Dünya Tarihi

Şintoizm Nedir? Tarih ve Özellikleri

Şintoizm nedir? Şintoizm, Japonya’ya özgü, doğa ve atalar ruhlarına tapınmayı içeren, ritüel ve geleneklerle zenginleşmiş eski bir dini inanç sistemidir.

Şintoizm Nedir?

Japonya’nın resmi dini olan Şintoizm, insanların saflığını ve doğallığını ele alır. Şintoizm, tüm insanların iyi olduğuna ve kötülüğün sebebinin insanların değil, şeytan olduğuna inanır. Bu yüzden Şintoizm’e inananlar kötü ruhları kovmak ve kendilerini onlardan arındırmak için kamiye dua eder ve adak sunarlar. Şinto, geleneksel Japon inançlarını ve hayata karşı tutumlarını vurgulayan bir dindir. Elbette uzun süredir Japonya ile yakından ilişkilendirildiği için insanların sosyal ve özel hayatlarında sıklıkla görülmektedir. Özellikle Japon değer sistemi ve insanların düşünme ve hareket etme biçimleri Şinto ile yakından ilişkilidir. Şinto ayrıca, doğalcılığın erken bir anlayışına dayanan ve doğa ile insan arasındaki görünen ve görünmeyen tüm mevcut ilişkilere değer veren güçlü bir etik sistem geliştirmiştir. Şinto’nun bir diğer özelliği de Japonya ve Japon halkı ile özdeşleştirilmesi dolayısıyla kapalı bir din olmasıdır. Kökleri Şinto’ya dayanan birkaç yeni dini hareket dışında, Şinto geleneğinde din değiştirme veya misyonerlik faaliyeti yoktur.

Şintoizm’de Tanrıçalar

Amaterasu: Japon Şinto’nun en önemli tanrıçasıdır. Gökyüzü Tanrıçası olarak bilinir ve aynı zamanda Güneş Tanrıçası olarak kabul edilir. Amaterasu’nun hikayesi, Japon mitolojisindeki birçok önemli olayın anahtarını içerir. Japonya’nın ilk imparatorunun soyundan geldiği kabul edilen Amaterasu; tarım, baharın ve ışığın gelişiyle ilişkilendirilir.

İnari: İnari, tarım ve yeryüzü tanrıçası olarak kabul edilir. Zanaatın, ticaretin ve mülkün koruyucusu olarak da bilinir. İnari’nin en önemli sembolü beyaz bir tilki ile temsil edilir. İnanışlara göre İnari, tilki kılığında insanları ziyaret eder ve onlara bereket ve tarımsal refah bahşeder.

Benzaiten: Benzaiten, bilgelik, sanat, müzik ve su tanrıçasıdır. Japon mitolojisinde, Benzaiten genellikle iki başlı bir yılan olarak tasvir edilir ve bazen bir güvercin üzerine tünemiş olur. Benzaiten, Budizm ve Şinto’nun birleştiği dönemde Hinduizm tanrıçası olarak geçmiştir.

Uzume: Uzume, gösteri sanatları ve eğlencenin tanrıçasıdır. Uzume’nin en ünlü hikayesi, Amaterasu’nun mağaraya kapanmasına son vermek için yapılan bir danstır. Amaterasu dansı izlerken güneş ışınlarını yeryüzüne geri gönderir ve Japonya yeniden aydınlanır.

Ame-no-Uzume: Şinto neşe ve bereket tanrıçasıdır. Doğurganlığı artırmaya ve kötü ruhları kovmaya yardımcı olan dansların tanrıçası olarak da bilinir. Ame-no-Uzume, Güneş Tanrıçası Amaterasu’nun mağaradan çıkmasına yardım eden dansın organizatörü olan tanrıça olarak geçer.

Kami

Şinto kavramının ilk olarak 8. yüzyılda yazılan Nihongi’de yerel Japon inancını ülke dışından gelenlerden ayırmak için kullanıldığı söylenir. Japonca karşılığı “Kami no Miçi” yani “Kamilerin Yolu” olan Şinto kavramının aslı Çincedir. Şintoizm inancını kavrayabilmek, kami kavramın ifade ettiklerini anlayabilmekten geçer. Japoncada “üstün güçler, yüce, kutsal varlıklar, manevi varlıklar, ruhlar” anlamlarına gelen kami kavramı, görünemeyen varlıkların (melekler, ruhlar, cinler, tanrılar) genel adıdır.

Şintoizm’de Doğa Güçleri

Şintoizm inancında kamiler, birçok doğal fenomenle ilişkilendirilmiştir. Kamilerin doğayla hep ilişkili olduğu düşünülmüştür ve onların ağaçlarda, ormanda, nehirde, denizde veya dağda barındığı düşünülmüştür. Kamiler doğayla bu derece ilişkilendirildiği için de Şinto ritüellerinde veya ibadetlerinde doğal fenomenlerden parçalar bulundurulur.

Güneş

Gökyüzünde, Dünya’ya en yakın parlak cisim olarak görüldüğü için Güneş’e özellikle saygıyla bakılmış ve kutsama anlayışında kullanılmıştır. Tarihin çoğu döneminde ilgi odağı olan Güneşin yıl içindeki konumuna bağlı olarak kaynaklanan gün dönümleri ile ilişkili ritüeller yapılmıştır. Japon imparatorunun kadın atası olduğuna inanılan kami Amaterasu Mikoto, Güneş’le ilişkilendirilmiştir. Dişil bir kami olan ve Japonya’yı temsil eden Amaterasu Mikoto, “gökteki ışığı parlayan güneş” demektir.

Dağ

Kutsallık açısından çok önemli bir yeri olan dağlar, çoğu dinde dünyanın merkezi olarak geçmektedir ve bu açıdan tanrısal bir mekan olarak adlandırılırlar. Tanrı’nın kudretini ve ihtişamını simgeleyen dağlar, öbür tabiat fenomenleriyle yakından ilişkilendirilebildiğinden ötürü Şinto gelenekleri bağlamında oldukça önemli bir yere sahiptir.

Su

Nehirleri ve denizleri kapsayan oldukça çok geniş bir fenomen ve rüzgarları oluşturmakta olan temel bir güç olmasıyla bütün tabiat fenomenlerine kaynak olan bir özü simgelemektedir. Bu bağlamda Şinto geleneklerine kaynaklık eden doğal güçler, yani su, ağaç, rüzgar; birbirinden hiçbir şekilde ayrılamaz. Su, arınma ritüeli için kullanılır ve su olmadan arınma ritüeli yapılamaz. Su sirkülasyonu, Şinto kültüründe gizemli ve kutsal bir güç olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, hem iyileştirip besleyen bir unsur olup hem de sel olduğunda yıkıcı bir etki yaratabilmesiyle oldukça gizemli bir enerji olarak kabul edilmiştir. Wakauka No Mikoto, su unsuru ile ilişkilendirilen bir kamidir. Bu kami, hem su kamisi hem de nehir kamisi olarak bilinmektedir.

Ağaç

Yerin dibine kadar köklerinin salınmasıya, göğe dimdik yükselen gövdesiyle ve her mevsim kendisini yenilemesiyle çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çeken ağaç, hayat ve ebediliğin temsilidir. Kamilerin barındıkları kutsal yerler olarak betimlenmişlerdir. Bulundukları bölgenin kamisini sembolize ettiğine inanılan ağaçlar, Shinboku olarak ifade edilmişlerdir. Shinbokuların gövdelerinin etrafına Shimenawa denilen örgüler dolandırılarak o ağaçların bulundukları bölgelerin kamisine ait olduklarını belirtilmiştir. Bu örgüler, kaminin barındığı ağaçları diğer ağaçlardan ayırmak için kullanılmıştır.

Ateş

Isı ve sıcaklık kaynağı olmasından oldukça önemli bir tabiat fenomenidir. İnsanlar tarafından keşfedilmiş olması, ateşi diğer doğal fenomenlerden ayırır. İnsanlar tarafından keşfedilmesi, ısı ve ışık kaynağı olmasından dolayı ilahi bir özelliğe sahip olduğu düşünülür. Yani ateşin insanlar tarafından kazanılmış tabii bir güç olduğunu söylemek mümkündür. Ateşin kontrolden çıkıp doğurduğu felaketler sonucunda insanların ateşten korkarak tapmalarına sebep olmuştur, bunun sonucunda ateş, Şinto geleneklerinde kendine önemli bir yer edinmiştir. Japonya’nın iklimi sonucunda oluşan sık ormanlar için büyük bir tehdit olan ateşe zarar vermemesi için tapmaya ve ritüel geliştirmeye başlamışlardır. Ateş fenomeni ile ilişkilendirilmiş olan en temel ilahi varlık Kagutsuchi No Mikoto’dur.

Rüzgar

Antik dönemlerden beri mevsim rüzgarlarına maruz kalmış olan Japonya’da insanlar; çiftçilik, denizcilik gibi birçok faaliyette rüzgardan yararlanmışlardır. Günlük hayatta bu kadar çok kullanılan ve yararlanılan bir fenomen olması dolayısıyla Şinto mitolojisinde kendisine yer edinmiştir. Şinto mitolojisinde “rüzgar kamisi” olarak bilinen kaminin adı Shinatsuhiko’dur. Fuujin olarak da bilinmektedir. Antik dönemde iyi hasat vermesi için Shinatsuhiko’ya dua edilirken tayfun gibi tehlikeli rüzgarlar da çıkmasıyla Shinatsuhiko, Japonlar tarafından daha çok hastalık ve felaketle ilişkilendirilmiştir.

Şintoizm’de Tapınak (Jinja)

Jinja, Şinto tapınaklarına verilen addır. Japonca’da “jinja” kelimesi “tanrı evi” anlamına gelir. Jinjalar, Japonya’daki tüm yerel tanrıların buluşma noktasıdır ve bu tapınaklar insanlar tarafından türbe ziyaretleri, dualar, ayinler ve ibadetler için kullanılır. Jinjalar, yılın belirli zamanlarında düzenlenen festivallerde de önemli bir rol oynar. Bu festivaller Şinto’nun en önemli uygulamalarındandır ve halk tarafından coşkuyla kutlanmaktadır. Jinjalar, Japon toplumunun kültürel, tarihi ve dini mirasının önemli bir parçasıdır ve Japonya’nın dünya çapında tanınan sembollerinden biridir.

Jinjalar genellikle ahşap yapılar olarak inşa edilir ve Japon mimarisinin önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir. Bu tapınakların mimarisi doğa ile uyum içinde tasarlanmıştır ve birçok Jinja ormanlık veya dağlık alanlarda yer almaktadır. Jinjalar, içindeki Şinto objeleri ve sembolleri ile de dikkat çeker. Jinjalar Japonya’da halen aktif olarak kullanılmakta ve birçok kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Jinja’yı ziyaret etmek Japon toplumunda önemli bir sosyal ve dini uygulamadır ve ziyaretçiler burada dua etmek veya dileklerini kağıda yazarak duvara yazmak gibi ritüeller gerçekleştirirler. Japon toplumunun kültürel ve dini mirasının yanı sıra turizm endüstrisinde de önemli bir rol oynayan jinjalar, her yıl çok sayıda turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Şintoizm Tapınağı (Jinja)

Tapınak Kapısı (Torii)

Torii, Şinto tapınaklarının girişinde bulunan kutsal bir kapıdır. Japonca’da “torii” kelimesi “töre kapısı” anlamına gelir. Bu kapılar tapınağa girişi simgelerken aynı zamanda dünya ile kutsal alan arasındaki sınırı da temsil eder. Torii, genellikle ahşap veya taştan yapılır ve farklı çatı şekillerine sahip olabilir. En popüler olanı, iki dikey sütun ve üzerinde yatay bir çatı bulunan “Myojin” stilidir. Torii bazen boyanabilir veya işlenebilir ve Japonca yazıtlara veya sembollere sahip olabilir.

Torii, Şinto’nun temel inançlarından biri olan, tüm canlıların bir ruhu olduğu ve ilahi güçlerin doğanın her yerinde olduğu inanışıyla ilgilidir. Böylece Torii, tapınakların kutsal alanını ve dünyalar arasındaki sınırı belirler. Ziyaretçiler Torii aracılığıyla tapınağa girdiklerinde, dünyevi kaygılarını geride bırakırlar ve manevi bir arınma ve kendini yenileme sürecine girerler. Torii, Japonya’da halen aktif olarak kullanılmakta ve birçok kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Torii kapısını ziyaret etmek Japon toplumunda önemli bir sosyal ve dini uygulamadır ve ziyaretçiler burada dua etmek veya dileklerini yazarak duvara yazmak gibi ritüeller gerçekleştirirler. Torii, Japon toplumunun kültürel ve dini mirasının yanı sıra turizm endüstrisinde de önemli bir rol oynamakta olup her yıl çok sayıda turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Tapınak Nesnesi (Shimenawa)

Shimenawa, Şinto’nun kutsal nesnelerinden biridir ve genellikle Şinto tapınaklarında kullanılır. Shimenawa, Japonca’da “halat bağlamak” anlamına gelir ve bu iplerin, tanrıların güçlerinin tapınaklarından ayrılmasını engellediği söylenir.

Shimenawa genellikle pirinç kağıdı veya saman gibi malzemelerden yapılır ve tapınağın girişinin üzerine veya tapınağın içindeki türbenin etrafına asılır. İpli süs eşyaları genellikle kutsal ağaç kabuğu, ipek veya kağıt tabaklar, tüyler ve bazen kristaller veya boncuklar gibi diğer nesnelerdir. Bu süslemeler, tapınağı veya tapınağın içindeki tapınağı korumak ve tapınağı ziyaret edenlerin hayatından kötü ruhları uzaklaştırmak için konur. Shimenawa da bazen ağaçların etrafına sarılır ve ağaçlar kutsal varlıklar olarak kabul edildiğinden, ağaç ruhlarının tapınağa girmesini önlemek için kullanılır. Bu uygulama, Japonya’nın ormanlarına ve ağaçlarına saygı gösterilmesi gerektiği fikrine dayanmaktadır. Shimenawa, diğer Şinto kutsal nesneleri ile birlikte kullanılır ve tapınaklarda görülen diğer nesneler arasında “shide” adı verilen kağıt şeritler, “gohei” adı verilen özel bir nesne ve “tamagushi” adı verilen asa ritüeli bulunur. Bu nesneler, temel Şinto inançlarından biri olan doğadaki kutsal varlıklara saygı anlayışını yansıtmaktadır.

Tapınak Kağıtları (Shide)

Shide, Şinto dininde kullanılan kağıt şeritlerdir. Bu kurdeleler birçok Şinto tapınağında, Japon evlerinde ve Japon dini törenlerinde kullanılır. Shide, Şinto’nun temel inancı olan doğadaki ruhani varlıkları ve tanrıları korumak için kullanılır. Deri genellikle beyaz kağıttan yapılır ve üzerine siyah çizgiler çizilerek süslenir. Kağıt şeritler, tapınakların ve türbelerin etrafına veya girişlerine bağlanır. Gölgelerin sayısı ve boyutu, kullanıldıkları yere ve amaçlarına göre değişebilir.

Japonya’nın en önemli festivallerinden biri olan “Setsubun”da da gölgeler kullanılır. Setsubun, kışın bitişini ve baharın başlangıcını kutlamak için Japonya’da düzenlenen bir festivaldir. Bu festival sırasında insanlar evlerinin etrafında dolaşır ve kışın kötü ruhlarını arındırmak için Shideleri çanlarını kullanırlar. Şinto rahipler, dua okurken Shideleri ellerine alırlar. Deri kullanımı aynı zamanda Şinto’nun doğa ve insan arasındaki denge vurgusunu da yansıtır. Şinto’da doğa, insan ve tanrılar arasında bir bağ olduğuna inanılır ve bu bağın korunması gerektiği vurgulanır. Shideler, doğayı korumak ve insanlar ile tanrılar arasındaki ilişkiyi güçlendirmek için kullanılan bir semboldür.

Tapınak Bitkisi (Sakaki)

Sakaki, Şinto’da kutsal bir bitkidir ve Şinto tapınaklarında yaygın olarak kullanılır. Sakaki, kutsal bir aileye ait olan ve Japonya’nın çeşitli bölgelerinde doğal olarak yetişen bir çalıdır. Bu bitkinin yaprakları parlak yeşil, çiçekleri beyazdır. Şinto’da Sakaki, tanrıların himayesini sembolize eder ve ayrıca Şinto ritüellerinde çeşitli amaçlar için kullanılır. Sakaki, Jinja adı verilen Şinto tapınaklarının içinde ve dışında yaygın olarak kullanılmaktadır.

Sakaki bitkisi, Jinja ziyaretlerinde veya evde Şinto ayinlerinde kullanılır. Sakaki, doğanın kutsallığına saygı duyan ve doğa ile uyum içinde yaşamayı teşvik eden Şinto’nun önemli bir sembolüdür. Sakaki ayrıca birkaç önemli Şinto festivalinde de kullanılmaktadır. Örneğin yeni yıl kutlamalarında insanlar evlerine Sakaki dalları asarlar ve bu dalların kötü ruhları kovacağına inanırlar. Şintoizm inancında Sakaki bitkisi Japonya’da büyük önemini korumaktadır ve Japon kültüründe, özellikle Şinto’da önemli bir yer tutmaktadır. Japon toplumu, doğanın kutsallığına saygı göstermek için Sakaki ağacını kullanmaya devam etmektedir.

Tapınak Sembolü (Tomoe)

Tomoe, Şinto dininde kullanılan bir semboldür ve Japonca’da “geri” anlamına gelir. Bu sembol, bir daire içinde yarım daire veya kama şeklindeki üç tasarımdan oluşur. Bu yarım dairelerin her biri gökyüzünü, yeri ve insanları temsil etmektedir. Tomoe sembolü, Japon tarihi boyunca çeşitli amaçlar için kullanılmıştır. Bu sembol aynı zamanda eski Japon samuraylarının savaşta kullandığı sembol olarak da bilinmektedir. Samuray, düşmanlarını yenmek ve zafere ulaşmak için Tomoe sembolünü kullanmıştır.

Şinto’da Tomoe sembolü, ruhların döngüsünü ve doğanın döngüsünü temsil eder. Bu sembol, Şinto türbelerinde ve tapınaklarında sıklıkla kullanılır ve ayrıca tapınak ziyaretleri sırasında alınan kutsal yazılara da basılır. Tomoe sembolü aynı zamanda Şinto dininin temel inançlarından biri olan “yin” ve “yang” gibi karşıtların birliğini de temsil eder. Bu sembolün Japon kültüründe de önemli bir yeri vardır ve birçok Japon bu sembolü hayatlarının farklı dönemlerinde kullanmıştır. Tomoe sembolü, Japonya’nın kültürel mirasının önemli bir parçasıdır ve Japon sanatında sıklıkla kullanılır. Bu sembol sıklıkla kimono, porselen ve hatta modern Japon tasarımlarında görülür. Tomoe sembolü, Japon kültürünün zenginliği ve derinliği hakkında çok şey anlatır ve Japon toplumunun önemli bir sembolü olarak kabul edilir.

Tapınak Köprüsü (Shinkyo)

Shinkyo, Şinto dininde kullanılan önemli sembollerden biridir. Japonca’da “kutsal köprü” anlamına gelen Shinkyo, kutsal alanı dünyadan ayıran sınır olarak kabul edilir. Shinkyo’nun bu sınır işlevi, tapınağın kutsal alanı ile dünyevi dünya arasındaki ayrımı işaret eder. Shinkyolar, genellikle ahşap veya taştan yapılmış kemerli köprülerdir ve Şinto tapınaklarının girişlerinde bulunur. Bu köprülerin tasarımı, doğanın doğal unsurlarına göre inşa edilir ve çevredeki peyzajın güzelliğini vurgular. Shinkyolar, Japonya’nın turistik yerlerinden biri olarak kabul edilir ve ziyaretçilerin tapınağa girdiği yer burasıdır.

Shinkyo’nun bir diğer önemli işlevi de ruhsal açıdan önemli olan bazı noktalara erişim sağlamaktır. Tapınaktaki bazı türbeler sadece belirli rahipler veya dini liderler tarafından ziyaret edilebilir. Shinkyo Köprüsü sayesinde bu bölgeleri ziyaret edebilecek insan sayısı artırılır. Shinkyo, Şinto ritüellerinin önemli bir parçasıdır. Örneğin, birçok Şinto düğünü esnasında Shinkyo Köprüsü kullanılır. Bu ritüeller sırasında çift, dünyevi yaşamdan kutsal alana doğru hareket ederek köprüde yürür. Buna ek olarak, bazı Şinto festivalleri Shinkyo Köprüsü’nü kullanır ve ziyaretçiler dua etmek için köprüden geçerler. Shinkyo, Şinto dininin temel inançlarından biri olan doğanın ve kozmik güçlerin önemini yansıtır. Bu sembol, Japon kültürü ve turizminde önemli bir yer tutar ve Japonyanın dünyadaki ünlü simge yapılarından biridir.

Şintoizm’de Kutsal Metinler (Kojiki ve Nihongi)

Kojiki, Japonya’da yazılmış en eski eserlerden biridir ve “Kadim Olaylar Kitabı” olarak da bilinir. Eser, yedi yüz on iki yılda derlenip yazılmıştır. Kojiki, Japon mitolojisini, tarihini ve geleneklerini birleştirir ve Japon kültürünün temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Metin Eski Japonca yazılmıştır ve hiragana, katakana ve kanji karakterlerini içerir. Kitap, Japonya’nın ulusal kökeni ve kimliği hakkında bilgi vermektedir. Kojiki, Şinto dini inançlarına dayalı olarak yazılmıştır ve Japonya’daki resmi dini metin olarak kabul edilir. Metin, Japon edebiyat geleneğinde önemli bir yere sahiptir ve Japon edebiyatı üzerinde derin bir etkiye sahiptir.

Nihongi, Japonya’nın en eski resmi tarihi kaynaklarından biridir. Aynı zamanda “Japon Chronicle” olarak da bilinir ve Kojiki ile birlikte Japon tarihi üzerine iki büyük eserden biridir. Nihongi, Japon tarihi, mitolojisi ve kültürü hakkında derinlemesine bilgi sağlar. Metin, Kojiki’ye benzeyen eski Japon yazı dili Japonca’da yazılmıştır ve hiragana, katakana ve kanji karakterleri içerir. Yedi yüz yirmi yılda tamamlanan eserin birinci bölümü tanrıların doğuşunu, ikinci bölümü ise tarihi olayları anlatır. Nihongi, Kojiki ile birlikte Japon tarihini anlamak ve Japon kültürü ve geleneklerini anlamaya yardımcı olmak için önemli bir kaynaktır.

Şintoizm’de İbadetler

Tanrılar anlamında kullanılan kami, Şinto’da ibadet ve bayramların en önemli teması ve en temel unsurudur. Şinto tapınaklarına “kami’nin evi” anlamına gelen Cinca veya Miya denir. Bu mabetler genelde büyük bir yapı olsa da bazen bir sokak köşesinde bir apartman veya iş yeri içerisinde küçük bir kulübe şeklindedir. Gerektiğinde insanlar karşıdan karşıya geçerken veya bayramlarda selamlaşma şeklinde ibadetlerin yapıldığı bu yerlere giderler. Şintoizm’de ibadetler, aşağıdaki özellikler ve uygulamalarla karakterize edilir:

Tapınak Ziyaretleri: Şintoistler, kutsal olarak kabul edilen tapınaklara (jinja) ziyaretlerde bulunurlar. Bu ziyaretler, dua etmek, ruhları onurlandırmak ve temizlik ritüelleri gerçekleştirmek için yapılır.

Temizlik Ritüelleri: İbadet öncesi temizlik çok önemlidir. Şinto inancında, fiziksel ve ruhsal temizlik (misogi ve harai) önemli bir yere sahiptir. Bu, genellikle tapınak girişinde bulunan suyla yapılan bir arınma ritüeliyle başlar.

Dua ve Sunular: İbadetler sırasında, genellikle tanrılara (kami) dua edilir ve çeşitli sunular (yiyecek, içecek, çiçekler) sunulur.

Kutsal Nesneler ve Semboller: Torii kapıları, kutsal ağaçlar, taşlar ve diğer nesneler, tapınaklarda ve kutsal yerlerde bulunur ve onlara özel bir saygı gösterilir.

Festivaller ve Törenler: Şintoizm, yıl boyunca çeşitli festivaller (matsuri) ve törenlerle kutlanır. Bu etkinlikler, topluluğun bir araya gelmesini, tanrıları onurlandırmayı ve mevsimsel döngülerin kutlanmasını içerir.

Omikuji ve Amuletlar: Tapınak ziyaretçileri genellikle geleceklerini öğrenmek için fal kağıtları (omikuji) çekerler veya koruyucu amuletler (omamori) satın alırlar.

Doğa ile Uyum: Şinto ibadetleri, doğal dünya ile uyum içinde yaşamanın önemini vurgular ve doğa, Şinto inancında kutsal kabul edilir.

Şintoizm Destanları

Şintoizm ile ilgili destanlar, Japonya’nın en eski ve önemli edebi eserleri olan “Kojiki” ve “Nihon Shoki” (veya “Nihongi”) adlı metinlerde bulunur. Bu eserler, Japonya’nın mitolojik kökenleri ve tarih öncesi dönemleri ile ilgili destanları, efsaneleri ve tarihi olayları içerir.

Kojiki (Eski Olayların Kayıtları): 712 yılında tamamlanmış, Japonya’nın en eski yazılı metnidir. Japon yaratılış mitosunu, tanrıların (kami) hikayelerini ve Japon hükümdarlarının soyunun kökenlerini anlatır.

Nihon Shoki (Japonya’nın Kronikleri): Kojiki’den kısa bir süre sonra, 720 yılında tamamlanan bu eser, Japon tarihini ve mitolojisini daha detaylı ve sistematik bir şekilde anlatır.

Bu destanlar, Japonya’nın yaratılış mitosunu; gökyüzü ve dünya tanrıları, ilk imparatorlar ve kutsal varlıkların hikayelerini içerir. Aynı zamanda, Japonya’nın eski tarihini, kültürünü ve dini uygulamalarını anlamak için temel kaynaklardır. Şintoizmin temelleri ve öğretileri bu destanlarda yer alan mitolojik anlatılarla şekillenmiştir.

Koji-Ki’ye göre, orijinal erkek ve dişi ilkeleri çifttir, Çin’in Yin ve Yang ilkesine benzer şekilde, In ve Yo kozmik bir yumurtada uyurken yumurta çatlar, cennet ve dünya ikiye ayrılır ve yere su taşar. İlk tanrının adı Kuni-Toko-Tachi’dir ve yedi ilahi soydan sonra ilk insan çifti İzanagi ve İzanami ortaya çıkar. Sel suları çekilmeye başlayınca Pasifik Adaları ortaya çıktı ve ilk çift Onogoro Adası’na yerleşir. Çiftin çocukları Amaterasu, Tsuki-Yomi, Susano ve Kagu-Tsuchi’nin Japon kraliyet ailesinin ataları olduğuna dair Şinto inanışı, II. Dünya Savaşı bitene kadar Japon toplumu tarafından kesin bir şekilde kabul edilmiştir.

Şintoizm Tarihi

Japoncada saishi, genellikle “ibadet” anlamında kullanılsa da; ritüel, festival ve sunu gibi gelen olarak “dini uygulamalar” anlamına gelmektedir. Saishi kapsamında olarak yapılan uygulamalara saigi denir. İbadet anlamına gelen daha birçok farklı kelime olsa da, genel olarak Şintoizm’de ibadet anlamında kullanılan en genel isim saishidir.

Japonların hayatlarını doğayla iç içe olarak sürmesi, ibadet hayatlarını da tanrı anlayışlarını da şekillendirmiş ve ciddi bir şekilde etkilemiştir. Antik dönemlerden itibaren geçimlerini sağlamak için piriç yetiştiriciliği yapmışlardır ve bu sebepten ötürü pirinç üretimi açısından önemli olan güneş, rüzgar, su gibi tabiat fenomenlerine yükledikleri anlam incelendiği takdirde Şinto gelenekleri ve doğal fenomenler arasında derin bir bağlantı bulunduğunu söylemek mümkündür. Bundan dolayı Şinto inancında ibadet anlayışının doğadan bağımsız olabileceği düşünülemez. Çünkü kami denilen ruhsal üstün varlıkların doğadaki her şeye hayat enerjisi verdiğine inanılmaktadır.

Japonların tarihi serüveni incelendiğinde karşılaşılan yapı homojen bir yapı değildir ki zaten Japon adasının çevresinde bulunan diğer milletlerle olan etkileşimlerin ve Japon adasına gerçekleşen göçlerin, dönemin yerel inançları üzerine çok büyük etkisi olmuştur. Japon adasının Asya kıtasına bağlı olduğu kabul edilen dönemlerde Asya’nın kuzey ve güney kesimlerinden gelen göç dalgalarından sonra Kore’de, Mançurya’da ve Moğolistan’da keşfedilmiş olan el yapımı eserlerin, Japonya’nın erken zamanlarındaki eserlerle benzerlik gösterdiği gerçeği, Japon toplumunun kültürel ve etnik olarak eklektik bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Japon toplumunun geçirdiği tarihsel sürecin Şinto geleneğindeki ibadet algısına etkisi, Japonların etnik kökeninin şinto geleneğindeki ibadet algısına etkisinden daha fazladır.

Milattan önce 14.000 ila 300 yıllarında Japonya’da, döneme ismini veren Jomon toplumu bulunmuştur. Yerleşik bir hayata sahip olmayan Jomon halkının taşları kullanarak kesici aletler yapmaları ve avlanmaları gibi doğa ile etkileşime girdikleri faaliyetleri, zamanla korku ve saygıyı temelinde barındıran, doğal nesnelerin merkezde olduğu bir tür tapınma geliştirmelerine sebep olmuştur.

Jomon dönemi bittikten sonra Yayoi döneminde Japonlar göçebe bir yaşam tarzı benimsemişlerdir. Yerleşik hayat tarzına geçtikten sonra Japonlar, pirinç üretimi ile uğraşmaya başlayarak Şinto kapsamında yapılan birçok ritüelin temelini atmışlardır. Yayoi döneminden sonraki dönemlerde Japonlar, Daoizm, Konfüçyanizm ve Budizm gibi diğer dinlerden etkilenmiş olsalar da kendi dinlerinin inanışlarına sadık kalıp yayılmışlardır. Antik dönemde temeli atılan Saishi uygulamaları, sonraki dönemlerde gelişip çeşitlenmiştir.

Şintoizm’de ibadet etme geleneği, temel olarak dört aşamada gelişmiştir:

1. Doğayla bütünleşik yaşam tarzı ve pirinç üretimi
2. Tapınma objelerinden ilklerinin kilin ve taş kullanılarak ortaya çıkması
3. Sonradan gelişen Çin ve Kore’yle olan kültürel etkileşimler
4. Bu kültürel etkileşimlerin sonucunda oluşan toplumsal tabakalaşma ve Nara, Heian, ve Kamakura’da olan politik olayların olması

Hepsi tarihsel süreç çerçevesinde gerçekleşen bu aşamalarla Şintoizm inancındaki ibadet anlayışının tarihsel boyutunun gelişmesine sebep olmuştur.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Budizm Nedir? Budizm Nasıl Ortaya Çıkmıştır? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.