Osmanlı Tarihi

Varna Savaşı Nedenleri, Sonuçları ve Önemi

Varna Savaşı Kimler Arasında Yapıldı?

Varna Savaşı Nedir? Osmanlı ordusu ile Macarlar’ın önderliğindeki Haçlı ordusu arasında 10 Kasım 1444 yılında yapılan meydan savaşıdır.

Bulgaristan’ın Varna şehrinde gerçekleşen, 10 Kasım 1444 tarihli Varna Savaşı, Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki hakimiyeti üzerinde önemli bir savaştır. Savaş, Haçlı Ordusu ile Osmanlı Ordusu arasında gerçekleşmiştir. Savaşın adının Varna Savaşı olmasının nedeni ise Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki toprak hakimiyetini güçlendirmesi ve savaşın Varna şehrinin yakınlarında akış sürdüğü içindir. Savaş, Balkan dağlarının ikisinin arasında kalan alanda yapıldığı için devletler farklı savaş taktikleri uygulamıştır. Uygulanan bu savaş taktikleriyle Varna Savaşı ilgi çeker. Savaşın kısaca çıkma nedeni, Bizans İmparatorluğu’nun ve Papalık’ın katkı verdiği ve teşvik ettikleri Macarlar’ın komutasındaki Hıristiyan güçlerin Türkleri Balkanlardan atma amacı ve sonrasında Edirne’ye dek inerek Edirne’yi ele geçirme, Türk’lerden gelebilecek olan tehditi tamamıyla ortadan silmek amacına dayanır. Bu amaca yönelik plan aslında 1443 yıllarında yapılmasına rağmen Haçlı Ordusunun insan yetersizliğinden dolayı ertelemiştir. Yeterli orduya sahip olununca ise 1444 senesinde yapılmıştır.

Varna Savaşı sonucunda Osmanlı Devleti Haçlı Ordusuna karşı galip gelmiştir. 10 Kasım 1444 Varna Savaşından önce Macaristan ve Osmanlı Devleti arasında Segedin Antlaşması Yapılmıştır. Bu antlaşmanın nedeni Macaristan’ın Osmanlı Devleti’ni bir tehdit olarak görmesidir. Bu antlaşma bir barış antlaşmasıdır ve bu antlaşma 12 Haziran 1444 tarihinde imzalanmıştır. Bu Segedin Antlaşması Osmanlı Devleti’nin imzaladığı ilk barış antlaşması olarak da bilinir. Antlaşmanın isminin Segedin Antlaşması olmasının nedeni ise antlaşmanın Macaristan’nın Segedin şehrinde imzalanmış olmasıdır. Bu antlaşmanın sonunda Bulgaristan’da Osmanlı Devleti’nin egemenliği tanınmıştır.

Antlaşmanın diğer maddeleri ise Sırp despotluğunun tekrar kurulması ve Osmanlılı insanlara vergi verilmesi, Eflak Beyliği’nin Macar egemenliğinde kalması ve Osmanlılı insanlara vergi verilmesine devam edilmesi ve Tuna Nehri’nin tarafları arasında sınır olmasıdır. Segedin Antlaşmasının süresi ise 10 yıl olarak belirlenmiştir. Fakat Segedin Antlaşması imzalandıktan sonra süren barış dönemi 6 aydan kısa sürmüştür. Haçlı tehditi sonucunda II. Murad tekrar Osmanlı ordusunun başında geçmiştir. Osmanlı Ordusunun Haçlı Ordusuna karşı gerçekleşen 10 Kasım 1444 Varna Muharebesi veya Varna Savaşı böyle ortaya çıkmıştır.

Varna Neresidir?

Varna, Bulgaristan’da bulunan bir şehridir. Bulgaristan’ın doğusunda yer almaktadır, ayrıca Karadeniz’e kıyısı bulunmaktadır. Varna şehrinin güneyi Provadya nehrinin bataklığı ile çevrilidir. Bu nehir İridere olarak da bilinir. Varna şehrinin Bulgaristan’ın en büyük üçüncü şehri olmasıyla birlikte Bulgaristan’ın en büyük limanı da Varna şehrinde bulunur. Bu yüzden Varna şehrine ülkenin deniz başkenti de denir. Varna şehri beş yüz yıla aşkın Osmanlı idaresinde olmuştur. Osmanlı idaresine olduğu yılların aralığı 1391-1878 seneleri arasıdır. Bu nedenle şehirde birçok Osmanlı dönemine ait eserleri görmek mümkündür. Ayrıca Varna şehrinin Bulgaristan’ın en eski şehirlerinden biri olması nedeniyle Bronz çağından ve Taş devrinden kalan arkeolojik malzemeler de bulunmuştur. Bulgaristan’da bulunan Varna şehrinin günümüzde en önemli geçim kaynağı ise limancılık ve turizmdir.

Varna Savaşı Haritası

Varna şehri 1393 senesinde Yıldırım Bayezid’in Bulgaristan seferinde Osmanlı egemenliğine alındı. Şubat 1399 tarihinde Aktav Tatarları, Varna şehrini yağmaladı ve kırıp döktü. Ankara Savaşı’nın ardından ise 1403 tarihinde gerçekleşen Osmanlı-Bizans antlaşması sonucunda Yıldırım Bayezid kişisinin oğlu olan Emir Süleyman Çelebi’nin ise Varna şehrine tam anlamıyla hüküm edip hüküm etmediği tartışmaya açıktır. Fakat Çelebi Sultan Mehmet 1419 senesinde Dobrucayı zaptettiğinde Varna şehrini kesin olarak ele geçirmiştir. Kasım 1444 tarihinde 2. Murat komutasındaki Osmanlı Ordusuna karşı Haçlı Ordusu arasında bir savaş gerçekleşmiştir. Aralarında gerçekleşen bu savaş Varna Muharebesidir ve adının böyle olmasının nedeni Varna Muharebesinin Varna şehrinin yakınlarında cereyan etmesidir.

Varna Savaşı Nedir?

Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamasında karşı karşıya geldiği zorlu dönemlerden biri olan 1443-1444 Bunalımı, ve bu bunalıma son veren bir savaştır Varna Savaşı. Bu savaş Osmanlılı insanları Balkanlar’dan çıkarmak, atmak için Avrupa’da edinilen Haçlı bağlaşması ile 10 Kasım 1444 tarihinde gerçekleşmiştir. Varna Savaşı Bulgaristan’ın doğusunda yer alan Varna şehrinin yakınlarında cereyan etmiştir ve Osmanlı Devleti’nin yaşadığı en önemli harplar arasında sayılır. Ayrıca Varna Savaşı, İstanbul’un Fethi‘nden önce yapılan son Haçlı savaşı olarak da bilinir. Bu savaş ile birlikte Osmanlı Devleti’nin Balkanlar üzerindeki hakimiyeti belirlenmiştir.

Macaristan ve Polonya Kralı ile 12 Temmuz 1444 tarihinde imzalanan Segedin (Szeged olarak da bilinir) Barış Antlaşmasını imzalayan II. Murad tahtını 12 yaşında olan oğlu Mehmet’e devretmiştir ve II. Murad Manisa’ya çekilmiştir. Polonya ve Macaristan, Osmanlı Devleti’ne 1 Eylül 1444 tarihinde savaş ilan etmiştir. Bu savaş Haçlı Devletleri ve Osmanlı Devleti arasında gerçekleşmiştir. Haçlı Ordusunun komutasında Kral I. Ulászló vardır. Osmanlı Ordusunun komutasında ise II. Murad vardır. Savaşa katılan Balkan devletleri Transilvanya, Töton Şövalyeleri, Eflak Prensliği, Papalık Devleti, Lehistan Krallığı, Litvanya Büyük Dükalığı, Macaristan Krallığı, Boğdan Prensliği, Hırvatistan Krallığı ve son olarak Bulgaristan’dır. Varna Savaşı’nın sonunda ise Osmanlı Devleti galip gelmiştir. Varna şehrinde kazanılan bu büyük zafer, Papalık ve Avrupa’nın Osmanlı insanlarını Balkanlar’dan atma arzularını ve özlemlerini boşa çıkardı. Türklerin çok uzun yıllar daha bu topraklarda hakimiyetinin olmasına neden oldu.

Gerçekleşen Varna Savaşı’nda II. Murad’ın lider ve üstün kişiliği savaşın kazanılmasında büyük rol oynamıştır, bu savaş özellikle de uygulanan farklı savaş taktikleriyle ilgi çekmektedir. Yıldırım Bayezid’in Ankara Savaşı‘nda yenilgisi ile başlayan güçlüksüz döneminin yarattığı sarsıntılar, devlet içinde bölünmeler gerçekleşen Varna Savaşı’nın ve İkinci Kosova Savaşı‘nın zaferleri ile sona ermiştir. Osmanlı Devleti bu savaşlardan sonra Anadolu ve Rumeli’ye hakim olmuştur. Sonuç olarak Varna Savaşı en çok Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki geleceğini belirlemesiyle önem kazanmıştır.

Varna Savaşı Kimler Arasında Yapıldı?

Varna Savaşı, Papalık liderliğindeki Lehistan Krallığı, Macaristan Krallığı, Eflak Prensliği, Transilvanya, Boğdan Prensliği, Litvanya Büyük Dükalığı, Bulgaristan, Papalık Devleti, Hırvatistan Krallığı, Töton Şövalyeleri askerlerinden oluşan Haçlı Ordusu ile Padişah II. Murat komutasında olan Osmanlı ordusu arasında yapılmıştır. Lehistan Krallığı’nın komutanı III. Wladyslaw, Macaristan Krallığının Komutanı Janos Hunyadi, Eflak Prensliği’nin Komutanı II. Vlad ve Papalık Devleti’nin komutanı ise Julian Cesarini’dir.

Varna Savaşı Tarihi

II. Murad’ın, Osmanlı Devleti tahtına geçip Fetret Devri‘nin sorunlarına spesifik bir çözüm yöntemi bulduktan daha sonrasında 1420’li senelerden başlayarak Tuna sınırında Macar hattına, Eflak kesimine ve Sırbistan’a doğru yönelmesi ve bilhassa Osmanlı’nın uç beylerinin gerçekleştirdiği sert akınlar Macaristan Devleti için tedirgin eden yeni bir süreç başlatmıştır. Aslında Macaristan Devleti ile olan ilişkilerde sınır çarpışmaları olayı her zaman olur, olağan bir pozisyona gelmişti. Bu sınır çarpışmaları olayı Niğbolu Savaşı’ndan sonra daha belirgin bir hale gelmiştir. Ama her iki tarafın da Eflak Voyvodalığı ve Sırp Despotluğu üzerindeki siyasi nizası büyük bir mücadelenin kıvılcımlarını ateşledi ve bunu kısa bir sürede yaptı.

1440 senesinde Osmanlı Devleti’nin Macaristan kontrolündeki Belgrad kalesinin etrafını kuşatmasına kadar geçen vakitte büyük mücadelenin kapılarını açan felaket denebilecek olaylar gerçekleşti. 1439 yılında II. Murad Sırbistan ülkesine ulaşırken Papalık aracılığıyla Hıristiyan aleminde bütünleşerek, birleşerek ve aralarında olan dini sorunları hallederek Türk insanlara karşı daha önce yapılmamış bir harp, Haçlı Savaşını başlatma arzuları artıyor ve gayretleri hız kazanmış bulunuyordu. Yine 1439 senesinde Katolikler ve Ortodokslar arasında İtalya’nın Floransa şehrinde sürdürülen görüşmeler sonucunda Kiliselerin birleştirilmesi kararı alınmıştır. Buna ek olarak siyasi yönden Türk insanların Avrupa topraklarından tamamen sökülüp atılmalarına ve ayrıca Bizans imparatoruna destekte bulunulmasına dair anlaşma sağlanmıştır. Bir sonraki sene yani 1440 yılında II. Murad’ın Belgrad kuşatmasının başarısız sonuçlanması ve bu olaydan hemen sonra Macaristan’ın Osmanlı insanları üzerine daha önce yapılmamış bir askeri devinime girişmesi de Haçlı Seferi hakkında umut ve beklenti verici bir büyüme şeklinde algılanmıştır ayrıca büyük bir sevinçle karşılanmıştır.

Bu olaylar meydana gelirken 1439 senesinde hayatını kaybeden II. Albert’in yerine geçen bir kral bulunuyordu. Bu kral Vladislav’dı ve aynı zamanda Leh kralıydı. Macarlar, Osmanlıların Belgrad kuşatmasının başarısız sonuçlanmasını bir fırsat olarak oldu ve Osmanlı insanları Belgrad’ın önlerindeyken Osmanlı insanlara karşı harekata girişti. Belgrad Başkumandanlığı ve Güney Macaristan’a getirilen Tımışvar kontu ve Erdel voyvodası Janos Hunyadi, 1442 senesinin Eylül ayında Rumeli Beylerbeyi Şehabeddin Şahin Paşa yönetiminde olan Osmanlı’nın taarruzunu önledi ve gerçekleşmesine engel oldu.

Bundan sonra 1443-1444 seneleri arasında Tuna’yı geçip Osmanlı sınırlarının içine girebildi ve sonrasında karşılarına gelen Osmanlı birliklerini hezimete uğrattı.. II. Murad, Macaristan birliklerini Filibe (Bulgaristan’da bulunan bir şehir) ile Sofya (Bulgaristan’da bulunan bir şehir) arasındaki dar geçitlerde durdurmaya çalışmaya başladı. İlk başta durduramasa da en sonunda Zlatitsa (İzladi) geçidinde onları büyük zorluklar çekerek durdurmayı başardı. Macaristan Devleti’nin uzun bir sürede gerçekleşen bu sefer ve elde ettikleri diğer tüm başarılar Hıristiyan dünyasında büyük ses getirdi ve sevinçle karşılandı. Ve bu olay Türk insanların artık sonunda Balkanlar’dan çıkarılacağının önemli ilk işareti sayılabilirdi.

Bu zorlu durum karşısında II. Murad sonunda barış görüşmeleri başlatmaya karar verdi. Sırp müstebiti Georg Brankovic’in aracılığı ile Macaristan’da bir şehir olan Segedin’de bir barış antlaşması imzalandı. Ancak imzalanan bu Segedin Antlaşması’nın gerçekten bir sulh antlaşması mı aksi halde muvakkat bir ateşkes mi olduğu veya şahsen Macar kralının bu antlaşmayı yeminle doğrulayıp doğrulamadığı tartışmalı bir antlaşmaydı. Fakat tüm bu belirsizlikler Papa’nın mümessili olan Bizans İmparatoru ve Kardinal Cesarini’nin araya girmesi ile birlikte geçersiz kaldı. Bu olaylar meydana gelirken Papalık, Haçlı Seferi hakkında olan bütün hazırlıklarını bitirmiş; bir tane müttefik Hıristiyan hareketini karadan yapacak ve sonrasında ordularla buluşacak, Osmanlı birliklerinin Boğazlar’dan yapabileceği geçişi engellemek için ise Çanakkale Boğazı tarafına ilerlemeye başlamıştılar.

Beşini Venedik’in, sekizini ise Papa’nın, ikisini Raguza’nın ve dördünü Burgondiya’nın desteklediği filo Gelibolu şehrine ulaştığında içlerinden sekiz adeti veya çok az fazlası Karadeniz’e açılacaktı, Niğbolu tarafına dek gitmek maksadıyla Tuna ağzına varacak, daha sonrasında Macar ordusu ile bağlantı kuracaktı. Aralarında imzalanan Segedin Antlaşması’na karşın Macaristan kralı, Kardinal Cesarini’nin yönlendirmesi ile 1444 yılında 4 Ağustos tarihinde bir yeminli belge yani beyanname yayınladı ve savaş duyurusunu bu şekilde kesin bir duruma getirdi. Ordunun çoğunluğunun Macarlardan oluşmasına rağmen Macarlar tek savaşmayacak, Eflak ve Sırp askerleri ile birlikte Hırvat-Bosna birlikleri de Macarlar yanında savaşacaktı.

Edirne-Segedin Antlaşması

Balkanlarda gerçekleşen mücadelelerden sonra birçok antlaşma, meydan savaşı ve kuşatma yaşandı. Bu sırada imzalanan antlaşmalardan birisi ise Edirne-Segedin antlaşmasıdır. Segedin Antlaşması Osmanlı Devleti’nin imzaladığı ilk barış antlaşmasıdır bu nedenle önemi büyüktür. Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda gerçekleştirmiş olduğu ilerlemeden rahatsız olan Papa bu durumu engellemek istiyordu ve Osmanlı Devleti’ni Anadolu topraklarına geri gönderme amacını ümit ediyordu. Papa, bu amacı yönünde birliklerin alana getirilme olayı ön plana çıktı. Sırp, Macar, Bosna ve Eflak kuvvetlerinden ortaya çıkan Haçlı ordusunun başında ise Papalık makamı doğrultusundan Yanos getirilmiştir. Devletten ve 4 tane farklı beylikten ortaya çıkmış olan Haçlı ordusu Osmanlı kuvvetlerinin üstüne gönderilmiştir.

Haçlı kuvvetleri Osmanlı Devleti’nin topraklarına doğru ilerlerken Osmanlı Devleti bu savaş için hazırlıklarını yapmayı sürdürüyordu. Osmanlı, Anadolu topraklarının en kuvvetli beyliklerinden birisi olan Karamanoğulları beyliğinin desteğini alabildi. Bu destekle birlikte Osmanlı Devleti savaşa girebilmesi kadar güçlü olduğunu düşünüyordu. II. Murad’ın önderliğinde olan Osmanlı Devleti’nin birlikleri ile Macar olan kumandan Hunyadi Anos kumandanlığındaki Haçlı Kuvvetleri karşılaştı. Bu karşılaşma ve ardından gelen çarpışmanın sonucuna dair birkaç farklı hipotez bulunmaktadır. Fakat farklı varsayımların bulunmasına rağmen her bir varsayımın ulaştığı tek bir nokta vardır, bu da savaş sonrasında Edirne-Segedin antlaşmasının imzalanmış olduğunu göstermeye yöneliktir.

1444 senesinde Haziran ayında Edirne-Segedin antlaşması Segedin’de imzalanmıştır. Bizans imparatorluğu ve Papa bu antlaşmaya karşı çıksa bile Sırp ve Yanos despotunun yaptığı baskılar nedeni ile Edirne-Segedin antlaşması imzalanmış bulundu. Edirne-Segedin Antlaşmasının 5 maddesi ise şu şekildedir:

  1. Bulgaristan’da Osmanlı Devleti’nin egemenliği tanınacaktır.
  2. Sırbistan despotluğu kurulacaktır ancak Osmanlı Devleti’ne vergi verilecektir.
  3. Eflak beyliği Macaristan’da kalacaktır ve sadece Osmanlı Devleti’ne vergi verecektir.
  4. Tuna nehri sınır olarak sayılacaktır.
  5. Edirne-Segedin antlaşması 10 sene geçerli kalacaktır.

Edirne-Segedin antlaşması imzalandıktan sonra elde edilen sonucu II. Murad bir başarısızlık olarak algılamıştır. Ve bu doğrultuda tahtı bırakma kararı almıştır. Saltanatı ise II. Murad 12 yaşında olan oğlu II. Mehmet’e (Fatih Sultan Mehmet) devretmiştir. Bu olaydan sonra aslen 10 sene sürmesi gereken antlaşma sadece 6 ay durabilmiş ve bu 6 ayın sonunda bozulmuştur. Haçlı tehdidini hissettikten sonra II. Murad tahta çıkma gereksinimini duyunca tekrardan tahta çıkmıştır. Ve sonrasında Varna Savaşı’nı yapmıştır.

Sonuç olarak Edirne-Segedin antlaşması ile ilgili bilgiler toplanırsa imzalanmasının nedenleri Macaristan’ın Osmanlı Devleti’ni bir tehdit olarak algılaması, Haçlı ordusunun Anadolu topraklarında ilerleme isteği ve Osmanlı Devleti’nin Balkanlara yayılmak istemesidir. Edirne-Segedin antlaşmasının sonuçları ise Tuna nehrinin Osmanlı ve Macaristan devleti arasında bir sınır olarak belirlenmesi, Haçlı ordusunun Avrupa’da çokça güçlenmesi, Osmanlı Devleti’nin bu antlaşma sayesinde Balkanlar’da zaman kazanması ve Macaristan arasında bir tampon bölge oluşması olarak listelenebilir. Edirne-Segedin antlaşmasının Osmanlı Devleti açısından önemi ise bu antlaşmanın Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihte imzaladığı ilk barış antlaşması olmasıdır.

Varna Savaşı Nedenleri

10 Kasım 1444 tarihinde gerçekleşen Varna Savaşı’nın birden fazla nedeni bulunmaktadır. Bu nedenler arasından asıl ve en büyük nedeni Padişah II. Murat’ın tahtından çekilip, tahtını on iki yaşında olan oğlu Fatih Sultan Mehmet’e bırakmıştır. Macaristan ise II. Murat’ın oğlunun tahta geçmesine sevinmiş ve bu durumu fırsat olarak görmüştür. Osmanlı Devleti’nin güçsüz olacağını düşünmüşlerdir ve bu olaydan ötürü saldırıya geçmelerine fırsat olmuştur. Avrupalı devletler, Balkanları geri alma amacı güderek saldırıya geçmiştir. Fakat II. Murat’ın 12 yaşındaki oğlu Fatih Sultan Mehmet bu olayları görünce babasına göreve geri dönmesi hakkında bir mektup yazmıştır ve bu mektup sayesinde babasını göreve geri çağırmıştır. II. Murat’ın oğlu Fatih Sultan Mehmet’in yazdığı bu mektup sayesinde II. Murat ordunun başına geçmeye karar vermiştir. En genel nedenin bu olması ile birlikte diğer nedenler şöyle sıralanabilir:

  • Osmanlı İmparatorluğu, genişlemesini sürdürüyordu ve Haçlı devletler, özellikle Macaristan ve Lehistan, bu genişlemeye karşı koymak istiyordu.
  • Osmanlı İmparatorluğu, Orta Avrupa’ya doğru genişliyordu ve bu durum, Haçlı devletlerin güvenlik endişelerine yol açıyordu. Bu nedenle, Haçlı devletleri Osmanlıları durdurmak amacıyla bir ittifak oluşturmayı düşündüler.
  • Macaristan, Lehistan, Sırbistan ve diğer bazı Hristiyan devletler, Osmanlıların yayılmasına karşı birleşik bir cephe oluşturarak bu duruma karşı koymak istediler.
  • Osmanlı İmparatorluğu, o dönemde Avrupa için ciddi bir askeri tehdit olarak görülüyordu. Osmanlı ordusu, modern dönemin en etkili ve disiplinli ordularından biriydi.
  • Haçlılar, Hristiyanlık için kutsal saydıkları toprakları Osmanlıların elinden geri almak amacıyla savaşa giriştiler.
  • Osmanlı İmparatorluğu’nun genişlemesi, Avrupa devletlerini stratejik olarak zor durumda bırakıyordu. Bu nedenle, Osmanlıları durdurmak için bir ittifak oluşturmak stratejik bir hamleydi.
  • Varna Savaşı döneminde Osmanlı İmparatorluğu içerisinde bazı iç karışıklıklar vardı. Bu, Haçlı devletlerinin Osmanlıları zayıf hissettikleri bir dönemde saldırmalarına yol açmış olabilir.
  • 1396 tarihinde gerçekleşen Niğbolu Savaşının bitiminden beri devam eden Macaristan ve Osmanlı Devleti arasındaki gerginlik.

Varna Savaşı Nasıl Gerçekleşti?

II. Murat tahtından çekilme kararı alıp yerini 12 yaşındaki oğlu Fatih Sultan Mehmet’e bırakmaya karar verdikten sonra olaylar istenildiği gibi gelişmedi. Müttefik Hıristiyan ordusu ile arada anlaşılan barışa karşı ordunun harekete geçmeye girişmesi fazlaca bir paniğe neden oldu ve Edirne şehrinin sağlamlaştırılması doğrultusunda çalışmalara girişildi. Bu olay konusunda II. Murat’ın oğlu II. Murat’a bir mektup ve bu mektup üzerine II. Murat ordunun başına geçti.

10 Kasım 1444 tarihinde birbirine karşı olan iki ordu sabah saatlerinde karşı karşıya geldi. Macar ordusu daha önce yapılan savaşlardan kazanılan tecrübelere güvendi ve ordunun arka tarafına ağır toplar ve arabalar yerleştirdiler, orta kısımda yaklaşık 500 kişilik Leh ve Macar kıtalarıyla yer almaktaydı. İki ordu birbiriyle karşı karşıya geldikten sonra 3 saat boyunca ordular birbirini kontrol etti. Bu 3 saatlik kontrol etmeden sonra ilk hareket Osmanlı ordusundan geldi. Sağ kanatta bulunan Macarları yaklaşık 6000 kişilik bir sipahi birlik ok atmaya başladı. Anadolu kolu iyice çökmüş durumdaydı ve Karaca Bey savaşırken vefat etmişti. Rumeli birlikleri ise dağılma belirtileri göstermeye başladı. Bu olay üzerinde II. Murat ordusunun harekete geçmesine karar verdi. Fakat bu etkili olmadı ve etkili olamayınca dağıldılar. II. Murat’ın yanında ise sayılı sayıda azeb ve yeniçeri kalmıştı.

Varna Savaşı Planı

Bu olay karşısında II. Murat savaştan çekilme ile ilgili olan teklifleri kabul edermiş gibi görünse de Dayı Karaca Bey’in onu cesaretlendirmesi üzerine savaş meydanında kalma kararı aldı. II. Murat’ın bu hareketi savaşın gidişatını önemli ölçüden değiştirdi. Yeniçeriler tarafından padişah II. Murat koruma altına alındı. Tam bu olay gerçekleşirken Macar kralı saldırıya geçti. Fakat saldırısı başarılı olamadı ve yeniçeriler tarafından öldürüldü. Macar kralının öldürülmesi durumu Macar ordusu arasında büyük bir paniğe neden oldu. Çekilmiş bulunan Osmanlı orduları tekrar toplandı ve saldırıya geçti, bu durum ise müttefik ordusunun yenilgisinin hızlanmasına neden oldu.

Kaçmakta olan Macar ordusunun bir kısmı arka saftaki arabalardan oluşmuş olan bir barınağa sığındılar. Bu barınaktan tüfek ve top atışları ile Osmanlı’nın yaptığı saldırıya karşı koymak için büyük bir uğraş gösterdiler. Fakat yaptıkları bu olay Macar birliklerine ricat etmek için fazladan vakit kazandırdı ve bundan farklı bir işe yaramadı. Daha sonrasında ise onlar boyun eğdi. Hunyadi kralın vefat haberini alınca durumların fenaya gittiğini gördü ve Eflak çevresine çekilme kararı aldı. Kardinal Cesarini, panik halinde kaçışırken aldığı yaralar sonucunda hayatını kaybetti. Varna savaşında şehid olan kişiler arasında Su Şeyh, Vardar Yenicesi Kadısı Bedreddin, Fenarizade Hasan Paşa ve Anadolu Beylerbeyi Karaca Bey gibi kişiler de vardır.

Varna Savaşı Sonuçları

10 Kasım 1444 tarihinde gerçekleşen ve Türk tarihinde en önemli zaferlerden biri olarak sayılan Varna Savaşı ardından birçok sonuç gerçekleşmiştir. Ve bu savaşın sonuçları Osmanlı Devleti adına önemli ve büyük avantajlar içermektedir. Bu savaş sonucunda gerçekleşenler şu şekilde listelenebilir:

  • Varna Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun zaferiyle sonuçlandı. Osmanlılar, Haçlı ordusunu mağlup etti ve savaşı kazandı.
  • Bu savaş, Haçlı ittifakının zayıflamasına neden oldu. Savaşta önde gelen isimlerden olan Lehistan Kralı III. Władysław, savaşta hayatını kaybetti. Bu, Haçlı ittifakının liderlik yapısını zayıflattı.
  • Osmanlı İmparatorluğu, Varna Savaşı ile Avrupa’daki hakimiyetini güçlendirdi. Bu zafer, Osmanlı İmparatorluğu’nun genişlemesine ivme kazandırdı.
  • Macaristan, Varna Savaşı sonrasında Osmanlılar karşısında daha savunmasız hale geldi. Bu, Osmanlı İmparatorluğu’nun Macaristan’ı daha kolay bir şekilde hedef almasına olanak tanıdı.
  • Savaş, Osmanlı İmparatorluğu’nun iç karışıklıklarını bir süreliğine hafifletti. Zafer, imparatorluk içindeki birlik ve beraberliği artırdı.
  • Varna Savaşı, Haçlı seferlerinin etkinliğini zayıflattı. Bu, Haçlı devletlerinin Osmanlı İmparatorluğu’na karşı koymak için büyük ittifaklar kurma isteğini azalttı.
  • Varna Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa kıtasındaki hakimiyetini pekiştirdi. Bu zafer, imparatorluğun Orta ve Doğu Avrupa’daki topraklarına daha fazla hakim olmasını sağladı.
  • II. Murat bu savaşın ardından tekrar Osmanlı tahtına geçti.

Varna Savaşı Önemi

Varna Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki hakimiyetini artırdı. Zafer, imparatorluğun Avrupa’daki topraklarını daha da genişletmesine olanak sağladı. Varna Savaşı, Haçlı devletlerinin Osmanlı İmparatorluğu’na karşı son büyük ittifak girişimiydi. Ancak bu teşebbüs başarısız oldu ve Haçlı seferlerinin etkinliği büyük ölçüde azaldı. Lehistan Kralı Władysław III, Varna Savaşı’nda hayatını kaybetti. Bu durum, Haçlı ittifakının liderlik yapısını zayıflattı ve ittifakın etkinliğini azalttı. Varna Savaşı sonucunda Osmanlı İmparatorluğu, Orta ve Doğu Avrupa’da daha fazla söz sahibi oldu. Bu, imparatorluğun Avrupa kıtasındaki siyasi ve askeri gücünü artırdı.

Savaş, Hristiyan devletler arasındaki birlik ve beraberliği zayıflattı. Bu da Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’da daha etkin olmasına fırsat tanıdı. Varna Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun iç karışıklıklarını bir süreliğine hafifletti. Zafer, imparatorluğun içerideki birliğini ve istikrarını artırdı. Sonuç olarak, Varna Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki hakimiyetini pekiştirdi, Haçlı seferlerinin etkinliğini azalttı, Hristiyan devletler arasındaki birliği zayıflattı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki siyasi etkisini artırdı.


Not: Bu konuyla ilgili olarak İkinci Kosova Savaşı Nedenleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.