Dünya TarihiOsmanlı Tarihi

Siyonizm Nedir? Siyonist Kimdir? Ünlü Siyonistler

Bu yazımızın amacı siyonizm kavramının ne olduğunu açıkladıktan sonra gelişiminde rol oynayan düşünürleri tanıtmaktır. Siyonizmin düşünür öncülerinin hayatları ve bunların siyonizme etkilerini inceledik. Siyonizme öncü olan düşünürler ve siyonistler kimlerdir?

Siyonizm Nedir?

Günümüzde dünya üzerinde sayısız ideoloji ve düşünce akımı bulunuyor. İnsanları bir amaç doğrultusunda bir araya getirmek, bir gayenin peşinden götürmek için ortaya çıkan ideolojiler toplulukların ve insanların yönetilmesinde çok önemli yer tutarlar. İnsanların inançlarının ve değerlerinin bir noktada birleştiği, benzer menfaate sahip olanların bu değerler doğrultusunda bir araya getirilmesi için ideoloji adlı kavramın oluşturduğu çatı çok değerlidir. Birbirlerine benzer olanları benimseyen insan yapısının da bir ürünü olan bu birleşme dünya tarihini şekillendiren olayların ve toplumların kaderlerinde büyük rol oynamıştır. Aynı dine inanan insanlar, aynı ırktan gelen insanlar, aynı bölgede yaşayan insanlar, benzer düşünce yapısına sahip olan insanları birleştiren çatı olan ideolojilerden birisi de siyonizmdir.

Siyonizm 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış bir ideoloji ve siyasal harekettir. Dünyanın etrafından Yahudilerin tek bir ulus oluşturarak kendi özgürlüğüne sahip bir devlet oluşturup İsrail Toprağı’nda (Eretz-Israel) egemen olmak, oluşumun ana gayesidir. Kelimenin kökü olan “Siyon”, zamanla kendi topraklarından ayrılan ve diğer ulusların arasına karışan Yahudilerin bir gün kendi vatan ve topraklarına dönme hasretlerini belirtir.

Siyonist Kimdir? Ünlü Siyonistler

Siyonist özetle siyonizm düşüncesini benimsemiş kişi demektir. Yani Filistin’de bağımsız bir Yahudi devleti kurma düşüncesini benimseyen, olay ve olguları Yahudilerin amaçlarına ve çıkarlarına göre değerlendiren kişilerdir.

Siyonizm kavramı daha sonra açıklanacak olan üç faktörden dolayı çıkmış olan, farklı bölgelerdeki Yahudilerin hedef olarak organize bir şekilde, kendilerinin olarak kabul ettikleri Eretz-Israel’e dönüş hareketlerini belirtmek için ortaya çıkmıştır. Bahsettiğimiz üç faktör ise şöyle gelişmektedir: o dönemde yükselen milliyetçilik akımı, Mesih’in çağrısı ve gittikleri yerlerdeki zulümler ve katliamlar. Dünyanın her yerinde yükselmekte olan milliyetçilik akımı, büyük imparatorlukların içindeki azınlıkları ayaklandırmıştı.

Bundan etkilenen Yahudi düşünürler ve felsefeciler de kendi topraklarında kendi kaderlerini kendilerinin çizmeleri gerektiğini düşünürler. Bunun yanısıra, çok eskilerden beridir, topraklarından ayrılmış olan Yahudilerin günün birinde yurtlarına dönüp yerleşme özlemleri vardır. Bu özlemi edebi metinlerinde, kültürlerinde hep var ermişlerdir. Kendi kaderlerini çizme arzuları ve vatan özlemleri ile beraber bir de bulundukları topraklardaki unsurlar da onları bu siyonizm düşüncesine itmiştir. 19. yüzyılın sonlarında gelişen olaylarla beraber bulundukları ülkelerin yönetimlerinden bekledikleri eşitlik ve hakları alma şanslarının çok düşük olduğunu gören bazı önde gelenler, artık Yahudilerin kendilerine bırakılmış olan topraklarına gidip kendi egemenliklerini kurma konusunda bir düşünceye girmişlerdir. Bu düşünceye birçok Yahudi düşünürü hemfikir olmuştur. Judah Alakalai, Zvi Kalischer, Moses Hess, Peretz Smolenskin ve Eliezer Ben Yahuda bu düşünürlerden bazılarıdır.

Judah Alkalai Kimdir?

Judah Ben Solomon Chai Alkalai 1798 yılında o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesi altında bulunan Bosna Hersek’in Sarajevo şehrinde dünyaya gelmiştir. Eğitimini Bosna Hersek ile aynı şekilde Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesi altında olan Kudüs’te farklı hahamlar tarafından yahudi mistisizmi üzerine almıştır. 1825 yılında daha sonrasında hahamı olacağı Sefaradların (15. yüzyıla kadar İspanya ve Portekiz’de yaşayan ve sonra göç eden Musevilere verilen ad) öğretmeni olmuştur. Belgrad’da öğretmen ve daha sonra haham olarak çalışıyorken, bölge yükselen milliyetçi akımların etkisi altındaydı. Bu etkiler daha sonra Sırbistan’ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılması ile sonuçlanmıştır. Bu olaylara şahit olan Alkalai’ın gelecekte gelişecek olan siyonist düşünce yapısı da bu ayrımdan fazlasıyla etkilenmiştir. Avrupa’da Balkanlar’da yaşamını sürdüren Alakalai, 1852 yılında Londra’da İsrail Toprağı’na Yerleşim Derneği’ni kurarak siyonizm akımının ilk aktif adımlarından birini atmıştır. 1871 yılında yine benzer bir yapıda dernek kuran Alakalai, 1874 yılında Kudüs’e taşınır ve 1878 yılında vefat eder.

Judah Alkalai için soyut olan Mesih kavramını somut hale getirmede ilk adımları atmış kişi denebilir. Dünya üzerinde farklı yerlerde yaşayan Yahudilerin birleşip tek bir ulus olabileceği düşüncesini benimsemiş olan Alkalai, milliyetçi hareketlerin ışığında, Yahudilerin ulusal yazgısının tekrar birleşip sürgünden dönüşleri oluşu olduğunu düşünmüş ve bunu yaymak için çalışmıştır. Gelenekçi hahamların aksine modernist bir düşünce yapısına sahip olan Alkalai, her Yahudi için şart olan kendi benliğe dönüşün yanısıra toplu olarak benliğe dönüşün ve ulusal toprağa dönüşün de Yahudiler için şart olduğunu düşünmüştür.

Judah Alkalai bu toprağa dönüş için ise güçlü varlıkların ağırlık koyması gerektiğini savunmuştur. Özellikle cinayetle suçlanan Şam Yahudi cemaatinin iki güçlü yahudi, Sir Moses Montefiore ve Adolphe Crémieux, tarafından kurtarılması onu çok etkilemiştir. Dünyanın farklı yerlerinden ulusal toprağına dönen yahudilerin oluşturacağı devletin bu güçler tarafından desteklenmesi ve diğer ülkeler tarafından tanınmasının olmazsa olmaz olduğunu savunmuştur. Alkalai’ın bu düşünceleri daha sonraları gelecek düşünürlere bir ilham kaynağı ve siyonizmi gerçekleştirmede ilk basamak olmuştur.

Zvi Hirsch Kalischer Kimdir?

Zvi Hirsch Kalischer 24 Mart 1795 yılında şu anda Polonya’da Leszno olarak adlandırılan, Prusya’nın Posen şehrinde doğmuştur. Birçok etkenden ötürü hahamlığı kaderi olarak gören Kalischer eğitimini Talud kitabi üzerine Lissa’lı Yakup ve Posen’lı haham Akiva Eiger’den almıştır. Evlendikten sonra eğitmenlerini bırakıp önce Thorn’a taşınmıştır, daha sonra Prusya’ya dönmüştür ve sonra hayatının gerisini geçireceği Polonya’nın kuzeyinde yer alan Torun’a taşınmıştır. Torun’da Yahudi cemiyetinin işleriyle yoğun bir şekilde ilgilenmiştir ve 40 yılı aşkın süre hahamların cemiyetinin ofisinde çalışmıştır. Hayati değerlerden uzaklaşmış bir yapıya sahip olan Kalischer, işlerinin karşılığı olan ücretleri hiçbir zaman kabul etmemiştir. Karısı ikisi için az da olsa para kazanmış ve geçimlerini sağlamıştır.

Judah Alkalai’ın aksine ortodoks geleneksel yapıya daha sadık olan Kalischer, aynı zamanda da zamanın gelişmelerini de göz ardı etmemiştir. Cemiyetler hahamlık yapmayı reddeden ve düşünce sürecine yönelen Kalischer, kendi zamanının en önemli yükselen değeri olan milliyetçilik akımını yakından takip etmiştir. Fransız Devrimi’nin uzmanı haline gelmiştir. Bu da onun düşünce yapısını fazlasıyla etkilemiştir. Alkalai ile benzer şekilde, Kalischer de Yahudi ulusunun yeniden birleşmesi için güce sahip olan önemli Yahudi kişilerin ve grupların sürece dahil olması gerektiğini savunmaktadır.

Kendisi bir haham olan Kalischer, uzun zamanlardır kendi topraklarından uzak olan Yahudiler için kurtuluşun kendi devletlerini kurmak olduğunu belirtir. Tarımsal bir yapı üzerine kurulu olacak olan devlet ile doğal kurtuluşa erişecek Yahudiler için daha sonra tanrının müdahalesi ile de “doğaüstü” kurtuluşun geleceğini savunur. Alkalai ile beraber yaşadıkları dönemi yakalamış ve yaşanan gelişmelerin ışığında kendi toplumları için bir çıkış yolu ve ilerisi için bir ışık yakan Kalischer, yaşadığı zamanda anlaşılabilmiş insanlar değillerdir. Fakat düşünceleri onlardan sonra gelecek siyonizm öncülerine yol gösterecektir.

Moses Hess Kimdir?

Moses Hess 1812 yılının Haziran veya Ocak ayının 21’inde o zamanlar Fransa kontrolünde olan Bonn şehrinde doğmuştur. Gençliğinde ileri düzeyde din eğitimi almış olsa da daha sonraları Bonn Üniversitesinde felsefe eğitimi almıştır. Sosyalizmin ilk destekçilerinden olan Hess aynı zamanda siyonizmin de öncülerinden biridir. Muhabir olarak bir gazetede çalışan Hess, Paris’te yaşanıştır. İşteki bağlantıları sayesinde Karl Marx ve Friedrich Hegel’in iş arkadaşı ve yoldaşı olmuştur. Ancak daha sonraları Karl Marx ve Hegel ondan ayrılmış ve yarı yolda bırakmışlardır. Komünizm sisteminin bastırılmasıyla beraber geçici olarak İsviçre ve Belçika’ya kaçan Hess, 1875 yılında Paris’te ölmüştür. Vasiyeti üzerine de Yahudi mezarlığına gömülen Hess’in vücudu, 1961’de diğer sosyalist yahudi düşünürlerle beraber İsrail’e taşınmıştır.

Bir felsefeci olan Hess, gençliğinde Yahudileri incelediğinde, bulundukları konumlara uyum sağlamış ve kanıksamış olduklarını belirtmiştir. Fakat yaşanan milliyetçi gelişmeler ve ezilen ulusların kendi bağımsızlıklarını kazanmaya başlamasıyla tamamen düşünce yapsını değiştirmiştir. Yahudilerin de kendi bağımsızlığını kazanan bu uluslar içerisinde yer alması gerektiğini savunmuştur. Ezilen her ulus için yeniden diriliş ve kurtuluşun birinci evresinin ulusal birleşme ve bir devlet yapısı oluşturmak olduğunu savunan Hess, Yahudilerin de azalan dini yanlarının tekrar güçlenmesi ile beraber oluşan ruh ile bir devlet kurmanın olmazsa olmaz olduğunu düşünmüştür. Kurulacak devletin her alanda gelişip, sosyalist bir düşünce yapı ile yönetilmesi gerektiğini düşünen Hess, şüphesiz ondan sonra gelecek kişiler için güçlü bir ilham kaynağı olmuştur.

Peretz Smolenskin Kimdir?

Peretz (Peter) Smolenskin 1842 yılında Rus İmparatorluğu’nun Smolensk şehrinde doğmuştur. Sıkıntılı bir çocukluk geçiren Smolenskin, ağabeyinin Çar’ın ordusu tarafından ele geçirilişine şahit olmuştur. Daha sonra henüz 11 yaşındayken haksız bir şekilde bir suçlanan firari babası da ölmüştür. 12 yaşındayken dini bir okulda okumak için evden ayrılmıştır. Gençliğinde Rusça öğrenmiş ve laiklikle alâkalı okumalar yapmıştır. Eğitiminden sonra Güney Rusya’ya seyahat eden Smolenskin, kendi geçimini korolarda şarkı söyleyerek ve sinagoglarda vaaz vererek sağlamıştır. Daha sonra 1862 yılında dil ve müzik eğitimi almak için Odessa’ya taşınmıştır ve burada İbranice öğretmiştir. Daha sonraları taşındığı Viyana’da İbranice bir dergi kurmuş ve yahudi entelektüel gelişimi ile ilk yahudi milliyetçi hareketleri desteklemiştir. 1883 yılında tüberküloza yakalandıktan sonra 1885 yılının 1 Şubatında ölmüştür ve bu süreçte de yazılarını ve romanlarını tamamlamıştır.

Smolenskin, bir toplumun temellerini oluşturan kültür ve dilin yahudiler için gelişiminde çok önemli rol oynamıştır. Çıkardığı gazete, dergiler ve romanlarla İbrani dilinin ve Yahudi kültürünün kendi topraklarında yaşamayan ve ayrışmış olan yahudilerin içerisinde yaşamasını ve gelişmesini sağlamıştır. Daha sonra da kurulacak bir devlet ile yahudilerin kendi özgürlüklerini kazanıp koşullar karşısında kültürlerini ve karakterlerini geliştirmesi gerektiğini savunmuştur. Diğer düşünürlerin savunduğu tarımsal ve sanayi gelişimin yanısıra, Smolenskin bu devletin güçlü bir dili ve güçlü bir İbrani kültürü olacağını belirtmiştir. Evi barkı olmayan tek şeyin köpekler olduğunu belirterek, bir vatan ve bir toprağı olmayanları ve bunu istemeyenleri köpek olarak kabul edilebileceklerini söylemiştir. En etkili siyonizm düşünürlerinden olan Smolenskin aynı zamanda siyonizmin ilk büyük düşünürüdür.

Eliezer Ben Yehuda Kimdir?

Eliezer Ben Yehuda 7 Ocak 1858 yılında şimdilerde Beyaz Rusya’da yer alan Rus İmparatorluğu’nun Luzhky şehrinde dünyaya gelmiştir. 3 yaşından itibaren din eğitimi almaya başlamış, daha sonra bu süreç içerisinde de İbranicesini geliştirmiştir. 12 yaşında haham olması düşüncesiyle yesheviye yazdırılan Yehuda, eğitimi süresince İbranice’nin yanında Rusça, Fransızca ve Almanca öğrenmiştir. Eğitim hayatı sürerken, okuduğu gazeteler vasıtasıyla siyonizm hareketininden haberdar olmuştur. Eğitim hayatının sonunda gelişmiş olan İbranicesinin, etkisinde olduğu siyonizm hareketinin temel direği olacağına inanmıştır ve çalışmalarını bunun üzerine yapmıştır. 1881 yılında Kudüs’e taşınan Yehuda, burada farklı gazeteler çıkarmaya başlamış, İbranice’yi geliştirmek üzerine çalışmış ve sözlükler hazırlamıştır. İlk eşini kaybetmesine sebep olan verem hastalığından dolayı kendisi de hastalanan Yehuda, 1922’de vefat etmiştir. Diğer düşünürlerin aksine döneminde fazlasıyla tanınmış ve takip edilmiş bir düşünür olan Yehuda’nın cenazesine yaklaşık 30,000 kişi katılmıştır.

Yehuda, modern İbranice’nin ve İbrani edebiyatının babası olarak kabul edilebilir. Gençliğinden itibaren giriştiği dili geliştirme ve modernleştirme çabalarının sonucu olarak modern İbranice’yi var eden ilk insanlardandır. Aldığı ileri seviye linguistik eğitim ve İbranice bilgisi ile yaptığı yeni kelime bulma çalışmaları ve kelime yapısı modifikasyonları İbranice’nin modernleşmesi ve tekrardan konuşmaya başlanmasında temel etken olmuştur. Yahudilerin bağımsızlığı için önce ulusal dillerini oturtup kullanmaya başlaması gerektiği tezini savunan Yehuda, bu doğrultuda dilin çocukların eğitiminde, günlük hayatta ve kültürel aydınlanmada başrolü oynaması gerektiğini belirtmiştir. Aynı zamanda bir lider olan Yehuda, İsrail devletinin beş ana unsurun üzerine kurulması gerektiğini belirtmiştir. Kendi uzmanlık alanı olan İbranice’nin geliştirilmesi, çağdaş bir İbrani edebiyatı geliştirilmesi, ulusçu ve hümanist bir eğitim anlayışı, Kudüs çevresindeki Yahudilerin diğer devletlerin bağışlarıyla yaşaması üzerine kurulu düzenin reddi. Bu belirttiği unsurlar daha sonra kurulacak İsrail Devleti’nin yapıtaşları olmuşlardır. Aynı şekilde geliştirdiği dil de tezinde savunduğu üzerine kurulan devletin anadili olmuştur.

Not: Bu konuyla ilgili olarak İsrail Ne Zaman ve Nasıl Kuruldu? İsrail Tarihi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.