Cumhuriyet TarihiOsmanlı Tarihi

Türkiye’de Tarih Öğretimi (Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi)

Halk içinde ortak bir tarih algısı oluşturma gereksinimi moderndir. Ortak bir tarih algısı oluşturmak ise sistemli olarak en verimli biçimde tarih dersinin zorunlu eğitime konulması ile gerçekleşmiştir. Batılı modern trendlerin Osmanlı’ya da sıçraması ile Osmanlı hem kendi ideallerini yaymak için hem de doğrudan doğruya Batı karşısında bir kimlik oluşturmak için bu toplumsal mühendislik silahını kullanmıştır. Ancak modernliğin ithal edildiği Osmanlı Devleti’nde toplum algısını belirleyecek tarih öğretimi değiştirilmek, oynanmak zorunda kalmıştır.

Bu yazıda 2. Meşrutiyet sonrasında ve Cumhuriyet dönemindeki tarih öğretimi üzerine olan değerlendirmemizi sunacağız. Bu değerlendirmeyi yaparken öncelikle o zamanın tarih öğretimini özgül yapan nedenleri ve de kendisi üzerine konuştuktan sonra iki tarih öğretim biçimini kendi aralarında kıyaslarken eksikliklerini ve amaçlarına uygun düşüp düşmediklerini anlamaya çalışacağız. Bu dönemlerin tarih öğretimlerini anlayabilmek için tarih öğretiminin Osmanlı Devleti için ortaya çıkışını da ayrıca inceleyeceğiz.

Osmanlı Devleti’nde Tarih Öğretimi

Devlet-i Aliyye’de tarih dersi 1869’da Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile ilkokul seviyesinde öğretilmeye başlanmıştır. Sultan Abdülhamid devri boyunca anlatım hanedan merkezli, Osmanlıcı ve İslamcı olmuştur. Ancak inceleyeceğimiz döneme yaklaşırken, 2. Meşrutiyet’in ilanı ile İttihat ve Terakki dolaylı iktidarı tarih öğretiminin ideolojisini – resmi ideolojiyi- değiştirmiştir. Hanedan merkezli tarih anlatımı yerini “Türk” öznesi merkezli anlatımlara bırakmıştır. Bu değişimin nedeni hem Batı uygarlıklarının Doğu’yu çağdaşlıktan itmeye çabası hem de dünyadaki ulus devlet olma trendinin Osmanlı Devleti üzerinde bıraktığı baskı olabilir. Bu baskının incelenmesi neden tarih anlayışının 2. Meşrutiyet sonrasında daha ulusal bir temele yanaştığını anlatabilir. Öte yandan bunun üzerinde Cumhuriyet dönemi tarih anlayışını incelerken daha fazla duracağım. Bu noktada elimizde olan 2. Meşrutiyet öncesinde ve sonrasında tarih öğretimi biçiminin devlet eliyle dünya koşullarına göre değişime uğradığıdır. Bu değişim 2. Meşrutiyet sonrasında tarih öğretimini hanedan merkezli olmaktan çıkarıp “Türk” merkezli hale getirmiştir.

Cumhuriyet Dönemi Tarih Öğretimi

Cumhuriyet’in tarih anlayışına baktığımızda Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden marjinal bir farklılık göstermez. Daha doğrusu, beklenen değişikler haricinde mantıki çerçevesinde herhangi bir oynama yapmaz. Bu dönemin tarih anlatımı için yapılan araştırmalar daha fazlalıkta olmakta olup, tarih anlatımındaki bu değişim isteğinin 2. Meşrutiyet’ten süregelen -süregetirilmek zorunda olan- olduğu söylenebilir. Neticede Cumhuriyet’in kuruluş zeminini de 2. Meşrutiyet zamanının bütünsel koşullarında aramak mümkündür. Cumhuriyet döneminin 2. Meşrutiyet sonrası dönemden başlıca farkını 2. Meşrutiyet’in hem siyasal hem de olanaksal olarak sekteye uğratılması oluşturur. Bu fark nedeniyle Cumhuriyet döneminde 2. Meşrutiyet değerlerinin kurumsallaştırıldığını ve istenilen tarih anlayışının aynı amaçlar uğruna formüle edilebildiği görülür. Bu formülün başlıca unsurları Türkçülük ve “Milli Devlet” fikirleridir. Toparladığımızda Türk Tarih Tezi’nin ve genel olarak Cumhuriyet dönemi tarih anlayışının açık bir biçimde dünya trendlerinin bir ürünü olduğunu ve aynı trendlerinin daha erken ve başarıya imkan bulamamış halinin 2. Meşrutiyet tarih anlayışı olduğunu çıkartabiliriz.

Tarih Öğretimi Nedir?

Değerlendirmemizi tam anlamıyla ortaya koymadan önce şu ana kadar ortaya konulanları toparlamak niyetindeyiz. Tarih öğretiminin varoluşu doğrudan doğruya politiktir. Bu öğretimin politik olduğunu hem Osmanlı’da ilk uygulanma sebebinden, hem de iktidar değişimi ile tarih öğretiminin değişiminin paralelliğinden çıkartabiliriz. Bunun yanında Devlet-i Aliyye’nin etkisinde bulunduğu koşullar Cumhuriyet dönemine de taşmıştır: tarih öğretiminin siyasal bir araç olduğunu ve de 2. Meşrutiyet dönemi ve Cumhuriyet döneminin benzer tarih anlayışlarına sahip olduğunu gözlemlediğimizde bu tarih anlayışlarını ortaya çıkaran koşulların da benzer olduğunu çıkartabiliyoruz.

Ek olarak yalnız tarih anlayışı böyle bir geçişi işaret etmez, süregelen temel değerlere ve aynı zamanda Cumhuriyet’te eksik olan ancak 2. Meşrutiyet’inin ilanı sırasında çıkan vergi isyanlarıyla reformcu gruba halk desteğini gördüğümüzde, Cumhuriyet doğal bir sürecin içine oturmuştur. Böylelikle 2. Meşrutiyet ile Cumhuriyet arasındaki temel farklılığın belirli bir süreç eksikliği olduğunu iddia edebiliyoruz. Gerçekten Cumhuriyet dönemi tarih anlayışının referans noktası olarak Türk Tarih Tezi’ni incelediğimizde bu tezin hem iç stabiliteye hem de dış pazarda yeni Türkiye’nin imajını iyileştirmek amaçları olduğu söylenebilir. Lakin imaj kaygısı Tercüme Bürosu’nu kuruluşu ile 2. Abdülhamid’e kadar izlenebilir. Öte yandan iç kaygılardan nasıl kurtulunacağı esasında farklılığı oluşturur.

Tarih Öğretimi ve İktidar İlişkisi

Nihayetinde tarih öğretiminin en temelinde bir araç olduğu ve bu aracın kullanımının Tanzimat sonrasında ve 2. Meşrutiyet sonrasında köktenci bir biçimde değiştiği sonucuna varılabilir. Bu noktada Tanzimat’ı 2. Meşrutiyet’ten ayıran en önemli nokta Tanzimat sonrası dönemde hanedan dışı tarih anlatımının sakıncalı olduğudur. Bu dönemde dünya tarihi anlatılmaz çünkü ulus devlet olmak, milliyetçilik, ayrışmacılık gibi adlandırabilecek akımların teşvik edilmesi Osmanlı Devleti tarafından istenmeyen bir durumdur. Tanzimat sonrası dönem tarih öğretiminde sadece ve sadece hanedan-devlet anlatılarak bir aidiyet kazandırılması hedeflenirken 2. Meşrutiyet sonrası aidiyet merkezi Türkçülük olurken tarih öğretimi sislendirme politikasına girmiştir. Demek oluyor ki devlet dünya tarihini parça parça ve kendine yarar sağlayacak şekilde anlatmıştır.

İki dönem için de ilgi çekici bir nokta ise, bu dönemlerdeki tarih kitaplarının Fransız tarihçilerinin çevirisi olmasıdır. Şark odaklı olmayan tarihçileri şark odaklı daha da özel olarak Türk odaklı yapmaya çalışmak ise toplama bir tarih oluşturmuştur. Bu da günümüze değin izlerini sürebildiğimiz Türk ve milli kahramanlık mitlerine dönüşmüş ve bu dönüşüm özündeki zorlamalık gereği kanıtsız iddiaları halk nezdinde yaygınlaştırmıştır. Bu durumda bu tarih anlatım biçimini değerlendirirken görülen en büyük handikap bu tarih öğretiminin tarihi kirletmesidir. Öte yandan kısa dönemli faydaları oldukça boldur ki bunların en başında Türkiye’nin çalkantılı da olsa devamlılılığı gelmektedir. Ancak çatısı Türklük olan bu milli devlet, tarih öğretimi de bu kulvarda olduğundan daha liberal bir anlayışa mahal vermeyerek ulus devletlere parçalanmayı da zorunlu kılar.

Tarih Öğretiminin Amacı Nedir?

Günümüz Türkiye’sindeki hak arayışları bir asır önce Cumhuriyet’i kuran rejimin günü kurtarma kaygılarının doğrudan sonuçlarıdır. Öte yandan Tanzimat sonrası tarih öğretimi kendi amaçlarına denk düşememiştir. Bu tarih öğretim tarzı devlet içi birliktelik sağlamak gayesine sahip iken kendini yücelten ve dünya devinimlerine uzak kalan bir müfredat içinde realist olmayan bir izolasyon sağlamaya çalışmıştır. Ancak bu izolasyon halk tarafından kırılmasa bile aydın kesim tarafından kırılmış ve halkın devlet eli dışında bilinçlendirilmesine ve güdülmesine bir noktada katkısı bulunmuştur.

Burada tekrardan üzerinden geçilmesi gereken nokta ise tarih öğretiminin etkilerinden çok da elle tutulur bir şekilde bahsedemeyeceğimiz, ancak tarih öğretiminin şekillenmesinde iktidarın kendini sürdürmek isteğinin temel olduğu, ve çok daha kesin bahsedilebileceği. Öte yandan tarih öğretim politikaları iktidarın genel politikasına karşın da önemli ipuçları sunuyor olabilir. Bu durumda tarih öğretiminin sonuçları bir noktaya kadar iktidarın hem dış güçlerle hem de iç muhalefetle rekabetinin bir göstergesi olabilir. Bu yazıda, Tanzimat sonrası tarih öğretimi referans alınarak 2. Meşrutiyet ve Cumhuriyet tarih politikalarının değerleri ve bunların ne gibi somut sonuçlar doğurduğunu göstermeye çalıştık.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Tarih Dersinin Amaçları Nelerdir? Tarih Neden Öğretilir? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.