Cumhuriyet Tarihi

Çiçero (İlyas Bazna) Kimdir? Casusluk Tarihindeki Rolü

Çiçero kod adlı İlyas Bazna, Ekim 1943-Nisan 1944 tarihleri arasında İngiliz Büyükelçiliğinde büyükelçinin uşağı olarak çalışırken elçiliğin kasasından çok gizli derecesinde tutulan belgelerin fotoğraflarını çekerek Almanlara satmayı başardı. Bu olay İlyas Bazna’ya Çiçero kod adını ve aynı zamanda istediği parayı kazandırdı. Casusluk tarihinde önemli bir iz bırakmış olan bu hadise, İkinci Dünya Savaşı’nın gidişatını küresel açıdan etkiledi. Çiçero Olayı sonrasında İlyas Bazna Arjantin, Almanya ve Türkiye’de çeşitli yerlerde ailesi ile birlikte zorlu bir hayat geçirdi. Son olarak 1970 yılında Münih’te gece bekçisi olarak çalışırken fakirlik içinde vefat etti.

İkinci Dünya Savaşı’nda İstihbarat

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı boyunca Müttefik ve Mihver Devletler tarafından hep bir taraf adına savaşa girmeye zorlanmıştır. Tarafsızlığını koruma politikasını diretmekte bir hayli zorlansalar da savaşa aktif olarak girmemeyi başarmışlardır. Adolf Hitler’in anlaşma yaptığı SSCB ile anlaşmayı bozup savaşa girmesi ve Balkanlar’ı işgal ettikten sonra nereye ilerleyeceğinin bilinmemesi tüm dünyayı huzursuz ediyordu. Savaşın en yüksek hızına ulaştığı sayılabilecek 1943 yılında tüm dünya ile birlikte Türkiye’de, özellikle de Ankara’da da istihbarat yarışları başlamıştı.

İngiltere işgalinden ve Barbarossa Harekâtı’ndan yenik ayrılmış, ilerlemesi Moskova önlerinde durmuş, gerileyen Almanya Müttefiklerin odağında idi. Tüm güçlerini ve politikalarını Normandiya Çıkarması için toplamışlardı. Savaşın devamında ne olacağı, hangi devletin hangi cepheden ilerleyeceği, yeni cephelerin açılıp açılmayacağı muallâkta olan konulardan bazılarıydı. Ne mutlu ki tüm bu soruların cevapları belgeler halinde bir yerlerde bulunuyordu. Bu yerlerden birisi de Türkiye’de İngiltere Büyükelçiliği binasında Büyükelçinin odasında bulunan kilitli kasaydı. Bu kasa ve bunun gibi onlarcası casusların odağı halindeydi. Ancak pek azı bu kasalara ulaşabilmeyi başarabiliyordu. İlyas Bazna da bunu başarabilmiş nadir kişilerdendi.

Casusluk Tarihinde Bir Türk: Çiçero

2. Dünya Savaşı askerler ve silahlarla yapıldığı kadar, istihbarat gücü ile de yapılmış bir savaştır. Casusların ele geçirdikleri bilgilerin de savaşın seyrini büyük ölçüde belirlediği bu savaşta, ülkelerin birbirlerine istihbarat konusunda da üstünlük kurmaları gerekmiştir. Türkiye fiili olarak 2. Dünya Savaşı’na katılmasa da coğrafi konumu yüzünden birçok şeyin aktarım merkezi olmuştur. Bunlardan birisi de istihbarattır. Türkiye’deki en ünlü ve önemli casusluk olayı ise Ekim 1943- Nisan 1944 tarihleri arasında İngiliz Büyükelçisi’nin uşağı olarak görev yapmakta olan “Çiçero” kod adlı İlyas Bazna’nın Ankara Büyükelçiliğinden aldığı son derece önemli belgeleri Alman Büyükelçiliği’ne para karşılığı satarak savaşın büyük ölçüde gidişatını değiştirmesidir.

Bu olay yalnızca Türkiye değil tüm dünya açısından büyük önem taşımaktadır. Hem İngiltere hem de Almanya tarafından savaşa sokulmak istenen Türkiye’de böyle önemli bir casusluk olayının olması Türkiye’nin politikası açısından oldukça riskli olmuştur. Ancak bazı görüşlere göre de İlyas Bazna, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) adına çalışarak bu politikayı destekler nitelikte hareket etmiştir. Almanlar ise onun bir dönem çifte casus olduğunu düşünmüşlerdir. Kesin olarak kime çalıştığı bilinemese de Çiçero, 2. Dünya Savaşı’nın seyri bakımından önemli bir noktadır.

İlyas Bazna (Çiçero) Kimdir?

1904 yılında Kosova’nın Prişte şehrinde soğan İlyas Bazna asıl olarak varlıklı bir aileden gelmektedir. Ancak ne yazık ki Sırplar tarafından Kosova’nın işgal edilmesi sonucu İstanbul’a ailesi ile birlikte göç etmiş ve mal varlıklarının çoğunu kaybetmişlerdir. İstanbul’da okula başlayan Bazna’nın ne okulla ne de arkadaşlarıyla arası iyi olmuştur. Bu yüzden eğitimini yarıda kesip iş hayatına atılmıştır. İlk olarak Yugoslavya Sefiri Jakoviç’in yanında çalışmıştır. Ardından ABD Elçiliği Askeri Ataşeliğinde ve oradan sonra da Alman Sefaretinde Albert Jenke’nin uşağı olarak çalışmıştır. Buradan da Jenke’nin eniştesi olan Alman Dışişleri Bakanı Joachim Von Ribbentrop’un mektuplarını okuduğu için kovulmuştur.

Son olarak İngiliz Büyükelçiliğinde göreve başlamıştır. Önce başkâtip Busk’un ve sonra da Büyükelçi Hugessen’in uşağı olarak çalışmıştır. Konuşkan ve enerjik kişiliği sayesinde Büyükelçi Hugessen ile oldukça yakınlaşmıştır. Büyükelçi onu aptal ve İngilizce bilmez birisi olarak görmektedir. Ancak ilişkileri gayet iyidir. İlyas Bazna bu iyi ilişkilerinden yararlanarak gizli belgelerin bulunduğu kasanın anahtarını kopyalamayı başararak belgeleri ele geçirebilmiştir. Yüklü bir miktar para karşılığı da belgeleri Alman Büyükelçiliğine satmaktadır. Almanlarla bu iş ortaklığı yaklaşık altı ay kadar sürmüştür ve birçok önemli belgeyi satmıştır.

Savaşın ardından ne yaptığı ile ilgili pek çok söylenti mevcuttur. Bunlardan en yaygını Arjantin’e kaçtığı ve bir süre orada yaşadığıdır. Ancak bu süreçte Almanlardan aldığı Sterlinlerin sahte olduğu anlaşılmıştır. Belgeleri satarak kazandığı yaklaşık üç yüz bin Sterlin aslında Almanların İngiliz ekonomisini çökertmek için bastığı sahte Sterlinlerden oluşmaktadır. Bunun üzerine Almanya’ya dava açan Bazna, çok küçük bir miktar tazminat almayı başarır. İstediği parayı “Ben Çiçero’yum” adlı bir kitap yazarak kazanmayı başarır. Ancak yine de yeterli değildir. Bir dönem müteahhitliğe bile kalkışmıştır. Bursa’da Çelik Palas Oteli’nin yapımı için işi alır. Fakat işçilere ve şirketlere verdiği paralar sahte çıkınca alacaklılar ile uğraşmak zorunda kalır. Tekrar maddi sıkıntı ile boğuşan Bazna; karısı, kızı, damadı ve üç erkek çocuğu ile Münih’te yaşayıp gece bekçiliği ile geçinmeye çalışırken 1970 yılında fakirlik içinde hayata gözlerini yumar.

İlyas Bazna (Çiçero) ve İngilizler

Ankara’da paraya muhtaç bir adam olarak tek başına yaşayan İlyas Bazna’nın Çiçero kod adlı casus haline gelmesi tüm dünyanın kaderini etkileyecek derecede önemli bir olaydı. Geçmişinde birçok büyükelçilikte uşaklık gibi görevler yapmış olan Bazna, Ekim 1943-Nisan 1944 tarihleri arasında İngiltere Büyükelçiliğinde, Büyükelçi Sir Hudge Knatchbull-Hugessen’in uşaklığı olarak aldığı görevi para kazanmak amacı ile çok farklı bir yolda devam ettirdi. Bazı iddialara göre ise babasının bir ava sırasında bir İngiliz tarafından vurularak öldürülmüş olması da bunda bir etkendi. Konuşkan ve samimi kişiliği sayesinde büyükelçi ile arasındaki ilişkiyi zaman içinde ilerletmişti. Bu ilişki sayesinde hem büyükelçinin hem de Büyükelçilikte çalışan tüm İngilizlerin güvenini toplamıştı. Öyle ki casusluk iddiaları ortaya atıldığında İngiltere Büyükelçiliğinde çalışan hiçbir görevli ondan şüphe duymamıştır. “Bazna’nın casusluk yaparken en büyük avantajı elçilik görevlilerine İngilizce bilmediği inandırması olmuştur. Bunu yanı sıra rol yeteneği ile İngilizlere kendini saf biri gibi göstermesi işlerini kolaylaştırmıştır.”

İlyas Bazna (Çiçero) Nasıl Casus Oldu?

Tarihler 26 Ekim 1943’ü gösterdiğinde İlyas Bazna, eskiden uşaklık görevi yaptığı Alman Büyükelçiliğinden talep ettiği görüşme için Moyzisch’le buluşmak üzere yola çıkmıştı. Görüşme talebini iletirken Almanların reddedemeyeceğinin farkındaydı. Çünkü Almanların hiçbir yerde bulamayacağı “Top Secret” Müttefik Devlet belgelerinin saklandığı kasanın anahtarının yerini çok iyi biliyordu. Ayrıca bu anahtarın bir kopyasını çıkarmayı başararak kasaya erişim sağlamıştı. İlyas Bazna, Alman Büyükelçiliğine vereceği her belge için Almanlardan 20,000 (yirmi bin) Sterlin istiyordu. Tabi ki Almanlar, bu cazip teklifi kabul etmişlerdi. Onlar için bu belgelerin değeri hem stratejik hem de kriptolojik yönden yüksekti. İlyas Bazna, altı aylık süreç içerisinde 400’den fazla belgenin fotoğrafını çekerek harcamaları hariç 300,000 (üç yüz bin) Sterlin para toplamayı başardı.

Bazna ve Moyzisch bazen Alman Büyükelçiliğinde bazen ise bir güvenli evde buluşuyorlardı. Alışverişleri son derece gizli yürütüyorlardı. Bu sırada tüm dünyada savaş hala sürmekteydi. İstihbarat olmadan anlaşılması imkansız yanıltıcı hamleler art arda gerçekleşiyordu. Devletler hem cephede hem de ofislerde savaşıyorlardı. Almanların durulmaya başladığı bu dönemde en önemli bilgi Müttefiklerin güneyden mi yoksa Fransa sahillerinden mi birliklerini ileri süreceğiydi. Müttefikler tüm güçlerini topladıkları bu saldırıya nereden başlayacaklardı? İlyas Bazna’nın Almanlara para karşılığı verdiği belgelerin arasında bu saldırının nereye ve ne zaman gerçekleşeceğini içeren belge de bulunmaktaydı. Normandiya Çıkarması’nın gizli bilgileri Almanların elindeydi fakat Hitler, Çiçero’nun bir çifte casus olduğunu düşünerek ona güvenmemişti. Bu belgenin İngilizlerin bir oyunu olduğuna inandı. Bu yüzden de Normandiya Çıkarması Müttefikler için bir başarıyla sonuçlandı.

İlyas Bazna (Çiçero) Nasıl Öldü?

Tarihler 1944 Nisan ayını göstermeye başladığında Çiçero için işler iyice zorlaşmaya başlamıştı. Çiçero olayının sonrasında İlyas Bazna’nın Alman Büyükelçiliğinde alışverişini gerçekleştirdiği Moyzisch Çiçero olayını anlatan bir kitap yazmıştır. Bu kitaptaki bilgilerin büyük çoğunluğu olayı ilk elden tecrübe ettiği için doğru kabul edilebilir. Kitapta yer alan bilgilere göre Çiçero’nun görevi bırakmasının ve bir bakış açısına göre de başarısız olmasının sebebi Alman Büyükelçiliğinde sekreterlik yapan Elizabeth adlı bir kadının Çiçero’yu İngiliz Büyükelçiliğine bildirmesidir. Bu kadının gerçek adı ise Elizabeth değil Nele Kapp’tır. Nele Alman olsa da anti-Nazi birisidir. Bunu tabii ki kimse bilmemektedir. Yalnızca savaş döneminde Sofya’da Konsolosluk yapan babası bu konuda onunla birlikte olmuştur.

Nele ve babası, Türkiye’ye gelip büyükelçilikte çalışmaya başlamadan önce Almanya’da birkaç farklı Nazi karşıtı istihbarat işinde çalışmıştır. Türkiye’ye geldiğinde ise Amerikalılar ile iletişime geçer ve babası ile birlikte Amerika’ya taşınması karşılığı Alman istihbaratı satmayı kabul teklif eder. Çiçero ile ne kadar yakın yerlerde bulunsalar da, Çiçero bilgileri vermeye geldiğinde herkes dışarı çıkartıldığından bilgileri ilk elden alamamıştır. Ancak onun kimliğini zamanla öğrenmeyi başarmış ve İngilizlere ihbar etmiştir. Bunun sayesinde İngilizler sızdırılmış olabilecek operasyonlarını iptal eder ve tedbir almaya başlar. Zaten İlyas Bazna’nın istifası da gecikmez ve Çiçero devri son bulur. Bu yararlı istihbarat sayesinde Nele, Amerikalıların gözünde değer kazanır. Sonuç olarak anlaştıkları şekilde babası ve Nele Amerika’ya taşınır ve orada yaşamaya başlar. Elizabeth olarak Kaliforniya’da hayatını devam ettirir. Geçmişindeki olaylardan pek hoşnut olmadığından eski arkadaşları ile irtibatı keser ve izole bir hayat sürer.

Çiçero’nun Casusluk Tarihindeki Rolü

Almanlar ile olan işbirliği sonucu Çiçero kod adını almış 1904 Prişte doğumlu İlyas Bazna, Ekim 1943-Nisan 1944 tarihleri arasında İngiliz Büyükelçiliğinde çalışırken Alman Büyükelçiliğine kaçırdığı gizli bilgilerle savaşın seyrini değiştirmeyi başarmıştır. Kendisi fakir ve eğitimsiz bir adam olan Bazna, samimiyeti ve zekası sayesinde kazandığı güven ile neredeyse büyükelçilikteki her şeye erişim sağlamıştır. Yine zekasını kullanarak bunu kendi yararına olacak bir şeye yani paraya çevirmeyi başarmıştır. Bu casusluk olayının altında yatan nedenler hakkında da birçok farklı iddia da bulunsa da her şekilde Bazna, parayı kazanmıştır. Ancak ne azık ki iş parayı harcamaya geldiğinde paranın sahte olduğu ortaya çıkmıştır. Teknolojinin çok az gelişmiş olduğu o dönemde bunu anlamak olanaksız denecek kadar zordur. Bu yüzden Bazna’nın hiç dikkat edememiştir.

Çiçero olayı yine birçok farklı iddiaya göre hem başarılı hem de başarısız bir görevdir. Almanlar Bazna’nın verdiği bilgileri yalnızca şifre çözmekte kullanmışlarsa da bu bile istihbarat savaşı için büyük bir adımdır. Ancak İngilizlerin casusluk olayından haberdar olması Bazna için bir başarısızlık sayılabilir. Amerika’nın da işin içine girmesi de Bazna’nın başarısızlığında etkili sayılabilir. Sonuç olarak İlyas Bazna, Çiçero olarak yaptığı görevde amacına ulaşamayarak istediği parayı kazanamamış ve aynı zamanda da Almanlar bu bilgileri hiçbir yerde kullanmayarak büyük bir başarıyı kaçırmışlardır. Çiçero olayı pek çok iddia ortaya çıkaracak kadar gizli yürütülmüş fakat bu gizliliğe rağmen elde edilen bilgilerin değeri bilinememiş ve kullanılamamıştır. Diğer bir yandan bu kadarı bile istihbarat savaşında oldukça etkili olmaya yetmiştir.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Teşkilat-ı Mahsusa Nedir? Osmanlı Devleti’nde İstihbarat başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.