Osmanlı Tarihi

Hint Deniz Seferleri Nedir? Neden Başarısız Olmuştur?

Hint Deniz Seferleri nedir? Hint Deniz Seferleri, Osmanlı Devleti’nin 1538’den sonra Hint Okyanusu’nda gerçekleştirdiği dört ana seferdir. Bu seferlerde Portekiz ile savaşmıştır.

Bu yazımızda Hint Deniz Seferleri nedir? Hint Deniz Seferleri ne zaman, nerede, kim tarafından gerçekleştirilmiştir? Hint Deniz Seferleri nedenleri nelerdir? Hint Deniz Seferleri sonuçları nelerdir? Hint Deniz Seferleri neden başarısız olmuştur? Hint Deniz Seferleri’ni gerçekleştiren kaptanlar kimlerdir? Coğrafi Keşifler’in Osmanlı Devleti’ne etkileri nelerdir? sorularını yanıtladık.

Hint Deniz Seferleri Nedir?

Hint Deniz Seferleri ne zaman, nerede, kim tarafından gerçekleştirilmiştir? sorusunu yanıtlayalım. Osmanlı’nın, özellikle 1517 yılında I. Selim’in Mısır’ı ele geçirmesi sonucu, Portekiz ile yaşadığı askeri rekabetin artması; Osmanlıları yeni stratejiler geliştirmeye ve bu stratejiler doğrultusunda harekete geçmeye itmiştir. Bu bağlamda, Hint Denizi’ne düzenlenen dört seferden oluşan Hint Deniz Seferleri ortaya çıkmıştır. Seferler, Osmanlı Devleti tarafından Kanuni Sultan Süleyman döneminde düzenlenmiş olup Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu’nda gerçekleşmiştir. Bu bölgelerin yanı sıra Afrika’nın kuzey kıyıları ve Kızıldeniz de Osmanlı Devleti’nin deniz ticaretini Akdeniz’e çekmek amacıyla hakimiyet arttırdıkları bölgeler olarak Hint Deniz Seferleri sürecine dahil olmuşlardır. Seferlerden ilki Hadım Süleyman Paşa tarafından, ikincisi Piri Reis tarafından, üçüncüsü Koca Murat Reis tarafından, dördüncüsü ise Seydi Ali Reis tarafından yönetilmiştir. Her biri farklı bölgelerdeki farklı problemlere stratejik çözümler olmak üzere gerçekleştirilmesi tasarlanan seferlerdir.

Hint Deniz Seferleri Nedenleri Nelerdir?

Coğrafi Keşifler sonucu Portekiz, Ümit Burnu üzerinden Hindistan’a ulaşarak eski ticaret yollarının değişmesine sebep olmuştur. Osmanlı’nın hakimiyetinde olan Akdeniz ticaretini zayıflatan bu değişiklik üzerine Osmanlı Devleti, ticareti tekrardan Akdeniz’e yönlendirmek adına Hint Okyanusu’nda bulunan bazı stratejik bölgelere seferler düzenlemiştir. Bir yandan Kuzey Afrika’daki İspanyol kolonilerini ortadan kaldıran bir yandan da Mısır ve Kızıldeniz taraflarından Afrika’nın içlerine kadar ilerleyen Osmanlı Devleti, Hindistan’ın güneybatı sahillerine kadar etki oluşturmaya ihtiyaç duymuştur. Öyle ki “stratejik bölge” olarak belirlenen kısımlar da bu etki alanını oluşturmak adına yapılan stratejinin bir parçası olarak Hint Deniz Seferlerine zemin hazırlamışlardır.

Osmanlı’nın Portekiz’e karşı harekete geçiş biçimi olarak da tanımlayabileceğimiz Hint Deniz Seferlerinin bir başka nedeni ise Hindistan sınırları içerisinde bulunan bazı küçük İslam devletleri ile Sumatra’da bulunan Açe İslam Sultanlığı’nın Portekizlilere karşı yardım istekleri üzerine gelişmiştir. Böylece ortak bir inanca sahip olan devletler arasındaki dayanışma, Osmanlı Devleti’nin Portekiz’e karşı olan hareketlerine bir meşruluk getirmiştir.

Hint Deniz Seferleri Sonuçları Nelerdir?

Hint Deniz Seferleri sonucu; Osmanlı Devleti, Portekiz’i bölgeden tamamen uzaklaştırma ve Akdeniz ticaretini tam anlamıyla eski haline döndürme amaçlarına ulaşamamıştır. Fakat iki amacın da kısmen gerçekleştirildiği sonucuna varmak, Portekizlilerin ticaretinin de Hint Deniz Seferleri sonucu zarar gördüğü noktasını göz önünde bulundurduğumuzda mümkündür. Öyle ki Osmanlıların mücadeleyi bırakmama konusunda ısrarcı olması ile Portekizlilerin süreç boyu rahat hareket etmesi engellenerek ticari faaliyetlerine darbe vurulmuştur. Buna ek olarak Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nda gerçekleştirilen mücadeleler sonucu Osmanlı Devleti, hakimiyeti altında olan eski ticaret yollarının önemini korumasını sağlamıştır. Bu durum, Kızıldeniz ve Basra bölgelerinin önemli noktalarında hakimiyet elde etmiş Osmanlı Devleti’nin XVI. yüzyıl itibariyle Akdeniz ticaretini tekrardan eski parlak günlerine döndürmesine imkan sağlamıştır. Ayrıca seferlerin bir başka sonucu olarak Aden kıyıları, Eritre, Yemen ve Habeşistan’ın kuzeybatı kısımları Osmanlı tarafından ele geçirilmiştir.

Hint Deniz Seferleri Neden Başarısız Olmuştur?

Hint Okyanusu’nda Osmanlı Devlet’nin Portekiz’e karşı yaptığı ve Hint Deniz Seferleri kapsamında gerçekleştirilen savaşların kaderinin belirlenmesinde dönemin ve tarafların sahip olduğu gemicilik teknolojisi oldukça etkili olmuştur. Osmanlı Devleti, kürek gücüne dayanan kadırgalara sahiptir ve bu donanım dar sularda büyük başarılar elde edilmesine sebep olmuştur. Öte yandan Portekizliler, rüzgâra uygun ve iyi silahlanmış kalyonları sayesinde açık denizlerde avantajlar sahibi konumda olmuşlardır. Genele bakıldığında Portekiz donanmasının üstünlüğü şeklinde yorumlanan bu durum, seferler sonucu Osmanlı Devleti başarısız olmasının temel sebeplerinden biri olarak tarihte yer almıştır. Zira gerçekleştirilen seferlerin çoğunda dar sular yerine açık denizlerde mücadeleler verilmiştir.

Hint Deniz Seferleri Hakkında Bilgi

Hint Deniz Seferleri’ni gerçekleştiren kaptanlar kimlerdir? Hint Deniz Seferleri kaç tanedir? sorularını yanıtlayalım. Hint Deniz Seferleri, dört farklı bölgede dört farklı komutanın yönetiminde gerçekleştirilen hareketlerden oluşmuştur.

Birinci Sefer

Bu dört seferden ilki, Akdeniz’de büyük bir donanmaya sahip olan Osmanlı Devleti’nin, donanmasını Kızıldeniz’e geçirememesi sonucu 76 parçadan oluşan yeni bir donanma yaptırarak Kızıldeniz üzerinden Hindistan’a geçmesiyle başlamıştır. Bu dönemde Hint kaptanlığına atamış olan Hadım Süleyman Paşa donanmanın kaptanlığını yapmıştır. İlk olarak Yemen’de bulunan Aden adlı bölgeyi ele geçirmiştir. Sonrasında ise Arap Yarımadası ve İran’ın güney kıyılarını takip eden Hadım Süleyman Paşa, Hindistan’a ulaşmıştır.

İkinci Sefer

İkinci sefer, Piri Reis kaptanlığında gerçekleşmiş ve Süleyman Paşa’dan sonra tekrardan Kızıldeniz’e hakim olmak için hareket geçen Portekizlilere karşılık verme amacıyla başlamıştır. Böylece Piri Reis 1551 yılında yeni bir donanmayla Kızıldeniz’e açılmıştır. Umman’ın limanı Muaskat’ı ele geçirerek bölgedeki Portekiz faaliyetlerine son vermiştir. Ardından Hint Okyanusu’na doğru yol alan Piri Reis, Basra körfezinde konumlanmıştır. Halkı Müslüman olmasına rağmen 1507 yılından itibaren Portekiz egemenliğinde olan Hürmüz Adası’nı yağmaladı. Hürmüz Adası’ndan sonra Basra’da bir zaferi hedefleyen Piri Reis, buraya güçlü bir Portekiz donanmasının geldiğini öğrenip donanmasını bölgede bırakarak kendisine ait üç gemi ile geri dönmüştür. İstanbul tarafından büyük bir tepkiyle karşılanan bu durum Piri Reis’in görevden alınmasına ve Mısır’a döndükten iki sene sonra padişahtan gelen bir emir ile idam edilmesine sebep olmuştur.

Üçüncü Sefer

Hint Deniz Seferleri’nin üçüncüsü, 1552 yılından sonra Piri Reis’in yerine Hint kaptanlığına atanan Koca Murat Reis tarafından komuta edilmiştir. Bu seferin düzenlenmesinin ana nedeni; Basra tarafında sıkışmış olan Piri Reis’in terk ettiği donanmayı güvenli bir şekilde Kızıldeniz’e geri çekmektir. Bu doğrultuda Koca Murat Reis ilk olarak Basra’ya gitmiş ve burada onardığı 18 kadırga ile tekrardan denize açılmıştır. Akabinde 25 kadırgadan oluşan Portekiz filosu ile karşılaşmış ve bu filoyu gerilemek mecburiyetinde bırakmıştır. Ancak bu durum bile Portekiz’in Hint Okyanusu’ndaki hakimiyetini tamamen sonlandırmaya yetmemiş ve Murat Reis Osmanlı donanmasını geri getirememiştir. İstanbul tarafından net bir başarısızlık olarak algılanan bu durum sonucunda Koca Murat Reis de görevinden alınmıştır.

Dördüncü Sefer

Dördüncü ve son seferin kaptanlığını, 15 parça olarak kalmış donanmayı Kızıldeniz’e indirmekle görevlendirilmiş Seydi Ali Reis üstlenmiştir. Seydi Ali Reis donanmayı Basra’dan çıkarmayı başarmış ve Arabistan Yarımadası’nı oluşturan hattı takip ederek geri dönmeye başlamıştır. Yol üzerinde onlarla savaşması için gönderilen iki Portekiz donanmasını atlatan Seydi Ali Reis yönetimindeki Osmanlı Donanması, Tufan-ı fil adı verilen şiddetli bir fırtınaya yakalanarak altı adet gemiyi kaybetmiştir. Fırtına sonrası doğuya sürüklenen Seydi Ali Reis, kalan dokuz gemi ile birlikte Hindistan’a gitmiştir. Elindeki 6 tane harap olmuş gemi ile geri dönüşünü deniz üzerinden yapamayacağı kanaatine vararak kara üzerinden bir dönüş planı hazırlamıştır. Seydi Ali Reis’in 1555 yılında Gücerat’ın başkenti Ahmetabat’a ve Delhi’ye giderek buradaki şahların destekleriyle başladığı dönüş yolu, 1557 yılında Osmanlı topraklarına varmasıyla sona ermiştir.

Coğrafi Keşifler’in Osmanlı Devleti’ne Etkileri Nelerdir?

Coğrafi Keşifler’in çıkış noktası; Osmanlı Devlet’nin Akdeniz’e hakim olması sonucu ticaret faaliyetleri Türklere bağlı olan Avrupa’nın, kendisine yeni ticaret yolları ve ekonomik kaynaklar elde etmek amacıyla harekete geçmesidir. Coğrafi Keşifler’in bu amaca yönelik ulaştığı başarılar, başta Amerika kıtasının keşfi ile orada bulunan gümüşün ekonomik dengeleri alt üst etmesi olmak üzere, varlığından daha önce haber olunmayan birçok ekonomik kaynağın Avrupa’nın eline geçmesine sebep olmuştur. Bu durum Osmanlı Devleti’nin ekonomisinde doğrudan bir çöküşe sebep olmasa da ekonomik anlamda güçlenen Avrupa’nın gerisinde kalınması, Osmanlı Devleti için ekonomik zorlukların başlamasına zemin hazırlamıştır. Ayrıca Coğrafi Keşifler sonucu yeni ticaret yollarının keşfi ve keşfedilen bu yolların Avrupa’nın eline geçmesi, Osmanlı’nın kontrolünde olan ticaret yollarındaki ticareti azaltmıştır. Buradan elde edilen vergilerin miktar bakımından eski miktarına ulaşamamasına sebep olmuştur. Yine Coğrafi Keşifler sonucu denize açılınması ve buna bağlı olarak Osmanlı hakimiyetinde Akdeniz Limanlarının önem kaybetmesi de Osmanlı için uzun vadede oldukça büyük bir ekonomik kayba yol açmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.