Dünya Tarihi

Biyoloji Nedir? Biyoloji Tarihi – İlk Biyologlar

Bu yazımızda Antik Çağ’da yaşayan ve biyolojiyle ilgilenen filozofları ve de biyoloji tarihini inceledik. Antik Çağlarda bilim adına biyolojiye karşı bir ilgi duyulmuş ve bu bilim dalıyla uğraşan kişiler yaşamıştır.

Biyoloji Nedir?

Fransızcadan Türkçeye geçmiş olan Biyoloji sözcüğü, tüm canlıları inceleyen bilim dalı olarak tanımlanabilir. Biyoloji sözcüğünün Türkçede karşılığı dirimbilimi sözcüğüdür. Biyoloji özetle insanların, bitkilerin ve hayvanların kökeni, gelişimini başta olmak üzere tüm özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.

Biyoloji Nasıl Ortaya Çıktı?

Antik dönemde sadece matematik ve kimyayla değil biyolojiyle de uğraşan çok sayıda insan yaşamıştır. İnsanlar tarih boyunca canlıların anatomisine, biyolojik sistemlere ve insan yaşamlarına dair büyük bir ilgi duymuştur. İlk insanlar geyik, mamut gibi avladıkları hayvanların anatomilerini incelemiştir. Ayrıca, her ne kadar evrim teorisinin temellerinin Charles Darwin’in attığı düşünülse de bu temeller Antik Dönem’de atılmıştır. Bu dönemde biyolojiye ilgi duyulan bilim adamlarına Thales, Aristo ve Galen örnek gösterilebilir.

Tarihte İlk Biyologlar

Milattan önce 6. ve 5. yüzyılda yaşayan Miletli Thales, ilk filozoflardan kabul edilir. İlk filozof olduğu için ‘Felsefenin Babası’ olarak da adlandırılmıştır. Thales birçok bilimin öncüsü olmuştur. Ayrıca ticaret yapan Thales, bu ticaret hayatı sayesinde büyük bir kültürel etkileşim ve bilgi birikimi oluşturmuştur. Bu bilgi birikimiyle de ilk biyolojik yorumları yapmıştır. Diğer filozoflar gibi varoluş sorunsalıyla ilgilenen Thales, canlıları araştırmış ve canlıların kökenine inmeye çalışmıştır.

Milattan önce 6. ve 5. yüzyılda yaşayan Yunan filozof Anaksimandros evrim teorisinin temellerini atarak insanın başka bir hayvandan doğmuş ve türemiş olduğunu savunmuştur. Daha çok düşünme bazlı giden Antik Dönem’de atılan teoriler biyolojinin temellerini oluşturmuştur. Miletli Anaksimandros sadece biyolojiyle değil tıpla ve fizikle de ilgilenmiştir.

Tıbbın kurucusu olarak kabul gören Hipokrat, milattan önce dördüncü ve üçüncü yüzyılda yaşamıştır. Biyolojiyle iç içe olan tıbbın atası olarak birçok hasta iyileştirmiş ve birçok hastalığının tanımlarını koymuştur. Hastalıkların yapılarını inceleyerek zatürre ve epilepsi gibi hastalıkları tanımlamıştır. Hipokrat Yemini hala daha günümüzde tıp öğrencileri tarafından okunmakta ve bu yemine uyulmaktadır. Ayrıca Hipokrat’ın tıp hakkındaki kitapları uzun bir süre tıp fakültelerinde okutulmuş ve kuramları uzun süre tıp camiasında kabul görmüştür.

Aristo ve Biyoloji

Biyolojiyle uğraşan bir başka filozof ise Aristo’dur. Aristo İsa’dan önce üçüncü yüzyılda Antik Yunan’da yaşamıştır. Aynı Anaksimandros gibi birçok bilim dalıyla uğraşmış ve bu bilim dalları hakkında birçok eser yazmıştır. Uğraştığı bilim dallarından biri de biyolojidir. Aristo biyoloji hakkında birçok çalışma yaparak biyoloji hakkında eserler vermiş bir bilim adamıdır. Biyoloji hakkında yazdığı eserlerden biri de Latinceye çevrilen Hayvanların Tarihi Hakkında’dır. Aristo birçok hayvanın anatomisini incelemiş ve bu kitaba aktarmıştır. Eserini hazırlarken sadece sözlü bilgilerden yararlanmamış, ayrıca çizimler ve şemalar ekleyerek bilgileri görselleştirmiştir. Anaksimandros’tan sonra Aristo da evrim teorisiyle ilgilenmiştir. Canlılarla ilgili gözlemleri sonucu Büyük Varlık Zinciri (Scala Naturae) kavramını oluşturarak canlıları, ateş gibi bazı cansız varlıkları ve Tanrı’yı bir sıralama içerisine oturtmuştur.

Son olarak Bergamalı Galen Antik Dönem’de yaşamış ve biyoloji bilimiyle ilgilenmiş bir doktor ve filozoftur. Milattan sonra 1. ve 2. yüzyılda yaşamıştır. Fizyolojinin babası ve kurucusu olarak kabul edilir. Antik tıpta önemli bir yer tutan Galen birçok tıbbi keşif yapmıştır. Biyolojinin alt dalı olan anatominin gelişiminde büyük rol alan Galen, sadece biyoloji ve tıp değil, astronomi, fizik ve felsefe gibi dersler de almıştır. Ancak kariyerini tıp üzerinden devam ettirme kararı alıp tıbba ağırlık vermiştir. Pergamon, Smyrna ve İskenderiye’de tıp dersleri alan Galen daha sonra memleketi Pergamon’a geri dönmüştür. Pergamon’da halka açık dersler veren Galen birçok hastalığa tanım getirmiştir. Tıp ve anatomi hakkında birçok eseri bulunan Galen, göz hastalıkları hakkında tanımlar getirmiştir. Galen, tıpkı Thales, Anaksimandros, Hipokrat ve Aristo gibi biyolojiyle ilgilenmiş ve biyoloji bilimine katkılar sunmuştur.

Biyoloji Tarihi

Antik Dönem’de, her ne kadar günümüzdeki modern biyoloji anlayışıyla olmasa da kimya ve biyolojinin ilkel halleriyle uğraşan birçok filozof ve bilim adamı yaşamıştır. Kimya biliminin temelleri ateşin icadıyla atılmıştır. Daha sonra kimyasal işlemler kullanılarak parfümler üretilmiş ve farklı madenleri, kömürü ve bitki köklerinin karışımıyla boya elde edilmiştir. Ardından, mayalanma keşfedilmiş ve insanlar bu kimyasal tepkimeyi içeceklere entegre etmişlerdir. Bu entegrasyon sonucu şarap ve bira yapımına başlanmıştır. Bu içecekler aşamalardan geçirilerek üretilmiş ve birçok alanda kullanılmıştır.

Bazı insanlar bu maddeleri eğlence amacıyla kullanırken bazıları da tapınaklarda Tanrılara ve Tanrıçalara için adak olarak sunmuşlardır. Ardından insanlar külü, bitkileri ve hayvansal yağları kullanarak sabun üretimine başlamışlardır. Sabun üretimi Antik Roma ve Yunan’da vazgeçilmez bir hal almış ve hatta kadınlara hediye olarak bile sabun verilmiştir. Sabun yeri geldiğinde takas aracı olmuş yeri geldiğinde de günümüzde kullanıldığı gibi temizlik ve hijyen amacıyla kullanılmıştır. Milattan önce altıncı yüzyıldan üçüncü yüzyıla kadar kimyayla uğraşan farklı filozoflar yaşamış ve kimya bilimine katkıda bulunmuşlardır. Bunlardan biri Demokritos’tur. Demokritos evrenin sonsuz tane küçük bölünemez parçacıklardan oluştuğuna dair bir kuram öne sürmüş ve bu parçacıklara ‘atom’ adını vermiştir.

Kimya ve Biyoloji İlişkisi

Aristo da evrenin dört temel elementten oluştuğunu öne sürmüş ve bu elementleri hava-su-toprak-ateş olarak sıralamıştır. Bilimsel deneylerden çok daha çok gözleme ve düşünsel teorilere dayanan kimya bilimi ‘simya’ adı altında süregelmiştir. Milattan sonra birçok simyacı yaşamış ve ölümsüzlüğü bulmaya çalışmışlardır. Aynı zamanda ucuz madenleri altına çevirmeyi hedefleyen bu simyacılar kimyasal metotlar hakkında bilgi sahibi olarak ve birçok deney malzemesi icat ederek bugünkü Modern Kimya’nın temelini atmışlardır.

Antik Dönem’de kimyanın yanı sıra biyoloji de filozofların ve bilime ilgi duyanların ilgilendiği bir alan olmuştur. İnsanlar tarihten bugüne her zaman canlılığın kökenini ve anatomisini merak etmişler, bunlar hakkında araştırmalar yaparak kuramlar ortaya koymuşlardır. İlk filozof Thales ilk biyolojik düşünceleri ortaya atmıştır. Anaksimandros ise ilk evrimsel düşünceyi öne sürmüş ve insanın bir hayvandan türediğini söylemiştir. Hipokrat ve Galen tıp bilimiyle ilgilenmiş ve bu filozofların kitaplarını günümüzde halen daha tıp dünyasında önemli rol oynar. Hipokrat Yemini 2000 yılı aşkın süredir doktorlar tarafından okunmaktadır. Aristo ise canlıları sınıflandırmış ve bir merdiven oluşturmuştur. Galen fizyolojinin babası sayılır ve göz hastalıkları gibi bazı hastalıkların tanımını yapmıştır.

Sonuç olarak, Antik Dönem’de Mısır, Yunan ve Roma devletlerinde biyoloji bilimiyle uğraşan birçok filozof yaşamıştır. Çoğunun eserleri veya düşünceleri günümüze kadar ulaşmış ve günümüzde birçok bilim adamı tarafından kabul görmektedir.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Kimya Nedir? Kimya Tarihi – İlk Kimyagerler başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.