Cumhuriyet TarihiTarihi Belgeler

1926 Ankara Antlaşması Maddeleri ve Önemi

Bu yazımızda 1926 yılında Türkiye ile Büyük Britanya arasında yapılmış olan Ankara Antlaşması hakkında ayrıntılı bilgilerin yanı sıra bu antlaşmanın tarihsel süreci, içerdiği maddeler ve günümüzdeki önemi ile ilgili araştırmalara yer verilmiştir.

Ankara Antlaşması Nedir?

1. Dünya Savaşı sonrasında Mondros Ateşkes Antlaşması’ndaki maddelere dayanarak Musul’u işgal eden İngilizlere karşı Türkiye, şehrin Misak-ı Milli sınırları içerisinde bulunduğunu öne sürerek İngilizlerin şehirden çıkmasını talep etmiştir. Ancak o dönemde Milli Mücadele’de olan Türkiye, Musul Sorunu ile çok fazla ilgilenememiştir. Lozan Barış Antlaşması‘nda da bir sonuca varamayan sorun, tarafların kendi arasında da anlaşamaması nedeniyle Milletler Cemiyeti’ne taşınmıştır. İki tarafında birbirinin tekliflerini kabul emememesi üzerine çözüm bulamayan sorun daha sonra iki ülkenin bir araya gelmesi ve Ankara Antlaşması’nı imzalaması sonucu bir çözüme ulaşmıştır. Bu uzun bir süreç olmuştur. Günümüzde de gündemde gelişen bazı olaylar sonucu tekrar masaya yatırılan Ankara Antlaşması’nın, içerdiği maddeler ve bu maddelerin stratejik bölgeler ile ilgili olması nedeniyle gelişen ve gelişebilecek olayların seyrini belirlemesindeki yeri büyüktür.

Ankara Antlaşması Ne Zaman, Kimlerle İmzalandı?

1. Dünya Savaşı sonundan itibaren Musul ile ilgili verilecek kararlar Osmanlı ve İngiltere arasında uzun süren bir soruna neden olmuştur. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından sonra İngilizler tarafından işgal edilen Musul, Milli Mücadele’nin devam etmesi nedeniyle TBMM gündeminde önemli bir yer edinememiştir. Ancak daha sonra masaya yatırılan sorun iki ülke arasında çözülemeyip Milletler Cemiyeti’nde çözülmeye çalışılmıştır. Bu uzun süren görüşmeler sonucunda verilen kararla sınırlar çizilmiş ve olası durumlar halinde yapılacaklar ile ilgili maddeler de yapılan antlaşmaya eklenmiştir. Bu antlaşma karşımıza 1926 Ankara Antlaşması olarak çıkar; İngiltere, Türkiye ve Irak arasında yapılmıştır ve günümüzde de geçerliliğini sürdürmektedir.

Irak’ta yaşanan iç karışıklıklar Ankara Antlaşması’nın tekrar gündeme gelmesine neden olmuştur. Olası bir ihlalde neler yapılabileceği ile ilgili tartışmalar başlamıştır. Yazımızda da bu Ankara Antlaşması’nın tarihsel süreci, imzalanmasının nedenleri, maddelerin doğurabileceği olası sonuçlar, neden bu maddelere karar verildiği ile ilgili araştırmalara ve bulgulara yer verilmiştir.

Son zamanlarda yaşanan birtakım olaylar nedeniyle de Türkiye’nin gündemine tekrar gelen Ankara Antlaşması maddeleri ile gündemde belirtilen hak iddialarının örtüşüp örtüşmemesi de incelenmiştir. 1926’da imzalanan antlaşmanın hala devam ediyor oluşu da önemli bir özelliğidir. O dönemde öngörülen olayların ne derece gerçekleştiği ve bu doğrultularda yapılan antlaşmanın iyi kararlar verilerek oluşturulup oluşturulmadığı da tartışılabilir.

1926 Ankara Antlaşması Öncesi Siyasi Durum

1. Dünya Savaşı sonunda yenik düşen Osmanlı Devleti, İtilaf Devletleri ile ilk önce Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamıştır. Antlaşma’nın imzalanmasından kısa bir sonra İngiltere 7. Madde’ye dayanarak Musul’u işgal etmiştir.

Madde 7 –Müttefikler emniyetlerini tehdit edecek vaziyet zuhurunda herhangi sevkulceyşi noktasını işgal hakkını haiz olacaklardır.

Ancak Musul, Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan önce Türkiye’nin Misak-ı Milli’de belirtilen sınırları içinde yer almaktaydı. Misak-ı Milli’de kabul edilen sınırlar, Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması’nın, 31 Ekim 1918 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiğinde, işgal edilmemiş topraklar düşünülerek hazırlanmıştır. Buna göre, anlaşma imzalandığında İsmet Paşa Nablus’ta, Ali Fuat Paşa Kilis’te, Mustafa Kemal Paşa Halep yakınlarında Katma denilen yerde ve Ali İhsan Paşa komutasındaki Türk birlikleri Kerkük dahil, Musul Vilayeti’nde bulunmaktaydı. Fakat Osmanlı Devleti tarafından imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması’nın 7. Maddesi, paragrafın başında da belirtildiği gibi İtilaf Devletleri’ne ülkenin herhangi bir yerini kendi güvenlikleri için işgal etme hakkını tanıyordu.

Musul Sorunu Nedir?

Bu madde kullanılarak, İngilizlerin Musul’u işgal etmesinin ardından yapılan Lozan görüşmelerinde Türkiye, Musul’un Misak-ı Milli sınırları içinde yer aldığını belirterek İngilizlerin orayı kendilerine bırakması gerektiğini belirtmiştir. Ancak İngilizlerin bunu hemen kabul etmeyerek kararın Milletler Cemiyeti tarafından verilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Bu görüşmeler sonucunda Lozan Barış Antlaşması’nın üçüncü maddesi olan tartışma konusu olarak ortaya çıkmıştır.

Madde 3 – Türkiye ile Irak arasındaki sınır dokuz ay içinde Türkiye ile Büyük Britanya arasında dostça belirlenecektir. Sınır çizgisi konusunda alınacak karara değin, Türkiye ve Britanya Hükümetleri kesin geleceği bu karara bağlı toprakların bugünkü durumunda herhangi bir değişiklik ortaya koyacak nitelikte askersel ya da başka türlü hiç bir eylemde bulunmamayı karşılıklı olarak yükümlenirler.

Belirtildiği üzere dokuz ay içerisinde çözümlenememesi sonucunda konu Milletler Cemiyeti’ne taşınacaktı. 1924 yılında İstanbul Haliç Konferansı’nda ilk defa İngiltere ve Türkiye arasında görüşmeler yapıldı. Ancak İngilizlerin Musul ve Hakkari’yi istemesi üzerine bir sonuca varılamadı. Musul Sorunu ile ilgili Türk ve İngiliz yetkililerinin yaptığı görüşmelerden sonuç çıkmaması nedeniyle konu, Lozan Barış Antlaşması’nın 3. Maddesinin 2. Fıkrasına göre Milletler Cemiyeti’ne götürülmüştür. Türk tarafının Musul’da halkoylaması yapılmasında ısrarlı olmasına rağmen, İngiltere bölgede yaşayan halkın cahil olduğu ve sınır işlerinden anlamadığı gerekçesiyle Türk teklifini reddetmiştir.

Musul Sorunu Nasıl Çözülmüştür?

Sonuç olarak bu görüşmelerin neticesinde de bir çözüme ulaşılamamıştır. Bütün bu görüşmelerin üzerine, büyük güçlükler içinde kazanılan zaferden sonra Türkiye’nin yeni bir mücadeleye gücünün yetmeyeceği düşünülerek, 5 Haziran 1926’da Ankara Antlaşması imzalanmış ve Lozan Barış Antlaşması’ndan geriye kalan önemli bir sorun çözümlenerek, Türkiye’nin Batılı devletlerle normal ilişkilerde bulunması için adım atılmıştır. Ardından Irak’ın 1932 de bağımsızlığını ilan etmesi ile de Türkiye ile Irak arasında bir protokol imzalanmıştır. Bu süreçlerin sonucunda Ankara Antlaşması yürürlüğe girmiştir. Bu konuda tarafların uzunca bir süre karar varamaması, konunun Milletler Cemiyeti’ne kadar ulaşmasının arkasındaki neden ise Musul’un stratejik konumu; yani petrol kaynakları bakımından çok zengin olmasıdır. İki ülkede bu kaynaklardan faydalanabilmek için şehri kendi topraklarında ister ve hiçbir taraf kararlar verilirken kendi menfaatlerinden taviz vermek istemez.

Okuma Önerisi: Musul Sorunu konusuyla ilgili olarak Musul Sorunu Nedir? Lozan Barış Antlaşması’nda Musul başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

1926 Ankara Antlaşması’nın Maddeleri

Taraflar arasında imzalanan Ankara Antlaşması Türkiye – Irak sınırının, sınırların güvenliği ile ilgili hususların ve herhangi bir karışıklıkta tarafların haklarının nasıl belirleneceği ile ilgili maddeler içermektedir. Antlaşmanın ilk maddeleri ile Irak – Türkiye sınırı detaylı olarak çizilmiştir ve ilerdeki olabilecek yanlış anlaşılmalara karşı metnin esas alınacağı belirtilmiştir. Sınırın Brüksel Hattı olması kararı alınmış ve iki devlette bunu bozmak için herhangi bir hazırlık içine girmeyeceklerini kabul etmişlerdir. Sınırların çizilmesi için bir Sınır Komisyonu kurulması kararı alınmıştır. Bu komisyonun görevi sınırı açık ve iki tarafın da anlayabileceği şekilde düzenlemek ve düzenlemeleri haritada anlaşılır bir şekilde göstermektir. Antlaşmanın ilk beş maddesinin içeriği genel olarak sınırlar ile ilgilidir.

Bir sonraki maddelerde de iki ülkenin komşuluğu ile ilgili maddeler yer almaktadır. Tarafların herhangi bir eşkıyalık, cinayet ve bunun gibi olayların olması durumundaki yükümlülükleri belirtilmiştir. Sınırlardaki olası karışıklıklarda taraflar ellerinden geldiğince bu tarz olayları engellemekle ve sahip oldukları her kaynak ile karşı koymak ile yükümlüdürler. Yetkili memurlar herhangi bir duyum aldıklarında birbirlerine haber vermelidirler ve engel olmak için ellerinden gelen her şeyi yapmak zorundadırlar. İki tarafında görevli memurlarından bir kurulun oluşmasına karar verilmiştir. Bu kurul her altı ayda bir toplanacaktır ve taraflar arasındaki durumları barışçıl bir şekilde masaya yatıracak ve çözüm arayışına girecektir.

Ankara Antlaşması ve Musul Petrolleri

Maddelerden bakarak iki tarafında çıkarları gözetilerek hazırlanmış bir antlaşma olduğu söylense de 1. Dünya Savaşı’ndaki Osmanlının yenilgisi ve Milli Mücadele yıllarında bu soruna fazla önem verilmemesi üzerine bazı ufak kazançlar sonucu petrol kaynağı olan Musul kaybedilmiştir. Türkiye uzunca bir süre diplomatik olarak verdiği savaş sonucu istediğini bulamamış ve İngilizlerin istediklerini biraz hafifleterek Ankara Antlaşması ile iki ülke arasında barışı da tehdit eden bu sorunu çözmek zorunda kalmıştır.

Bu maddeler arasında günümüzde de çokça günümüze ulaşan bilgilerin doğruluğu tartışılmış ve neler yaşandığı öğrenilmeye çalışılmıştır. Ankara Antlaşması’nın 14. Maddesinin içeriğinde bölge petrolleri ile ilgili konular bulunmaktadır.

Madde 14- Her iki ülke arasında ortak çıkarlar sahasını genişletmek maksadıyla, Irak Hükümeti bu antlaşmanın yürürlüğe konulması gününden itibaren 25 sene müddetle, 14 Mart 1925 tarihli İmtiyaz Mukavelenamesinin 30. Maddesi mucibince Turkish Petroleum Kampanyası’dan, petrol ihraç edebilecek olan şirketlerden ve şahıslardan, teşkil edilecek muavin şirketlerden sağlanan gelirlerin %10’unu Türkiye Hükümeti’ne ödeyecektir.

Uzunca bir süre Türkiye’nin hala Irak petrollerinde hakkı olduğu savunulmuştur ancak, o dönemin hesaplarına ve bazı kaynaklara göre Türkiye bu % 10’luk paydan sadece dört yıl almıştır ve geri kalan 21 yıl içinse belli bir miktarda parayı peşin olarak almış, hesap kapanmıştır. Bazılarına göre bunun nedeni alınan paranın takibinin iyi yapılmaması olduğu düşünülürken, bazılarına göre ise fark edilmesine rağmen peşin para alınınca ses çıkarılmaması olduğu düşünülüyor. Antlaşmanın günümüzde tekrar masaya yatırılan bölümlerinden olan 14. Maddenin dışında. Bir Kürt devletinin kurulması konularının tekrar ortaya çıkması ile antlaşma maddeleri tekrar gündem olmuştur.

1926 Ankara Antlaşması Önemi

Ankara Antlaşması her ne kadar iki ülke arasındaki sınırları belirleme sorununu çözmeye, barış ortamı oluşturmaya yönelik yapılmış olsa da günümüzde daha farklı bir olaylar çerçevesinde tekrar gündeme gelmiştir. Son zamanlarda Irak sınırları içerisindeki otorite boşluğunun sonucunda oluşan kaos ortamı ülke içinde karışıklıklara sebep olmuştur. 25 Eylül 2017’de Irak’taki Kürdistan Bölgesi ve bu bölgenin dışında kalan Kürt yerleşimlerinin bağımsız bir devlet olup olmaması gerektiği oylanmıştı. Seçmenlerin %92.73’nün evet oyu vermesi, Türkiye’den tepki gördü.

Irak’ın toprak sınırlarının bozulması ve Türkiye’nin sınırlarını da tehdit eden bu sonuç bir yandan Ankara Antlaşması maddelerinin de tekrar gündeme gelmesine neden oldu. Maddelere dayanılarak Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulması durumunda Türkiye’nin Irak sınırlarına girme hakkı olduğu görüşü savunuldu. Ancak Ankara Antlaşması’nda bu duruma izin veren bir madde yoktu. Bu görüşün savunulmasındaki neden ise antlaşma yapılırken Türkiye’nin Musul’u Irak’a mevcut sınırlarını koruması şartı ile bıraktığını iddia etmesidir. Ancak Madde 14’te de görüldüğü üzere petrol gelirlerinin % 10‘unun 25 yıl boyunca Türkiye’ye verilmesi şartı ile bırakılmıştır. Toprak bütünlüğünü koruması ile ilgili herhangi bir husus antlaşmada bulunmamaktadır.

Türkiye Irak’a Müdahale Edebilir Mi?

Sonuç olarak sınırları değiştiği takdirde Türkiye’nin Irak’a müdahale etmesini serbest kılan bir madde yoktur. Ancak olası değişiklikler sonucu çizilen sınır etkilenirse Türkiye’ye müdahale hakkı düşmektedir. Anlaşmanın ilk beş maddesinde iki ülke arasındaki sınır detaylı bir şekilde tasvir edilmiştir. Bu sınır Milletler Cemiyeti tarafından belirlenen Brüksel Hattı oluğu için iki tarafın da onayı olmadan yapılan değişiklikler uluslararası hukukun reddi olacaktır ve bu durumda Türkiye’nin diplomatik alanda gerekilenleri yapacağı kaçınılmaz bir gerçektir.

Yapılan referandum sonucunda sınır çizgisi Türkiye’nin onayı olmadan değiştirileceği için antlaşmanın 5. Maddesi ihlal edilmiş olacaktır. İlk dört maddede sınırların tasviri yapılırken 5. Madde ise iki tarafın da bu sınırı değiştirmek için teşebbüste bulunmayacaklarını garantiler. Bu antlaşmanın ilk bölümü sınırsız süre ile imzalandığından hala geçerlidir. Ancak ikinci bölümü sürelidir ama bu durumda ilk beş madde sınırsız kısma girer ve herhangi bir değişiklik söz konusu olmamıştır.

Madde 5: Antlaşmanın taraflarından her biri birinci maddede belirtilen sınır hattını kesin, saldırıdan korunmak üzere kabul ve bunu değiştirmeye ait her türlü teşebbüsten sakınmayı kabul eyler.

Sonuç olarak Antlaşmada Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulması dahilinde Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e girme hakkı elde edeceği ile ilgili herhangi bir madde yoktur. Ancak gündemde bazı asılsız haberler böyle bir maddenin varlığını savunmuştur. Bu habere dayanarak antlaşmanın yazılı metni detaylı bir şekilde incelendiğinde Irak’ın kendi içindeki karışıklıklar nedeni ile bölünmesi Türkiye’ye Musul ve Kerkük’e girme hakkı yaratmamaktadır. İki ülke arasında sorun yaratabilecek durum çizilen sınırın bozulmasına dair olan teşebbüslerdir. Bu durumda ülkelerin diplomatik alanda kendi haklarını aramaları beklenir. İlerleyen dönemlerdeki gelişmelere göre iki ülkenin bu durum karşısındaki tutumu incelenebilir. Bu konu ile ilgili tartışmalar hala devam etmektedir.

1926 Ankara Antlaşması Neden Önemlidir?

1. Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar olan Irak ile ilgili sınırın çizilmesi, Musul ve Kerkük’ün durumu ile ilgili kararlar bu yazımızda incelenmiştir. İlk olarak 1. Dünya Savaşı sonunda Mondros Ateşkes Antlaşması’nın maddelerine dayanılarak İngilizler tarafından işgal edilen Musul uzunca bir süre onların himayesi altında kalmıştır. Ardından Kurtuluş Savaşı’nın bitimiyle tekrar Türkiye’nin gündemine gelen sorun uzun yıllar boyunca hem iki ülke arasında hem de uluslarası platformda çözüm bulmaya çalışmıştır. Lozan Barış Konferansı’nda da sorunun iki ülke arasında belirli bir süre içinde çözülmesine karar verilmiştir. İki ülkenin de birbirine sundukları önerileri kabul etmemesi üzerine çözüme ulaşamayan sorun Milletler Cemiyeti’ne taşınmıştır, ancak orada da bir çözüme ulaşılamamıştır.

Daha sonra taraflar arasında bir uzlaşmaya varılarak 5 Haziran 1926’da Ankara Antlaşması imzalanmıştır. 1932’de Irak’ın bağımsızlığını ilan etmesi üzerin bir protokol imzalanmıştır. Bu antlaşma iki ülkenin sınırlarını detaylı bir şekilde anlatmaktadır. Bunun yanı sıra iki ülkenin yükümlülükleri ve bu antlaşmanın bozulmayacağı ile ilgili hususlar da yer almaktadır. Antlaşmanın, ilk bölümü süresiz olarak imzalanmıştır. 93 yıllık antlaşma uzun süre sonra son zamanlarda tekrar gündeme gelmiştir. Irak’ta yapılan referandumun sonucunun, iki ülke arasındaki sınırları tehdit etmesi dolayısıyla, Ankara Antlaşması maddelerini ihlal etmesi durumu söz konusu olduğu için sıkça tartışılmaktadır. Türkiye’nin herhangi bir durumda doğacak hakları gözden geçirilmekte antlaşmanın getirileri incelenmektedir. 93 yıldır iki ülke arasında sorun olmasını engelleyen, sınırları koruyan Ankara Antlaşması Türkiye için hala büyük önem taşımaktadır.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.