hades ile de anlaşma yapılmıştır ve ondan sonra persephone altı ay yeryüzünde altı ay ise yeraltında kalmasına karar kılınmıştır. Bu da Hades’in yeraltı dünyasından verdiği ilk tavizdir.

Özetlemek gerekirse Yunan Mitolojisi her şeyin bir mantığa oturtulduğu, her tanrının belli başlı görevlerinin ve amaçlarının olduğu ve tanrıların insana yakın figürler olduğu bir mitolojidir. Hatta Yunan Mitolojisi geçmişten günümüze bir sürü farklı ulusu da etkileyen bir mitolojidir.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Sümer Mitolojisi’nde Tanrı Anlayışı – En Etkili Sümer Tanrıları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.